Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Irak’ın “Amerika’ya yaslanan” en güvenli bölgesi Kuzey Irak ile Türkiye arasında 2003-2006 yılları arasında gelişen ticaret hacmi, “ekonomik zorbalığa” teslim olmak üzere.
Sonda söylenecek lafı başta söyleyeyim, konuyu geçen haftadan beri yazıyorum. Doğal olarak ilk aradığım kişilerden biri Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik oldu.
Özçelik’in sekreteriyle aramızda şöyle bir diyalog geçti:
- Geçen hafta aramıştım, kendisine iletebildiniz mi?
- Temsilci yurtdışına çıktı.
- Ne zaman gitti?
- İki hafta oluyor.
- Nereye gittiğini öğrenebilir miyim? (Hani olur ya belki Irak’tadır!)
- Söyleyemem.
Arayanı not (Genelde “Niye aradınız? Telefonunuzu alabilir miyim?” diye sorulur değil mi?) alma gereği bile duymayan sekreterle konuşmamız burada bitiyor. Kamuoyu adına kendisine ulaşmak isteyen gazeteciye bu kadar kayıtsız davranana, mağdur nasıl ulaşır?

Haberin Devamı

Cezaevinde gün sayıyor
Kuzey Irak’a Türkiye’nin her yerinden 14 bin işçimiz gitti; 2 milyar dolarlık mal ihraç edildi, bir o kadar da müteahhitlik işi alındı; Türkiye, bu işleri yapan işadamlarını, mühendisleri yokmuş gibi davranıyor. “Hapisteki işadamı” dizimin yayımlanmasıyla birlikte, Kuzey Irak cezaevlerine bu köşeden bir zincir kuruldu. Size bu konunun ayrıntılarını perşembe günü yazacağım.
Resmi elin ne kadar gerekli olduğunu daha iyi anlayacağız.
Zira içinde bulunduğumuz günlerde Irak Kürt Bölge Yönetimi’nin yolunu açtığı Türk işadamları, Erbil ve Süleymaniye’deki cezaevlerinde betonların üzerine atılan şiltelerde gün sayıyor!

Süleymaniye’de başladı
Türk devletinin, Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği’ne üye işadamlarını 2001 yılının başlarında Kuzey Irak’a yatırım için gönderdiğini cumartesi günü yazmıştım. Aynı yazımda Süleymaniye’de ilk tutuklanan işadamının da ASİAD Başkanı Cengiz Bozbeyoğlu olduğunu yazmıştım.
Arkası geldi, bana ulaşan kaynaklara göre, yalnızca Süleymaniye’de 70 Türk işadamı gözaltına alındı.
Kaç gündür, bana mektup veya telefonla ulaşıp, “Sesimizi duyurun” diyenleri dinliyorum. Diyelim ki Kuzey Irak ile Türkiye ilişkileri “resmi” bir nitelik kazanmadığı için Türkiye’den bu bölgeye giden işadamlarının başı dertten kurtulmuyor.
Irak da borç ödemedi.

Haberin Devamı

Çalık ve TPAO yoktu
Peki Irak Cumhuriyeti’nin tavrı farklı mı?
Türkiye, Irak Milli Petrol Şirketi Somo’dan bir yıldır 120 milyon dolar alacağını tahsil edemedi. Petrol ticareti durdu.
Irak’ın merkezi yönetimi Basra ve Bağdat bölgesindeki petrol yataklarının iyileştirilmesi, yeni petrol aramalarının yapılması gibi alanlarda ihale başvuruları aldı.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) hazırladığı aylık “Irak Mercek” bültenine göre, enerji yatırımları yapmak için başvuran 120 uluslararası şirket içinde Çalık grubu, TPAO ve Shell de vardı.
Sabah gazetesi geçtiğimiz hafta manşetten duyurdu: “Irak’ta petrol arama şoku!”
Evet Çalık, TPAO, Irak’ın enerji yatırımı yapacağını açıkladığı 35 şirket arasında yer almadı. Shell Hollanda’nın da içinde yer aldığı listede Amerikan şirketleri ağırlıkta. Yatırımcı şirketlerin milliyeti Rusya’dan Malezya’ya, Endonezya’dan Danimarka’ya kadar geniş bir yelpaze çiziyor. Irak Enerji Bakanlığı açıklamasında, bu ihalenin henüz birinci ayağının tamamlandığını ve başvuruların değerlendirilmeye devam edeceğini belirtiyor.
22 Nisan’da Kuveyt’te düzenlenecek “Irak’a Komşu Ülkelerin Dışişleri Bakanları Zirvesi”nde acaba Dışişleri Bakanı Ali Babacan “Kuzey Irak’ta Türk işadamlarının can ve mal güvenliği yok” diyebilecek mi?
Veya “Enerji yatırımlarında Türkiye nerede?” diye soracak mı?