TÜSİAD’ın, konuk konuşmacı olarak UNDP Başkanı Kemal Derviş’i davet etmesi, birbirini tetikleyen yorumlara yol açıyor.
TÜSİAD bu toplantıya, “Anayasa Konvansiyonu“ (Anayasa yapmak için toplanan olağanüstü geçici meclis) çağrısı yapmak üzere Türk-İş, Hak-İş ve DİSK gibi işçi örgütlerinin yanı sıra, işveren cephesinden TİSK ve TÜRKONFED başkanlarını da davet etmişti.
Başkanlar toplantıya gelemeyeceklerini bildirdiler, ancak şu sorular tam olarak yanıtlanmadı:
TOBB, Türk-İş ve Hak-İş daveti hangi aşamada geri çevirdi?
TÜSİAD ile yeni randevuyu “Derviş’siz“ toplantıya vermeleri, hangi endişelerin ürünü?
Türkiye’de geniş açılımlı “toplumsal mutabakat“ talebi TÜSİAD’dan gelince, bazı kesimler neden komplo üretme gereği duyuyor?
AKP kapatılmazsa
İki noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Birincisinde, Hak-İş Başkanı Salim Uslu’nun, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın “hukuka saygı“ çağrısı yaptığı konuşmasını eleştiren şu ifadelerinden yola çıkıyorum:
“Saygısızlığı kimin yaptığı ortaya konmamış, oysa sorun Türkiye’de Sayın Yalçındağ’ın ifade ettiği gibi hukuka saygı sorunu değil. Sorun yargı ve yargıçların tarafsızlığı sorunu.”
Ve soruyorum: “Yargı, AKP’yi kapatmama kararı verirse ne söyleyeceksiniz? Bu ihtimal henüz tamamlanmayan bir dava sürecinde hiç mi dikkate alınmaya değmiyor?”
TÜSİAD eli ile Derviş’in yeniden siyaset sahnesine hazırlandığı, “ara dönem“ iktidarı kurgulandığı imasında bulunanlar, nedense “AKP’nin kapatılmaması“ olasılığı üzerinde durmak istemiyor.
Acaba AKP kapatılmazsa, toplumsal mutabakatın sağlanmasını öngören yeni bir siyasal sürecin başlamasından mı korkuyorlar?
Derviş’i AKP ağırladı
TÜSİAD’ın toplantısına CHP’nin sessiz kalması dikkat çekti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Anayasa konusunu gündeme getirmiş olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz“ diyerek, TÜSİAD’ı destekledi.
2008 yılı sonunda UNDP’deki görevi bitecek olan Derviş tarafından bakarsak, AKP tarafından ağırlandığı izlenimi almamızı engelleyecek bir tutum belirmedi.
Derviş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren tarafından kabul edildi.
Yeni siyasal hareketin tetikleyicisi bir Derviş sizce bu ilgiye mazhar olabilir miydi?
Kayda girilmesinde ısrarlı olduğum ikinci nokta da, Derviş’in Türkiye’deki son günlerinde CHP’den çok, AKP’ye yakın siyasi mesajlar verdiğinin unutulduğu.
Hatırlamak için, 15 Temmuz 2004 tarihinde bu köşede Derviş’in “Türbanı başörtüsüne tercih ederim“ sözlerinin yer aldığı yazı ile 21 Temmuz 2004’te Yeni Şafak’taki “Taha Kıvanç“ imzalı köşeye bakmak yararlı olur.
Uzlaşı için şans
Türk-İş toplantıya katılmama gerekçesini “gündem karmaşası“ olarak sundu.
Hem Anayasa konvansiyonu hem de Derviş’in ekonomi sunumunun aynı toplantının gündemi içinde yer alması, Türk-İş’in kafasını karıştırdı.
Peki Türk-İş neden “sınıf bilinci“ ile hareket edip, “Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarını temsil eden TÜSİAD neden anayasa gibi yüksek siyaset konularına giriyor” diye sormuyor?
TÜSİAD üyelerinin kaybedecek çok şeyleri olduğu nasıl da unutuluyor. Yalnız bu nedenle, yönetilememe durumunun ortaya çıkarabileceği sonuçları, dünyada kabul gören bir ekonomist olarak Derviş’e söyletiyor olamazlar mı?
Çin’de, Hindistan’da büyüme sürerken, finans havuzu petrol gelirleriyle beslenirken, Türkiye’de gıda ve enerji maliyetleri artıyor, enflasyon yükseliyor, büyüme geriliyor, işsizlik korkutuyor, cari açık bir risk faktörü olarak duruyor.
TÜSİAD’ın bu tablo karşısında bir uzlaşı için “son şans“ çağrısı yapıyor olma olasılığı hiç mi akıllara gelmiyor?
Kesimler arası diyalog sağlayabilecek kurumları/kişileri alt alta yazın bakalım, kaç tane?
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024