Ayfer Toprak: Babamı özledim ama bizi aldattı

BODRUM
Paris’te geçen ay evlenen Toprak Sanat Galerisi sahibi Ayfer Toprak ve eşi Cengiz Karavan akıma uydu; dostlarına Bodrum’da düğün davullu zurnalı daveti verdi. Arkadaşları ikinci evliliğini yapan Ayfer Toprak’a, bir gece önce de Göltürkbükü’nde kına gecesi sürprizi hazırladılar. Kına da vardı; yerel giysiler de...
Turgutreis’in yeni gözdesi Gardens Of Babylon Otel’de ağırladığı konuklar, Göltürkbükü’nün mütevazı plajlarından Shenai’da hem çalıp hem söylediler...

Koca bakanı nasıl getirdi!
Ayfer’i uzun süreden beri tanırım; babası Halis Toprak’ın varlığından da, yokluğundan da bağımsız olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan sorumluluk sahibi bir annedir.
Sanatı yalnızca seramik deseni olarak gören babasına rağmen; “galeri sahibi” olma yolunu seçmesini de “fark yaratma” gayretinin bir yansıması olarak görürüm.
Zenginliği elden gitmiş olsa bile, para içinde doğup büyüdüğü çevreyi sermaye olarak görenlerin komisyonculuk, emlakçılık gibi meslekleri seçtiği bir dünyada; Ayfer’in kendi üslubunu yaratması dikkat çekici...
Ayfer bir sohbetimizde, 1991’de yaptığı resim galerisi açılışını anlatmıştı. Dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’i davet ettiğini söylediğinde babası “Biz sanayi tesislerinin açılışına bakan getiremiyoruz, senin dükkânına gelir mi?” diye soruyor.

Babalarına açtıkları dava sürüyor
Geçtiğimiz yıl bu dönemde Halis Toprak, skandal bir evliliğe imza atmış, henüz 18 yaşını bile doldurmamış kendisinden 54 yaş küçük biriyle dünyaevine girerek, başta kendi kızlarının tepkisini çekmişti.
7 kız kardeş, şirketlerinde yönetim zafiyeti yarattığı gerekçesiyle babalarını mahkemeye vermişlerdi. En büyük ablaları Aysel Duruk’un liderliğinde bir araya gelen kardeşlerden biri bu aile kavgasında yer almaktan kaçınıp, davadan çekildi. İki erkek kardeş ise babalarının yanında tavır almayı sürdürdü.
Ailenin en büyük sorunu yalnızca babalarının “yakışıksız” evlilik yapması değildi; ellerindeki servet de aşk maceraları yüzünden eriyip gidiyordu. TMSF, namı diğer Halis Ağa’nın 1990’larda yaptığı ikinci evliliğine (Özlem Hanımla) ses çıkarmasa da, üçüncüsüne tahammül (!) edemedi; Toprak Holding şirketlerine nikâhın hemen ertesinde el koydu. Varlıkları borçlarından 7-8 kat fazla olan Toprak gibi bir grubun başına gelenler, “borçlar hukukunun” olduğu kadar, yönetim biliminin de alanına giriyor: Bu da ayrı konu.
Toprak’ın kızları babalarının yönetimden çekilmesi halinde TMSF ile uzlaşabileceklerine inandırılmışlar. Başta Ayfer olmak üzere Toprak’ın kızlarının hükümet katında başlattığı “arabuluculuk” çabaları, Ak Parti’nin kadınlar kolu gibi çalışan “sosyeteye” dahil olmaları bu beklentinin en somut göstergesiydi.
Sonuçta Halis Ağa üçüncü eşi Nazlıcan Tağızade’yi olaylı bir şekilde kapının önüne koyduysa da; ne kızlarının, ne de TMSF’nin gönlünü alabildi.
Ayfer, “Babamı deli gibi özledim ama o evliliği yaptığı tarihten beri görmüyorum. Hepimizi ve başta annemi aldattı” diyor.
Aile tam yeniden bir arada umudu taşıdığı sırada, ayda 5 bin lira nafaka ödemeyi bile
çok gördüğü Tağızade’yle evlenen Halis Ağa
için bu ilişkisi artık yalnızca bir boşanma
davası konusu...

Çisem’in başarısını duyun
Hayatın kendisi kimi zaman kahramanlarının ünü ile ilgi alanımıza girerken, kimi zaman da başarıları ile kendi başlığını atıyor.
Garden Of Babylon Oteli’nin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır’ın eşi Nesrin Çakır ile kına gecesine giderken yolda yaptığımız sohbet; engelli gerçeğini anlamamı kolaylaştırdı.
Londra’da endüstri tasarımı okuyan kızı Çisem’in, üç yaşındayken gördüğü yanlış tedavi sonucu her iki kulağında da yüzde 90 işitme kaybı oluşmuş. Çisem, duyamadığı sesleri okuyarak öğrenmiş...
Nesrin Hanım, “Özel Taş İlköğretim okulundan birincilikle mezun olduğunu öğrendiğimde iki gün gözyaşlarımı tutamadım” diyor.
Çisem’in başarılı öğrencilik yılları Notre Dame de Sion Lisesi’nde de sürmüş...
Sahilde güneşlenirken okuduğum Ertuğrul Özkök’ün “Tuhaf” kitabının etkisinden kurtulabilmiş değilim.
Üç kadın: Ayfer, Nazlıcan ve Çisem...
Bütün bu yaşananlar kimin seçimi?!