Demokrasiler; hak ve hukuku en fazla yenenler, ekonomik olarak en altta kalanlar, mağdurlar, ötekiler-berikiler, özürlüler, çocuklar ve kadınlar karşısındaki tutumlarına göre itibar kazanırlar.
Bizde bu mesele “2K” üzerinde test edilir: Kürtler ve Kadınlar.
Aynı nedenle, mağdurun sesini kamuoyuna yansıtmakla görevli gazeteciler, “Kürtler” ya da “Kadın” başlıklı bir toplantı davetini, görev emri olarak algılarlar.
Hem “Yeni CHP”nin kadın profilini yakından tanıma, hem de dile getirdikleri iddiaları sorgulama imkânı vermesi açısından, CHP’nin dünkü basın daveti bu nedenle iyi bir fırsattı.
Ancak katılan yazarların çoğunun, yıllardır kadın ve istihdam sorunlarını dikkatle izleyen ekonomi basınından meslektaşlarımla sınırlı olması dikkatimi çekti.
Siyaset yazarları, kadın sorununu ana muhalefet partisi temsilcisi kadınlarla konuşmayı tercih etmemişti.
Sorgulamak istemediler
Türbanlı bir tek yazar görebildim... Zaman gazetesindenmiş...
Türbanlı gazeteciler, öncelikli sorun kabul ettikleri “Başörtüsü” yasaklarını , “siyasi muhataplara” sorma olanağını teptiler...
“U ” şeklinde hazırlanmış masanın etrafında 20 kadar kadın, 3 de erkek gazeteci oturuyordu. CHP’nin halkla ilişkiler ajansı Zarakol’dan “61 kadın yazara” davet gittiğini öğrendim. Bu demek oluyor ki, davetlilerden yalnızca üçte biri toplantıya katılmış.
Oysaki konuşmacıların her biri, belirli uzmanlık alanları olan ve yaptıkları çalışmalarla sayısız kez gazetelerin birinci sayfalarına konu olmuş kadınlardı.
CHP Kadın Örgütleri Sorumlusu, Genel Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan; Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri KAGİDER (eski) Başkanı Gülseren Onanç, Türkiye Kadınlar Birliği Genel Başkanı Av. Sema Kendirci Uğurman, akademisyen Prof. Binnaz Toprak ve toplantıyı konuk olarak izleyen İngiltere İşçi Partisi milletvekili adaylarından Ayfer Orhan ile medyanın karşısına çıktı.
Kadın adaya bedava benzin
Bilgehan son 6 ayda partiye katılan 90 bin yeni üyenin içinde, kadınların sayısının dikkate değer olduğu söylüyor ve CHP’nin parti organlarında uygulanan yüzde 25 kadın kotasının, dayısı Erdal İnönü’nün SHP Genel Başkanlığı döneminde konduğunu vurguluyor.
“Büyükanneler torunlarından ileride” diyen Bilgehan, kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği 1934 yılı itibariyle, Meclis’teki kadın milletvekili oranında dünya ikincisi olan Türkiye’nin, bugün 163’üncüsü sıraya gerilemiş olduğuna dikkat çekiyor.
Parti mitinglerindeki gözlemini de paylaşan Bilgehan, “Kadınlar sokağa çıkmıyorlar, balkondan el sallıyorlar” diyor.
Siyasette kadın adayların desteklenmesi için “adaylık ücretinde” indirim talep eden Bilgehan’ın görüşüne, Orhan’dan destek geliyor:
“İngiltere’de kadın adaylara seçim sürecinde bedava akaryakıt ve çocukları için de bakıcı sağlanıyor. İngiltere’de bebek doğumlarında ebeveyne verilen (babaya ya da anneye) 6 aylık ücretli izin süresinin 2 yıla çıkmasın İşçi Partisi sağladı.”
Kadın olmak çok zor
Yılbaşı gecesini bir Kadın Sığınma Evi’nde geçiren Bilgehan’ın gözlemlerini destekleyen Kendirci, 2002-2009 döneminde yüzde 1400 oranında artan kadın cinayetlerine ilişkin olarak “Tehdit altındaki boşanmış kadınları da eşlerinden koruyacak yasal düzenleme yapılmalı” önerisi getirdiklerini belirtiyor.
AK Parti döneminde çıkartılan yasaların kadını koruyan “feminist bir dil” içermesine karşılık, polis ya da aile içi şiddetin sürmesini “zihniyet” sorunu olarak açıklayan CHP’li konuşmacılar, “Önce kadın ve erkek eşitliğini savunmak gerekir” vurgusu yapıyorlar.
Kadın istihdamındaki artışla, gelişmişlik arasındaki ilişkiyi anlatan Onanç; işyerlerine kreş açılmasını, kadının eğitimine öncelik verilmesini savunuyor.
“Muhafazakârlık” ve “Mahalle baskısı” araştırmalarıyla tanıdığımız Toprak ise sahadaki çalışmaları sırasında duyduğu “Kadın olmak çok zor” cümlesini, her gün acaba kaç kadının tekrarladığını sorarken, “Kadına arka çıkın!” diye sesleniyor.
CHP ayağa kalk!
Toplantıdan edindiğim izlenim şu: CHP kadın sorunlarına hâkim, kadına uzak...
Bu konuda medyaya yansıyan örnek oldukça çarpıcıydı. Kılıçdaroğlu 31 Aralık günü Türkiye’deki kadınlara, partili kadınlar aracılığıyla “elden” iletilmek üzere birer “yeni yıl” mektubu yazmıştı.
Malatya örgütünün mektup götürdüğü bir adres, taziye evi çıktı. Kadın iki çocuğunu yeni toprağa vermişti. Kılıçdaroğlu ona “aile sigortası” sözü veriyordu.
Siyasetin altın kuralı; “düğünleri” ve “cenazeleri” unutmayacaksın! Kılıçdaroğlu’nun örgütü seslenirken, “Ayağa kalkın!” demesi boşuna değil.