Pazartesi akşamına kadar yerel seçimlerde aday olmayı düşünen kamu görevlileri istifa etti ve seçim takvimi hız kazandı. Mart ayında yapılacak yerel seçimin, 22 Temmuz’daki genel seçime nazaran iş dünyasını daha fazla mindere çekeceğinin işaretlerini alıyorum.
Nedeni çok açık dile getiriliyor:
İş dünyası 22 Temmuz’dan sonra beliren “biz ve siz” ayrımının bedelini ödemeye başladı! Bugüne kadar iş dünyasına karşı atak hep AKP kanadından ve de bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’dan geliyordu.
Geçtiğimiz gün siyasete uzak olmayan, iş dünyasının da göbeğinde olan sözüne itibar ettiğim bir haber kaynağım döndü bana şu soruyu sordu: “Sence işadamlarına çatan Başbakan bir siyasetçi mi, yoksa rakip gibi mi konuşuyor?”
MÜSİAD ile TÜSİAD gibi “eşitler arasında” olası bir çatışma görülmüyor ancak siyaset kürsüsünde işadamları hedef alınıyor; soru ilginç!
Kesintisiz atak sürdü
Erdoğan’ın küresel krizin patlamasıyla birlikte, “ABD, Avrupa, Ukrayna hatta Çin bile paket açıkladı, biz de açıklayalım” diyen iş âlemine sarf ettiği şu sözleri hatırlayalım:
13 Ekim: “Bu dünyadaki yangına ülkemden körük tutanlar var.”
24 Ekim: “Bu ülkede, özellikle bu krizi kendisi için (bankacılara sesleniyor) fırsata dönüştürme anlayışı doğru değil.”
26 Ekim: “Kimseye de (IMF’ye sesleniyor) ümüğümüzü sıktırmayız.”
3 Kasım: “Yakın dostlarımız söz konusu kişilerin en az iki yıl yetecek zulaları olduğunu söylüyorlar.”
21 Kasım: “TOBB’un 1 milyon 300 bin üyesi var. Her biri bir işsizi işe alsa işsizlik sorunu kalmaz.”
Ucu açık dosyalar
İş dünyasını muhalefetin “aktör’ü yapma girişimi ekonomi alanıyla da sınırlı kalmadı.Adli bir süreci siyasi kurgularla, ucu açık bir Ergenekon dosyası haline getiren “yazıcılar”, en sonunda “Bir numara işadamı olabilir” noktasına kadar geldiler.
TÜSİAD çevresini hedef alan Başbakan’ın “değirmenine” su taşımak için mi bu “varsayımlar” yapılıyor, yoksa derin bilgi ağları mı var, bilemem.
Uzun ince bir yol.
Zira “Ergenekon Temel Belgesi” olarak gösterilen ve 29 Ekim 1999 tarihli “Ergenekon: Analiz-Yeniden Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi” adlı kitapçıktaki planlar ve hedeflerle ilgili olarak ilk yazı, Taha Kıvanç imzasıyla 30 Nisan 2001’de “Hayaller gerçek galiba” başlığıyla kamuoyuna duyurulmuştu.
30 Kasım günü, aynı yazar bu kez Fehmi Koru imzasıyla “Korkmayalım, umutlanalım” diye yazdı ve Ergenekon’un bir numarasının “işadamı” olabileceğini vurguladı.
Bir gün zil çalacak ve herkes sofraya oturacak. Ancak o zaman kimse yiyecek yemek bulamayacak. İşadamının asıl korkusu bu!
İşadamının ajandası
- Seçim gündemini resesyon, işsizlik gibi sosyal gerilimi tırmandırabilecek sorunlar işgal edecek.
- Erdoğan, krizi, kimi zaman “teğet geçti”, “dibe vurdu” diyerek hafife aldı; günübirlik teşhislerle özel sektöre hiç güven veremedi.
- En önemlisi, Başbakan su katılmamış siyasi platformlarda, işadamlarını isim zikrederek hedef aldı. Zulalarını deşifre etti (!)
- İş dünyası için Erdoğan artık daha az Başbakan, daha çok işadamı görünümünde.
- İhalelerde “bizimkiler” için yollara düşülmesi, finansal sorunların çözümü için gayretkeşlik, birinci endişe kaynağı oldu. 22 Temmuz sürecinde, büyüyen ve rant üreten ekonomi, iş dünyasında “istikrar” sarhoşluğu yaratmıştı.
- Varılan sonuç şu ki: Krizle birlikte “servet” yandaş sermaye lehine el değiştiriyor. İktidar yanlısı sermaye “ortak” olarak girdiği yatırımlardan payını alıp çıkıyor.
Henüz yatırımlar tamamlanmadan kârlarını realize ediyorlar. Ancak bunlarla ortaklık kuranlar borçlandılar, taahhüt altına girdiler, ellerindeki değerler eridi, finansal imkânlar daraldı. Yaşanılan kriz iktidar yanlılarını vurmuyor.
Eski bakan Ercan Karakaş ve SHP lideri Murat Karayalçın’ın CHP’den aday olması; AKP ve Anavatan’dan CHP’ye transferler; yerel seçiminde sahaya çıkacak “biz” ve “siz” takımlarının büyük derbiye hazırlandıklarının ilk işaretini veriyor.
Bu iklimde CHP’nin İstanbul’a “reel sektör”den birini aday göstermesi ihtimali hiç de az değil.