1960'ların kavramlarıyla tanımlayacak olursak, "ortanın solu" arayışlarını sürdürüyor... DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin düzenlediği fahri doktora unvanı töreni sırasında, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e gönderdiği "ülkeye hizmet yolunun da açılması" yolundaki kutlama mesajı "yeni lider" işareti olarak yorumlanıyor.Bu çıkışı da nafile bulan "deneyimli taban", sol oyların toplamının yüzde 25'lere kadar gerilemesine dikkat çekiyor ve "Solda bütünleşme, kitleselleşme ve yenileşme: 10 Aralık Platformu" diyorlar. Anketler gösteriyor ki, iktidar partisine oy vermeyen yüzde 65'lik bir kesim, yüzde 10 seçim barajını aşma hedefinden öte geçmekte zorlanıyor. 10 Aralık 1948 tarihinde imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden esinlenen ve DİSK'in önderliğinde oluşturulan "Platform", dördüncüsü İzmir'de düzenlenen toplantıda, "lider" ve "parti" adı geçmeden, ilkelerin ortaya konduğu bir siyasal oluşumu müjdeliyor.DİSK Başkanı Süleyman Çelebi'nin açış konuşmasını yaptığı İzmir toplantısında, kendilerini, "Türk solunun birleşmesinin neferiyiz" diye tanımlayan panelistleri; Prof.Dr. Burhan Şenatalar, reklamcı Ersin
Aklımızda oluşan kilit soru, "Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen hakkında BDDK murakıplarının hazırladığı EGS Bank raporuyla ilgili bir işlem yapacak mısınız?" BDDK, Devlet Bakanı Şener'e bağlı bir kurum.Şener, "Bu soruya cevap vermek istemiyorum, söylediğim her sözüm tartışma çıkaracak" diyor. Özetle Şener, Tüzmen'le ilgili "tek kelime" etmek istemiyor. "BDDK bağımsız bir kurum, hiçbir kararını bakana onaylatmak zorunda değil. Gelişmelerden haberim de yoktu" demekle yetiniyor. DİSK'in öncülüğünde oluşturulan "10 Aralık Platformu"nun İzmir toplantılarına katılmak üzere geldiğimiz Balçova Termal Otel'deyiz. Saat gece yarısını bulmuş. Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, otelin lokantasında partililerle oturmuş, yemeğini yiyor. Kendisiyle bir çay içmek istediğimizi söylüyoruz, kırmıyor. Şener'e 14 Ekim'de Abant'ta DİSK'in başlattığı sol siyasetteki arayışlarla ilgili sorular yöneltiyoruz, şöyle yanıtlıyor:"Yeni bir siyasi partinin tutma şansı yok. Sol, beğenmediği şeyleri içine atıp CHP'de birlikte olmalı. Yeni aranılan lider kim olacak? Bu soru kafaları karıştıracak. Eskiden insanlar Meclis TV'yi izleyip siyaseti takip ederdi. Artık millet siyasetle ilgilenmiyor. Sol ve sağ kavramları üzerine
Rahmi Koç Müzesi'ndeki restoranda açıklama yapan Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, "Türkiye'nin önde gelen akaryakıt şirketleri liginde ilk üç arasında yer alıyoruz" diyor. İkinci markaları Supet'i de kuran Opet'in, Bulgaristan'da Aygaz ile ortaklığı bulunuyor. Yurtdışına açılmayı sürdürmeyi hedefliyorlar. Ya yurtiçi, ya köyler? Küçük bir aile şirketiydi Opet, 1992 yılında kurulmuştu, her an uluslararası akaryakıt dağıtım tekellerinin rekabetine yenik düşebilirdi. Öztürk çiftinin kurduğu bu şirket, küçük küçük ilerledi. Yüzde 100 yerli kalmayı başardı, kuruluşundan 10 yıl sonra Koç ile eşit bir "evlilik" yaptı. Öztürk ile bu müzede ikinci buluşmam. Birincisinde kocasıyla kurdukları şirketi "kurumsal" bir ortaklığa kaptırmış, "oyalanmaya çalışan" bir kadın ile mi tanışıyorum endişesi taşıyordum.Halka temizliğin nasıl olması gerektiğinin anlatıldığı ve 2000 yılında başlatılan "Temiz Tuvalet" kampanyasını sürdürüyordu.Ardından istasyonların çevresinde 260 bin ağacın dikildiği "Yeşil Yol", sonra da Mardin, Gaziantep ve Bolu'nun köylerinde süren "Örnek Köy" gibi diğer sosyal sorumluluk projeleri geldi. Dün de Çanakkale-Gelibolu Yarımadası'ndaki 12 köyü kapsayan "Tarihe Saygı
Osman Pepe, dün Swissotel'de köşe yazarları ile kahvaltılı bir toplantı düzenledi, sohbet ettik. Pepe, toplantıda sorularımızı yanıtlarken, "Henüz kağıda dökülmedi" dediği, yeni 2B tasarısına, CHP'nin de sıcak baktığını ifade etti. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, kamuoyunda 2B olarak bilinen orman vasfını kaybetmiş Hazine arazilerinin satışına olanak sağlayacak iki ayrı yasal düzenleme yapıldığını söyledi. Hazırlık, Anayasa'nın ilgili 169 ve 170'inci maddelerinin değiştirilmesi ve değişikliğe gitmeye gerek bırakmayacak "5 bölümlü" proje çalışmasını içeriyor. Bakanlık, Anayasa Mahkemesi'nden dönen ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto ettiği 2B yasa tasarısını "yekpare" olarak Meclis Genel Kurul'una getirmekten vazgeçip, "5 parçaya" bölen bir formül üretiyor. Böylece Anayasa Mahkemesi'nin, 169 ve 170'inci maddelerine konu olan "Orman köylüsüne kaynak aktarılmıyor" itirazını gidermeye dönük çalışmalar yapılıyor.Pepe, "Üniversiteler, siyasi çevreler, sivil toplum ve meslek kuruluşlarının temsilcileriyle 4 aylık bir çalışma yaptık. Büyük ölçüde kaygıların giderildiği bir çözüm bulduk" diyor. Yeni 2B uygulaması şöyle belirleniyor:Orman bütünlüğünü tehdit eden adacıkları,
Yemekte Fratti Gucci ve "vali" Foning ile sohbet ettik.Gucci, İtalyan Kadın Girişimciler Derneği (AIDDA) Başkanı. Tunus, Fas, Polonya, Almanya ve ABD'de fabrikaları var. Teknoloji ve ses sistemleri üretiyor. Gucci'nin torunu ile evli. Kocasının şirketlerinde çalışmadığı gibi, babasının kurduğu Fratti tekstil şirketinde de faaliyet göstermiyor. Pirene isimli bir fuar ve organizasyon şirketiyle büyük organizasyonlar yapıyor. Dünya Kadın Girişimciler Derneği (FCEM), Kagider'in ev sahipliğinde, 13 Şubat günü, ilk kez Türkiye'de bir forum gerçekleştirdi. Aralarında FCEM'in başkanı Kamerunlu işkadını ve Afrika'da Bafou Klanı Kraliçesi Françoise Foning ile FCEM'in başkan yardımcısı ve Gucci ailesinden Laura Fratti Gucci'nin de bulunduğu 14 kadar konuk kadın, geçen akşam Ortaköy'deki 212 isimli restoranda yemek yedi. Gucci alımlı ve hoşsohbet bir hanım. Moda devi İtalyan Gucci'nin "gerilim filmi" tadındaki öyküsünü içine sindiren Fratti Gucci, şirketin 1989 yılında Fransız moda devi Pinaul'a satılmasını "3 kardeş anlaşamadı, aile büyüdü, çatıştılar" sözcükleriyle açıklıyor.Gucci'nin tüm geçmişini (içinde cinayete kurban gitme, vergi borcundan hapis gibi öykülerin olduğu) bu naif
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, aralık ayında Moskova'da bir araya geldiği gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, Sakıp Sabancı'nın ölümünden sonra, Sabancı Holding bünyesindeki gelişmeleri, "Sakıp Bey bu aileyi zamk gibi bir arada tutmuştu, onun değeri şimdi anlaşılıyor" sözleriyle yorumlamıştı. Sabancı Center'daki "sohbet toplantısında" bu sözlerin kendisine hatırlatılması üzerine Sabancı, temkini elden bırakmamaya özen göstererek şu yanıtı verdi: "Rahmi Bey'e cevap vermem bir kere, babam yaşında. Ancak bir şey hatırlatmak isterim: Vehbi Bey öldükten sonra Koç Ailesi hakkında da çok şey söylendi. Rahmetli Sakıp Bey'in ağzından bir şey duydunuz mu?" Grubun gelecek 10 yılının stratejik planlarını açıklayan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'dan, basının ekonomi bölümü yöneticileriyle yaptığı sohbet toplantısında, "Koç'a sitemli" bir yanıt geldi. Sabancı Holding'in 600 yöneticisiyle yaptıkları "beyin fırtınası" sonrasında grubun 10 yıllık stratejilerini belirlediklerini söyleyen Sabancı, "Projeksiyonlarınızda erken seçim ihtimaline yer verdiniz mi?" sorusuna, "Erken seçim öngörmüyoruz. Bir kere de Türkiye vaktinde seçim yapsın. Erken seçim yaptık da
Sabancı Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve Topluluk CEO'su Ahmet Dördüncü, dün düzenlenen "H. Ö. Sabancı A.Ş Yıllık Paylaşım Toplantısı" sırasında hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı. Bu toplantı sonrasında ise Sabancı ve Dördüncü, gazetelerin ekonomi yönetimiyle de yemeği yediler. Bugün "basın toplantısından" notlar aktaracağım, yarın da "yemeğe" geçeceğim... Sakıp Sabancı'nın vefatından sonra Sabancı Topluluğu'ndaki yeni yapılanma, Toyota, Kraft ve Dusa gibi yabancı ortaklıklarda yeni yol ayrımlarına gelinmesi, özelleştirmelere grubun mesafeli yaklaşımı ve gelecek senaryoları dünkü toplantının ana sorularıydı. Güler Sabancı, geçen günlerde 600 müdürüyle, geniş bir arama toplantısı yaptı ve gelecek 10 yılın stratejisini belirledi. Grubun ilk kez uyguladığı bu çalışma yöntemi; 38 yıldır grubun başında bulunan "Sakıp Ağa" gibi "etkili ve renkli" bir "başkandan" sonra, yeni "yönetim dinamiği, iş görme motivasyonu" yaratma arayışı olarak yorumlanabilir.Kayda geçmesi gereken bir başka durum ise Sabancı'nın "Biz sadece büyük olmak istemiyoruz, değerli olmak istiyoruz. Kendimizi paydaşlara kalıcı değerler yaratan bir grup olarak görmek istiyoruz" sözleri...Sabancı
İdil Biret, orkestranın perşembe akşamı Lütfi Kırdar'da verdiği 'Özel Konseri'nin 'Konuk Şefi' Ahmet Kocabıyık'ın performansını, "Çok iyiydi" sözleriyle değerlendiriyor. Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık'ın konser sırasında sergilediği tek parçalık 'şeflik' hakkında, orkestranın sürekli şefi Gürer Aykal da Biret'ten farklı düşünmüyor.İlk kez elinde orkestra bagetiyle sahneye çıkan Kocabıyık, Georges Bizet'in Carmen uvertürünü çaldırdı. İdil Biret'in kendisine yönelttiği, "Orkestra partisyonunun (nota defteri) okunması güçtür, dikkat ettim siz okudunuz; nasıl yapabildiniz?" sorusunu yanıtlarken, 'sırrını' açıkladı:"20 yıl önce flüt çalardım, 10 yıldır hiç çalmadım, son üç aydır yeniden deniyorum."Aykal, Kocabıyık'ın 'konuk şef' projesinden önce kendisine getirdiği 'Orkestrada flüt çalın' önerisini geri çevirdiğini ekliyor. Asım Kocabıyık, 2001 yılında Borusan Grubu'nun yönetimini oğlu Ahmet Kocabıyık'a devrettiğinde her şey normaldi. Ahmet Bey, 23 yıldır grubun her kademesinde görev almıştı. Ancak 1993 yılında kurulan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın 'konuk şefi' olarak karşımıza çıkması sürpriz oldu. 8 yaşındaki Biret, 1948 yılında çıkan 'Harika Çocuk Yasası'