Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Perşembe günü ilk bölümü yayımlanan “Hapisteki işadamı” dizime, Kuzey Irak’ta ekonomik zorbalığa uzanan süreci anlatarak devam etmek istiyorum.
Türkiye, Irak’la 10 milyar dolara ulaşan ticaret hacmine koşarken, Kuzey Irak ile ilişkiler bir türlü normalleşmedi.
Kuzey Irak, “hızlı zengin olma“ rüyasını komşusuyla paylaşmakta bile zorluk çekiyor. Verdiği ihalelerde şirketleri borçlandırıp kelepçeliyor.
Yalnızca Süleymaniye’de, Türk şirketlerinden 70 kişinin tutuklandığı söyleniyor.
Aslına bakarsanız, 2000 yılının başlarında ekonomik ilişkilerin boyutunun farkına varan Türkiye, bir düzen arayışına girdi. Aynı yıl Özel Harp Dairesi, Kuzey Irak’a başkentten işadamı ihraç etti.
Irak Cumhurbaşkanı ve KYB Genel Başkanı Celal Talabani’nin bölgesi Süleymaniye ile Irak Kürt Bölgesi ve KDP’nin Başkanı Mesud Barzani’nin bölgesi Erbil’de eşzamanlı olarak, “Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği“ şubeleri açıldı.

Haberin Devamı

Barzani ortak
ASİAD Başkanı Cengiz Bozbeyoğlu, “O günlerde Barzani ve Talabani vermek istedikleri işleri ASİAD’a öneriyor, biz de Türk şirketlerine çağrı yapıyorduk. İlk iş verdiğimiz şirket 77 İnşaat’tı“ diyor.
“77 İnşaat” Kuzey Irak’ta 1200 kayıtlı Türk şirketi içinde faal olan (5 ay önceki veriler) 450 şirketin en başarılıları arasında anılıyor.
Türk şirketleri geri dönmeye başlasa da ekonomideki ağırlıkları sürüyor.
Süleyman Ciliv’in şirketi “77 İnşaat”ın, KYB Başbakanı Neçirvan Barzani’nin kardeşi Nihat Barzani ile ortaklık kurduğu söyleniyor.
Kuzey Irak’ta başarının sırrı bu.
Barzani ailesiyle ortak olacaksın. Barzani’nin yeğenlerinin sayısı 100’ü buluyor, o nedenle birinci halkada kalacaksın!
Bir elin hükümete, öbür elin şıha (Barzani ailesinden) yetecek.

Başkan da tutuklandı
Kuzey Irak’ta tutuklanan ilk Türk işadamı, ASİAD Genel Sekreteri Ahmet Çiçek olmuştu. Çiçek, hapisten çıktıktan sonra yaşamını kaybetti. Bu durumu “kahrından öldü” diye niteleyenlerin yanı sıra, “Cezaevlerinden çıkanların yaşama şansı yok. Çok kötü şartlarda kalıyorlar” diyenler de az değil.
Tutuklanan ikinci Türk işadamı ise Bozbeyoğlu (2005); cezaevinde 25 gün kalıyor. Çıktıktan sonra, illegal yollarla Türkiye sınırından girmeyi başarıyor.
Bozbeyoğlu, “O zaman Dışişleri Bakanlığı hakkımızı arasaydı, Türk işadamlarına uygulanan ekonomik zorbalık ve adli olaylar bu kadar artmazdı. Kosova’ya da, Güney Rusya’ya da biz gittik” diyor.

Haberin Devamı

Söylemez anlatıyor
Gazeteci/müteahhit İlnur Çevik’in “80 bin dolar alacağımı vermediler, iflas ettim” dediği şirketi Çevikler’in, Erbil’de yarım kalan işlerini üstlenen isim, herkes için sürpriz olmuştu.
Türkiye’de imha gücü ağır silahlarla yakalanan, adam öldürme olaylarına karışan ve “Üniformalılar Çetesi” olarak anılan “Söylemez Kardeşler” Kuzey Irak’a yerleşti.
Dr. Sena Mehmet, asker kökenli M. Faysal, sendikacı Ahmet Söylemez Talabani’nin çevresine girdi ve bu ülkede “sorun çıkarmamak“ üzere vatandaşlık hakkı aldı.
Türkiye, Musul ve Bağdat’ta, 14 ülke ise Erbil’de de konsolosluk açtı.
Ortaya çıkan boşluklar gayri resmi yollarla doluyor.
Otel ve konut inşaatları alan Faysal Söylemez bu durumu şöyle anlatıyor:
“Hayat boşluk kaldırmaz. Anlaşmalar yazılı teminatlara bağlanmalı. Burada zaman mefhumu yok. Ödeme gecikebilir. Sermayesi olan gelsin. İhaleler anahtar teslim, maliyetler iyi hesaplansın. Çevikler’in işini çözüyoruz. Adalet işliyor.”
Ortak dil meselesi önemli. Kürtçeden söz etmiyorum, ekonominin dilinden. Bunu çözenlere göre hayatta “Müşkül“ yok!