Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İngiltere Büyükelçiliği’nde Kraliçe II. Elizabeth ve Edinburg Dükü Prens Philip’in Türkiye’deki son günü çok renkliydi.
Kraliçe, büyükelçilik binasına ilk adımını attığında, Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Yasin Ekinci’nin sunumuyla karşılaştı. Büyükelçiliğin ikinci katında, Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve eşi Zeynep Babacan ile birlikte Türkiye’deki arkeolojik kazı sergisini gezdi.
Kraliçe Elizabeth sergi alanının yanındaki salona alındı ve tek tek takdim edildik.

Dünyada bir ilk
Elizabeth’in elçilik binasına gelmeden önce, Prens Philip’in 1956 yılında başlattığı “Uluslararası Gençlik Ödül Programı” ödül dağıtım törenini izledik.
Babacan ve Kraliçe’nin Türkiye gezisine eşlik eden İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband törende birer konuşma yaptılar. İngiltere’de 180 bin Türkün yaşadığını söyleyen Miliband, her yıl İngiltere’den Türkiye’ye 2 milyon turistin geldiğine dikkat çekti.
Atatürk’ün Türkiye’ye katkılarını da öven Miliband, dünyada “Gençlik Ödül Programı”na katılan 6 milyon genç içinde, burada bir ilkin gerçekleştiğini vurguladı. Prens Philip dünyada ilk kez “kendi çocuklarının” ödül törenine katılıyordu. Prens heyecanını saklamadı; Kraliçe salondakilerle vakit geçirirken, Philip gençlerle bir sohbet, bir sohbet...

Konuktan cesur çıkış
Miliband’ın, AKP’nin kapatılma davası sorulduğunda söylediği, “Hükümetler halk tarafından seçilmeli, yargıçlar tarafından değil” sözlerine tepkili bir konuk da vardı salonda.
Miliband’ın yanına giden konuk, “Türkiye’de Ermeni ve Rum azınlıklar vardı, bunlara laik azınlık eklendi. Eğer eşimin başı türbanlı değilse, bu hükümet döneminde bana kimse görev vermez. Yargılama süreci devam ederken bu konuşmanız bizi şoke etti. Türkiye’nin bugüne kadar hiç olmadığı kadar İslami referanslarla hareket ettiğini görmüyor musunuz?” diye sitem ediyordu.
Miliband’ın bu sözlere yanıtı “Hayret!” olmaktan ibaretti. Miliband’ın “Marsist entelektüel” olarak bilinen akademisyen babası Ralph Miliband’ın aynı zamanda UNDP Başkanı Kemal Derviş’in LSE’de hocası olduğunu belirtmeliyim.
Bu “yakınlıkları” kaydederken, İngiltere’de iktidardaki İşçi Partisi ile AKP’nin yakınlaşmasının arkasındaki ideolojik ve stratejik kökleri de aramıyor değilim. 

Atlar ve çocuklar
Salondaki konukları Kraliçe’ye “Gençlik Ödül Derneği” Başkan Yardımcısı Şafak Akın takdim ediyordu.
O anda Posta yazarı Yazgülü Aldoğan ile birlikte odadaki iki gazeteciden biriyim. Önce Kraliçe’ye tanıştırıldık, ardından Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Hanım tüm konuklara “Hoş geldiniz” dedi.
Aldoğan ile birbirimize dönüp “Kraliçe gazetecilerden pek hoşlanmıyor” yorumunu yaptık. Zira takdim edildiğimizde yüz mimiklerinde bir gevşeme olmadığı gibi, gözü de parlamadı! Başbakan’ın yüz ifadesi de çok farklı değildi.
Emine Hanım içten tavırlarıyla ortamı ısıtıyor. Aklınızdan geçeni biliyorum ama o başka bir konu!
Kraliçe, Şafak Akın’ın eşi Hamdi Akın’dan, üyesi olduğu London School Of Economics and Political Science (LSE) “Avrupa Enstitüsü Çağdaş Türk Çalışmaları Kürsüsü” Başkanı Prof. Şevket Pamuk’un, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un ağabeyi olduğu bilgisini alırken dikkatle dinliyor.
Kraliçe atlardan ve çocuklardan çok etkileniyor.

Kraliçe’nin mesajı
Büyükelçilik bahçesinde süren davette AKP Milletvekili Egemen Bağış ve eşi Beyhan Bağış ile karşılaşıyorum, “Kraliçe’nin Türkiye ziyareti nasıl gelişti?” diye soruyorum. Egemen Bağış “Beyhan Bursalı olduğu için kendilerine bu şehri önerdi” diye espri yapıyor; Beyhan Hanım bundan 1.5 yıl önce yaptığı öneriyi doğruluyor.
Kraliçe’nin doğum gününün de kutlandığı Büyükelçilik bahçesinde renkli bir program hazırlanmıştı.
Bahçede her yaştan çocuk; kimi top oynuyor, kim şarkı söylüyor, kimileri de engelli çocuklar ile birlikte futbol oynuyor. Top, bir Erdoğan’ın, bir GS Kaptanı Hakan Şükür’ün, bir bakıyorsunuz South Shields Futbol Kulübü Başkanlığı da yapan Miliband’ın ayağında görülüyor.
Kraliçe meşe fidanına elinde kürekle toprak atıyor, kovayla su veriyor.
Büyükelçiliğin en renksiz yanı, ikramlardı. Minik tatlıların ve kanepelerin yanında şeftali, portakal ve vişne suyu. Zirvede mesajların önemi artıyor tabii. Kraliçe’den de “Bin bir çeşit türban modeli aramayı bırakın, bakın ben nasıl başımı örtüyorum” mesajı almadık mı?