Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşadamı kimliğiyle sivil toplumcu yanı, aynı anda kamuoyuna mal olan çok az örnekten biri Umut Oran.
Sözü ile eylemleri arasında tutarlık gösterdi. “Anadolu’da istihdam ve yatırım projeleri: İş, aş, barış!” derken, Domino hazır giyim fabrikasını Bolu’da kurdu.
2008 yılının başında CHP’ye girdi, nisandaki kurultaya genel başkan adayı olarak girdi.
Oran’ın sloganı, “CHP değişirse, Türkiye değişir” olmuştu. Yerel seçimde CHP’nin zaferi için il il dolaşan Oran’a “değişimi” sormanın tam zamanı.
Oran, “çarşaf” krizine hukuki ifadelerle yaklaşıyor,“Esas yönünden sorun yok, usul tartışılabilir” diyor. CHP’nin “kurucu parti, kitle partisi” olmasına vurgu yapıyor.
Çarşaflı üyelerin katılımının “gündem” oluşturmasını eleştiriyor, temel değerler üzerinden siyaset yapılmasını doğru bulmadığını söylüyor. CHP’nin gündeminin “ekonomik kriz” ve “mahalle baskısı” olması gerektiğinin altını çiziyor.
CHP’nin öncelikli sorunları, algılanma biçimi ve çözüm önerileriyle yerel seçimlerde başarıyı yakalayabileceğini savunuyor.
Oran, yerel seçimlerde CHP’nin olası başarısının, AKP’yi erken bir genel seçime zorlayacağı yorumunu da yapıyor.

CHP’nin parti programı
CHP’nin “taban“a dayalı siyaset üretme yolundaki atılımları, Eyüp ilçesinde ortaya çıkan “çarşaf krizi“ öncesine uzanıyor.
1993 yılından beri yürürlükte olan parti programı değişiyor.
CHP’nin hazırladığı “parti program taslağı“ il başkanları ve 81 ildeki sivil toplum kuruluşlarına gönderildi.
Gelen öneriler ışığında hazırlanacak yeni “CHP Parti Programı“ 21 Aralık’ta kamuoyuna sunulacak. Böylece CHP, 1993 yılından beri ilk kez parti programında değişiklik yapmış olacak.
CHP’nin Avrupa ve ABD’de sesinin duyurulması için Washington ve Brüksel’de büro açılıyor.
Oran, “Örgüte güveniyorum“ diyor.
Oran, il başkanlarıyla birlikte seçim stratejisi oluşturuyor. Her ilin önceliklerini ve sorunlarını saptıyorlar.
Oran, Prof. Dr. Fuat Keyman’ın da aralarında olduğu bir grubun kurduğu “Yeni Akıl Platformu“nun, bu süreçte “siyaset akademisi“ gibi çalışacağını söylüyor.

Emine Hanım’a müjde!
22 Aralık’ta adaylarını açıklayacak CHP’nin yerel gündemini konuşurken, “İstanbul belediye başkan adayı olur musunuz?” diye de soruyorum.
Oran “Yerel değil, genel siyasete odaklıyım. Yedek kulübedeyim, sahaya çıktığımda skoru değiştirebilirim. Sahaya çıkana kadar da CHP’nin yara almamasını, kazanmasını istiyorum” diyor.
BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş’in kulağını çınlatıyorum.
“Türbanı başörtüsüne tercih ederim” dediği için (15 Temmuz 2004’te bu sütunlarda) CHP’den ihracı tartışılan Derviş, bu gündemden yaklaşık bir yıl sonra da CHP milletvekilliğinden istifa edip UNDP’nin başına geçmişti.
Açıkcası ülkeyi terk etmişti.
UNDP’de itibar tazeleyen Derviş’in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı artık sürpriz olmaktan çıkıp olasılıklardan biri haline gelmiş olabilir.
15 Ağustos’ta görev süresi bitecek olan Derviş’in, “AB Müzakerecisi“ olmayı daha çok isteyeceğini tahmin ediyorum.
Baykal’ın çarşaflı kadınlarla resmini görünce, Emine Erdoğan’ın etrafına yaptığı şu sitemi de anımsadım; yazmadan geçmeyeyim:
“Medya beni hep yanımda başörtülü hanımlarla gösteriyor. Özellikle yapıyorlar. Oysa bizim yanımızda her kesimden insan var. Bu örtülü hanımlar evde eşlerini, kavınvalidelerini, ağabeylerini ikna edip dışarı çıkmışlar! Çok önemli bir şeyi başarıyorlar.”
Baykal’ın “açılım”ından sonra, Emine Hanım’ın yanındaki türbanlıların da haber değeri kalmaz sanırım.