AKP Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu’nu “sınır tanımaz” milletvekili olarak ilan ediyorum.
Bayramoğlu, önceki gün de MÜSİAD, TÜSİAD, TÜRSAB, TİM, TMB gibi iş dünyası örgütleri ile TİSK, İKV gibi sendika ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra TOBB, İTO, İSO gibi yarı kamu nitelikli iş dünyası kurumlarının da kurucusu olduğu Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Körfez Ülkeleri İş Konseyi seçimlerine katıldı.
DEİK’e bağlı olarak 2003 yılında kurulan Türk-Suudi Arabistan İş Konseyi Başkanlığı’nı yürüten Ali Bayramoğlu, 22 Temmuz seçimlerinde AKP milletvekili seçildikten sonra bu görevinden istifa etmediği gibi, önceki gün yapılan seçimlere de girdi ve kazandı!
Bayramoğlu’nun, gümrüklerde “evrakta sahtecilik ”, “toplu kaçakçılık” soruşturması geçirmesine rağmen, mayıs ayında kurulan Ulusal Çay Konseyi’nin (UÇK) başkanlığı koltuğundan istifa etmemekte direndiğini de DEİK olayını soruştururken öğreniyorum.
Burada problem iki yönlü: Birincisi Bayramoğlu’nu, ikincisi ise işadamlarını ilgilendiriyor.
Bayramoğlu siyaset etiğini hiçe sayarak iş dünyası örgütlerinde aday oluyor ve UÇK’da olduğu gibi firması soruşturma geçirmesine rağmen çay sektörünü temsil etmekte ısrar edebiliyor.
İş dünyası da, “tüm olumsuz koşullara rağmen” bir milletvekilini başkan yapmakta sakınca görmüyor.
DEİK’te ilk örnek
Bugüne kadar DEİK çatısı altında kimse aynı zamanda milletvekili koltuğunda oturmadı.
Çok sayıda işadamı DEİK’in kurucusu olan TOBB’daki görevlerinden istifa edip milletvekili oldu.
Eski bakanlardan Ali Coşkun, Yalım Erez, Hasan Denizkurdu, merhum Ersin Faralyalı ve bu dönemde Ankara Sanayi Odası başkanlığı koltuğunu bırakıp Meclis’e giren Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, iş dünyasındaki koltuklarından istifa eden siyasiler arasında akla gelen ilk örnekler.
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Sedat Aloğlu da, “yasal zorunluluk olmamasına rağmen” seçim sonuçlarını beklemeden ileri tarihli istifa mektubunu, yönetim kuruluna iletmişti.
Diyeceksiniz ki, “Milletvekilinin aynı zamanda iş dünyası örgütünde yer almasını engelleyen bir yasa var mı?”
TOBB’da var. Çünkü kamu hukukuna göre işliyor. Tüm memurlar ve bürokratlar gibi milletvekili olmaları halinde bağlı oldukları oda ve borsadaki görevlerinden istifa etmeleri gerekiyor.
DEİK için böyle bir yasak yok. DEİK her ne kadar TOBB’un kurucusu olduğu bir kuruluş olarak “yarı kamusal” nitelik taşıyorsa da hukuksal açıdan “özel sektör ” statüsünde bulunuyor.
Ancak bu “kayıtsızlık ”, bir milletvekilinin “iş dünyasının çıkarlarının sözcülüğünü yapmasını” normalleştirmeye yetmez.
Deniz Feneri’ni hatırlattı
Bayramoğlu, milletvekili olmasına rağmen iş dünyası örgütlerinden DEİK’teki koltuğunu bırakmadı, hatta cilaladı!
Yanına, 1 veya iki değil; 5 “başkan yardımcısı” aldı:
Sait Yavuz, Bayramoğlu’nun MÜSİAD Başkanı olduğu dönemde de ekibindeydi. Doç. Dr. Murat Yülek Bahreyn merkezli Taibbank yönetiminde. İbrahim Ekşi, MÜSİAD üyelerinden Hektaş’ın sahibi, BGC Partners yöneticisi Sevdil Yıldırım ve Letonyo’dan Deniz Feneri e.V.’nin paralarıyla gemi alınmasına aracılık ettiği iddia edilen Mehmet Koç.
Koç’un adı Bandırma’dan hareket ettikten 15 dakika sonra sulara gömülen Hayat N adlı Ro-Ro gemisiyle de gündeme geldi.
Batan geminin sahibi olan Marmara N şirketinde, Suudi Arabistan şirketi Nesma Holding ile ortak. Koç, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bir dönem genel müdürlük yaptığı İstanbul Lines adlı şirketin de sahipleri arasındaydı.
Bayramoğlu’nun ekibinden, DEİK’i nasıl hizaya soktuğu anlaşılıyor.