Devlet Bakanı Çağlayan, Abu Dabi’de görüştüğü Manchester City’nin sahibi Şeyh Mansur’un kendisine yaptığı maç davetine, futbolcu transferi önerisi ile karşılık verdi
BAE
Bir gece yarısı Başbakanlık’a ait Ata uçağı, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) bağlı önce Dubai, sonra da Abu Dabi Emirliği’ne indiğinde, bagajında kıymetli bir “evrak“ taşıyordu.
Aynı uçak yaklaşık 24 saatlik bu seyahatten, enerjiden futbol sektörüne kadar birçok alanda geliştirilmeye uygun milyar dolarlık projelerle döndü.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan; ekonomik krizden etkilenen Dubai’nin Emiri Muhammed Bin Raşit El Maktum ve BAE Devlet İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Şeyh Mansur Bin Zayed El Nahyan’a sunulmak üzere Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Yanınızdayız“ mesajını taşıyan mektuplarını getiriyordu.
Mektuplar beklenen etkiyi yaptı; Çağlayan her iki lider tarafından da çok sıcak karşılanmakla kalmadı, Türkiye’ye çantasında son 5 yılda yapılacak 300 milyar dolarlık projeyle döndü.
Uçan otelin yanında serçe
İlginç bir görüntüydü; Dubai Kraliyet Havaalanı’nda El Maktum’u Londra’ya götürmek üzere bekleyen uçan bir otel hazır tutuluyordu.
Bakan ile birlikte içinden indiğimiz 15-20 kişilik Ata uçağı ise Maktum’un uçağının yanında en abartılı benzetmeyle “serçe“ gibi kalıyordu.
Çağlayan, Dubai’ye “İyi günde, kötü günde yanınızdayız; firmalarımız Dubai’yi terk etmeyecek“ demek için gelmişti.
Çağlayan, hem El Maktum hem de Şeyh Mansur’a iyi dileklerini iletmekle kalmamış, bir de “Önümüzdeki 10 yılda yapacağımız 130 milyar dolarlık enerji yatırımına ilgi göstermenizi bekleriz“ diyerek, BAE’ye yatırım daveti de çıkarmıştı.
Çağlayan ile Şeyh Mansur arasındaki görüşmede jestler birbirini kovaladı; Şeyh Mansur 2015 yılına kadar BAE’de yapılacak 300 milyar dolarlık yatırımı hatırlatarak projelerinden söz etti:
“Türkiye ile enerji, gıda, turizm, inşaat ve tarım alanında çok önemli işbirlikleri kurabiliriz. Özellikle et, süt gibi tarım ürünlerinin sanayiye entegrasyonunda yapabileceklerimiz var. Kaliteli iş üreten Türk müteahhitlerinden ve işadamlarından BAE’deki proje ve yatırımlara daha fazla ilgi göstermelerini bekliyorum. 2010 yılında 30 milyar dolarlık demiryolu, 25 milyar dolarlık da petrokimya yatırımlarımız olacak, bunlarla ilgilenebilirler. Ayrıca 22 sanayi bölgesi kurulacak.”
Ortak heyet oluşturulacak
Çağlayan, BAE’den ayrılırken Ankara ödevini de yanına almıştı. BAE ile yatırım ve işbirliği alanlarını belirlemek, üçüncü ülkelere yönelik yatırım projeleri geliştirmek üzere ortak bir heyet oluşturulacak.
Hatta bu doğrultuda ilk adım atılmış, her iki ülkeden koordinatörleri de seçmişlerdi.
Heyetin 2010 Şubat ve Mart aylarında çalışmaya başlaması konusunda görüş birliği oluştu.
Çağlayan ikili görüşmede, El Mansur’un BAE ekonomisinin ve hazinesinin çok güçlü durumda olduğunu aktardığını fade ediyor.
Dubai’den Ankara’ya dönerken bir grup meslektaşımla birlikte yaptığımız sohbette Bakan, Şeyh Mansur’un Dubai hakkındaki çıkan kriz haberlerinin panik havası yarattığını, ancak bunun üstesinden gelebileceklerini söylediğini de ekliyor.
Çağlayan, Şeyh Mansur’un Türkiye’nin son dönemde özellikle komşu ülkelerle geliştirmiş olduğu iyi ilişkiler ve projeleri de çok yakından takip ettiklerini söylediğini vurguluyor.
M. City’ye transfer
İkili görüşmeye spor da girdi. Bakan Çağlayan, İngiltere Premier Lig takımlarından Manchester City’nin hisselerinin tümünü geçtiğimiz eylül ayında satın alan ADUG şirketinin sahibi Şeyh Mansur’un, “maç davetini“ karşılıksız bırakmadı.
Şeyh Mansur’u Türkiye’de oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe maçına davet eden Çağlayan bir de öneri getirdi:
“Manchester’a bir Türk oyuncu alın da sevginiz belli olsun!“
Şeyh Mansur, Manchester City kulübüne 200 milyon sterlin harcayarak Robinho, Carlos Tevez, Gareth Barry ve Emmanuel Adebayor’u renklerine katmıştı.
Çağlayan’ın çok yönlü BAE ziyaretini aktarırken bir eksik bırakmayalım.
Dubai’de Türk işadamlarıyla krizin aşılmasına yönelik olarak fikirlerin geliştirildiği kapsamlı bir toplantı da düzenleyen Çağlayan, BAE’nin ilk kadın bakanı Şeyha Lubna’dan da “Türk dizileri bizi ekrana kilitledi“ sözlerini duydu.
Lubna’nın bu sözünü, Şeyh Mansur ve El Maktum’un Erdoğan’a “hayranlıklarını“ ifade eden cümleleriyle birlikte okursak, Türkiye’nin 2009 yılında Arap dünyasında parlayan yıldız olduğunu görebiliriz.
Yılın son gününe denk gelen bu yazımı, bu coğrafyada yükselen Türkiye hayranlığının dünya ve ülke barışına katkısı olması dileğimi ileterek bitireyim.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024