Yeni Şafak gazetesi, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’in Ankara ziyaretiyle ilgili haberlerini, “mal bulmuş Mağribi gibi“, (*) şu başlıkla vermiş:
“Kraliçe 1.6 ton hediyeyle geldi.”
Çeşitli yayın kuruluşlarında da yer alan bu bilgiyi, İngiltere Büyükelçiliği’nden yetkililere sordum, “Hediyeler taşınabilir ölçülerde“ diyorlar.
Araplar verdi diye mi?
Medyada uzun süredir Katar ve Suudi Arabistan hediyeleri tartışılırken, gazetenin gösterdiği hassasiyeti anlıyorum (!) Olayın geçmişi var.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte gittiğimiz Doha’da, gazetecilerin oteldeki odalarına Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife El Tani’nin bıraktığı saatlerle karşılaşmıştık. Meslek ilkelerimiz gereği iade ettik.
Resmi heyette yer alan gazeteciler arasında krize dönüşen “hediye saatler“, ideolojik bir tartışma da başlatmıştı.
Aramızda çeşitli gerekçelerle saatleri iade etmeyi doğru bulmayan meslektaşlarımız da vardı.
İçlerinden “Hediye Arap ülkesinden geldiği için sorun çıkarıyorsunuz, Batı ülkesinden gelseydi kabul ederdiniz“ eleştirisi bile aldık.
Kraliçe’nin gelmesi iyi oldu, hediye işini somuta bağlayabiliriz.
Kuşku bile duymadılar
Dün Kraliçe’nin Bursa’daki programlarına refakat eden İngiltere Büyükelçiliği yetkililerine ulaşıp, “1.6 ton hediye mi geldi?“ diye sorduğumda, miktarı “abartılı“ buldular ve şaşırdılar.
Elçilikten şu bilgiyi aldım: İngiltere halkının vergileri böyle yüksek tutarda hediyelere harcanmaz. Hediyeler taşınabilir ölçülerdedir.
İngiltere’de monarşinin varlığı “Saray bütçesi“ nedeniyle tartışma konusu olurken, 1600 kilo hediye “haberinden“ kuşku duymamak iyi niyetle açıklanamaz.
Tek sorumuz hediyelerin değeriyle de ilgili değil üstelik. Hediye nasıl verilir, alınır, onu da tartışıyoruz.
Kraliçe’nin ziyaretinden karelere bakıyoruz...
Hediyeler otel odalarına bırakılmıyor, herkesin gözü önünde sunuluyor.
Kraliçe II. Elizabeth, Hayrünnisa Gül’e el oyması kutu ve tarihi bir kitap; Gül de Kraliçe’ye lale desenli bir broş ile kol düğmesi hediye ediyor.
Görüyoruz, kameralara alıyoruz, arşivlerimize giriyor; çocuklarımız isterse onlar da görebilecek.
Bayan Gül ile Kraliçe birbirlerine doğru hafifçe eğilmişler, yüzlerinde nazik bir gülümseme, kutuyu açıyorlar.
Hediye sunmanın asaleti, işte bu şeffaflıkta gizli.
* Birinin zayıf bir yönünü görüp bundan yararlanmaya kalkışmak, yüzüne vurmak, çıkar sağlamaya çalışmak