Geçen hafta bizim finans dünyası cazda, sazdaydı! 7 Ekim gecesi, 1970’lerin önemli müzik gruplarından Abba’nın şarkılarının seslendirildiği, dünyanın önemli müzikallerinden Mamma Mia’nın, İstanbul Gösteri Merkezi’ndeki açılış gösterisindeydik.
Bütün dünyada 30 milyon kişinin izlediği öne sürülen müzikalin Türkiye’deki sponsoru Garanti Bankası’ydı.
Salon oldukça kalabalıktı; Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen başta olmak üzere gece ayakta bitti. 8 Ekim'de ise Akbank 18. Caz Festivali’nin açılış gecesi davetindeydik. Finans sektörünün önde gelenleri oradaydı.
Ekonomik kriz konuşulmadı değil, konuşuldu.
Edin ailesi ve o gece
Gecenin asıl konusu, “küresel kriz”, caz veya müzik de değildi, Kaz Dağı'nda kurdukları kamp çadırında sel sularına kapılarak yaşamını yitiren “Esat Edin ve üç yavrusu”ydu.
Anılar üst üste konuyordu.
Kaza, Balıkesir il sınırlarında meydana gelmişti. Gece 02.00 sıralarında Edin ailesine ulaşılmış, Balıkesir’deki evinden BSO ve DEİK Başkanı Rona Yırcalı aranmıştı.
Yırcalı, Altınova’daki “etnik kalkışma” nedeniyle alarm halinde olan Balıkesir Valiliği’ne ulaşmış, arama çalışmaları hızlanmıştı.
Aynı saatlerde New York’ta olan Cem Boyner harekete geçmiş, Mustafa Koç uçağıyla arama çalışmalarına katılmıştı.
Sabah saatleri ölümdü!
Eş dost, psikologlara başvuruyordu. Yakın akrabalara ve çocukların arkadaşlarına psikologların desteği alınarak acı haber veriliyordu.
Herkes ilaçla ayakta duruyordu. Telefonlarda reçeteler yazılıyordu.
Sedat Aloğlu, birlikte okuduğu, çocukluk arkadaşı Esad’a yanıyordu. Esat’ın çocuksu yanlarına işaret ediyordu.
İki çocuk annesi Leyla Alaton, kazadan 7 ay önce yaşamını yitiren Esat Edin'in 4 çocuk annesi eşi Mehpare Edin için, "Hiçbirini sezaryenle doğurmadı" diyordu. Herkese “Bu da çok fazla” dedirten her şey bu olayda yaşanmıştı.
Esat Edin, eşi Mehpare ile Kemer Country projesinde tanışmıştı. Mehpare (Taki), Esat’ın yanında çalışan ve çok sevilen bir genç kızdı.
Türkiye’nin neredeyse 100’üncü yılına girecek ilaç firması Abdi İbrahim İlaç’ın hissedarı Nesrin Esirtgen, bu projeden ilk ev sahibi olanlardandı; “Mehpare’yi görünce, evi bilmiyorum ama, bu kızı almalıyız demiştim” diyor ve üzüntüsünü saklamıyordu.
Kemer Country'nin borcunu konuşmak bile istemiyorlar, Edin'in Referans gazetesine verdiği röportajda bahsettiği kurtuluş projesi için "Temenniydi" demekle yetiniyorlardı.
Kriz ne yük getirdi?
Esirtgen’in bankacı ve ekonomist eşi Ahmet Kamil Esirtgen’e krizi hatırlatıp, “İlaç sektörü krizden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor” diyerek konuyu değiştiriyorum.
22 Ekim'de Hoşdere'deki AR-GE merkezini açacaklarını, yeni yatırımlarının toplam 60 milyon dolar olduğunu vurguluyor.
Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul'la da son iki geceye ilişkin yaptığım durum tespitini paylaşıyorum:
“Küresel kriz bizim bankacılara uğramıyor galiba; dün Garanti’nin gösterisi, bugün sizin konser; bakıyorum da bankacılar cazda, sazda.”
Gülümseyen Kurtul, “Bankada da durumumuz bu. Türkiye’de bankaların sermaye yeterlilik oranı ortalama yüzde 13. Bizde yüzde 15. Avrupa’da bu oran yüzde 7-8 gibi. Dövizden yüksek faiz gelirleri elde eden bir kesim oldu; krizin sonucu olarak erime burada olacak” bilgisini veriyor.
2001 krizindeki bankaların özsermaye yeterlilik oranını soruyorum; “Ortalaması yüzde 11 olabilir” diyor. Kurtul hemen burada, “Hazine kâğıtları da özsermaye içine giriyor” ayrıntısını veriyor.
Demek ki sağlamlık, kriz şartlarının getirdiği yüklerle birlikte ölçülmeli. Hazine kâğıtlarıyla, koca bir banka (Demirbank) nasıl da batmıştı!