Fenerbahçe, Teknik Direktör Jose Mourinho ile sistem takımı haline geldi. Üçlü savunma düşüncesini takıma oturtan ve her karşılaşmada kusursuz sonuçlar alan Portekizli teknik adamın bu düzeninde isimler değişse de futbolun değişmediği son oynanan Antalyaspor karşılaşmasında bir kez daha görüldü.
Maçları rahat kazanan sarı-lacivertlilerde artık oyuncu değişimleri de büyük rol oynamıyor. Sahada görev yapan isimler değişse de sistem net bir şekilde işliyor.
Oyuncuların her geçen gün sisteme adapte olması sayesinde ciddi bir rekabet ortamında oluştu. Kadro adaletinden taviz vermeyen Jose Mourinho, Livakovic iyileşmesine rağmen İrfan Can Eğribayat’tan vazgeçmedi. Son dönemin flaş ismi, gerçek stoper Yusuf Akçiçek’i kenara çeken Fenerbahçe teknik patronu, sağ bek Mert Müldür’ü savunma üçlüsüne monte etti, futbolcu gol de kaydetti. Talisca gelmesine rağmen iyi işleyen forvet hattı da değişmedi.
Mourinho haklı çıktı
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun
Sarı-lacivertli takımda Anderson Talisca’nın gelişiyle hücum hattı daha da güçlendi. Teknik Direktör Jose Mourinho’nun da sezonun kalan kısmında Edin Dzeko-En Nesyri ve Brezilyalı futbolcuyla oluşturacağı ileri bölgenin performansına çok güvendiği öğrenildi.
Trendyol Süper Lig’de Alanyaspor’u da yenerek altıda altı yapan Fenerbahçe’de yoluna kayıpsız olarak ilerlemenin sevinci yaşanıyor. Hem yönetim hem de teknik heyet, Anderson Talisca’nın da maç ritmini bulmasının ardından özellikle forvet hattında sorun yaşanmayacağını düşünüyor. Edin Dzeko ve En Nesyri’nin başarılı performansıyla gol bulmakta çok fazla zorlanmayan sarı-lacivertli takımda skorer 10 numara eksiği de Talisca’nın gelişiyle çözüldü.
Dzeko-En Nesyri-Talisca üçlüsünün yönetim kadar taraftara da heyecan verdiği öğrenildi. Sezona iyi başlayan Dzeko’nun 34 maçta 18 golü ve 4 asisti bulunuyor. Tecrübeli forvet skorer oyununun yanında mücadeleci oyunuyla rakiplerin defans hattını da yıpratıyor. Yaz
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun dünkü idman öncesinde oyuncularına son uyarılarını yaparken, “Derbiler her zaman zordur. Tabii ki hedefimiz taraftarımızı mutlu etmek. Ama savunma güvenliğini ve kontrolü hiçbir an elden bırakmamalıyız” dediği öğrenildi.
Fenerbahçe’de yönetimden teknik heyete, oyuncudan taraftara herkesin gözü bugün Galatasaray ile Kadıköy’de oynanacak dev maça çevrildi. Zorlu mücadelenin son hazırlığını dün gerçekleştiren sarı-lacivertli takımda Teknik Direktör Jose Mourinho sahadaki planı öğrencilerine adeta ezberletti. Portekizli çalıştırıcının ilk amacı savunma güvenliğini bırakmamak ve kontrolü elde tutmak olacak. Sarı-lacivertli takım ligdeki son 3 maçında hiçbir şekilde defans güvenliğinden ödün vermedi ve söz konusu karşılaşmalar gol yemeden kazanıldı. Mourinho’nun ayrıca kontrolü elde tutarak Galatasaray gibi güçlü bir rakibe kurguladığı planı sahaya yansıtamamasını sağlamak istediği öğrenildi. Bu oyun
İlk maçta son dakikada yenen şanssız gol dün bizi çok zorladı. Kazanmanın avantajı ile gelen rakip daha konforlu oynadı. Fenerbahçe öne çıksa rakip savunma arkasını boşluk bekliyordu. Fred’in olmaması sistemi derinden etkiliyordu. Orta sahada denge bozuldu. Rakip topu iyi kullanıp bizi çok yordu. Bir de Ferdi sakatlığı sebebiyle oynamayınca ileri çıkışlarda da sıkıntı yaşandı. Buna rağmen temsilcimiz mücadelesi ile bunu kapattı. İlk yarıda uzaktan iki etkili şut ile yokladık rakibi. 38’de Tadiç içeri çok klas bıraktı. Maxi diğer kanatta net fırsatı kaçırdı.
63’te Mourinho çift forvete döndü. Ardından da İrfan Can hamlesi geldi. 82’de beklenen an gelse de Osayi’nin vuruşu direğe takıldı. Son beş dakikada Cenk de oyundaydı. 90’da Djiku müthiş vurdu kaleci çıkardı. Baskı artınca rakip savunma da şaşırdı ve Diakite’nin attığı golle öne geçtik ve maç uzatmaya gitti: 1-0. Uzatmada İrfan’ı durduramayan Mandi kırmızı kart gördü. Ama bu avantajı kullanamadık. 115’te VAR uyarısı ile penaltı kararı
Son yıllardakinden farklı bir Fenerbahçe vardı sahada... Mourinho’nun takımı tamamen sonuç odaklı. Oyunu daha çok geri planda bıraktığını söyleyebiliriz.
Önde sürekli baskı yapıp, rakibi boğup gol atmak yerine daha sağlam oynamayı amaçlıyor. Çünkü önde oynadığınız zaman savunma arkasında boşluklar ve rakibe fırsat bırakıyorsunuz. Mourinho rakibe bu fırsatları vermeden, skor olarak geriye düşmeden maçı kazanmak istiyor.
Öne geçtiğinde de benzer şekilde yine oyunu kontrol ediyor. 2 ve 3. gol için baskı yapmak yerine, rakibinin daha çok risk almasını ve bunları değerlendirmeyi amaçlıyor.
Dünkü maçta genel olarak bu şekilde geçti. Daha çok Maximin’in sürüklediği ataklar vardı.
2’de Maximin kanattan taşıdı, Tadic iyi bitiremedi.
34’ta Maxi bu sefer merkezden içeri girdi ve tüm savunmayı üzerine çekti. Boş durumdaki Dzeko topla buluştu ve çok klas vuruşla 15 yaşındaki kaleci Deniz Eren’i mağlup etti. Çok tecrübeli kalecilerin bile çıkaramayacağı zor bir toptu.
İkinc
Şanssız ve biraz da erken geriye düştük. Tiago Santos’un müthiş bireysel yeteneği ile hazırladığı ve içeri çevirdiği top, Oosterwolde’ye çarpıp gol oldu: 0-1. 12’de temsilcimiz geriye düştü. Golün verdiği moralle ev sahibi oyundaki etkinliğini arttırdı ve bazı bölümlerde etkili de oldu.
Bu bölümlerde Livakoviç sahneye çıktı. Skor dengedeyken çıkardığı topun yanı sıra 27 ve 36’da çıkardığı iki topla takımının daha büyük skor dezavantajı yaşamasının önüne geçti.
İlk yarının son bölümlerine girerken takımımız toparlanmaya başladı. Rakip çıkarken İsmail topu kaptı. Dzeko 30’da kaçırdı. Birkaç dakika sonra yine karşı karşıya kalan Dzeko kötü bir vuruş yaptı. İkinci yarı daha etkili başlayan temsilcimiz oldu. Maximin topu kaptı ama golü bulamadı. Üç dakika sonra yine benzer bir fırsat yakaladı. Gole yaklaştığımız dakikalardı.
Daha atak oynuyorduk ancak golü bulamadık. Devamında hamleler geldi. 71’de oyuna giren İrfan Can Kahveci serbest vuruşu penaltı gibi kullandı,
Avusturya maçında işleyen taktikle sahadaydık. Uzun süre de bu taktik iyi işledi. Alanları kapattık. Araya sızmalara izin vermedik. Hızlı akınlarla sonuca gitmeye çalıştık.
İlk dakikada Depay’ın girdiği net bir fırsat vardı. Sonrasında rakibimizi uzun süre tuttuk. 11’de ilk kez etkili çıktık. Oyun dengedeydi. Tam zamanında golü bulduk. 35’te Arda öldürücü noktaya kesti. Arka direkte Samet etkili bir kafa ile takımımızı 1-0 öne geçirdi.
Golden sonra da pozisyon vermeden oyunu istediğimiz şekilde götürdük. Aradığı boşluğu bulamayan Hollanda’da ikinci yarıda Weghorst oyuna girdi. Hava toplarını deneyeceklerdi. Fırsat vermedik. Arda’nın kullandığı serbest vuruş kritikti. Direkten dışarı çıktı.
70’de Hollanda köşe vuruşu organizasyonuyla golü buldu ve dengeyi sağladı. Boş durumdaki De Vrij skoru eşitledi: 1-1
Ciddi yorgunluk belirtileri de vardı takımımızda. Bir anlık bocalama sonrası ikinci golü gördük kalemizde. İçeri çevrilen topta ters taraftan gelen Gakpo, Hollanda’yı altı dakika sonra öne geçirdi: 2-1.
Bu
Milli Takımımız maça adeta önde başladı. Henüz ilk dakikada köşe vuruşundan Merih ile bulduğumuz golle öne geçtik: 1-0. Gol öncesi Arda’nın kullanacağı korner öncesi tribünlerimizi ayağa kaldırması golün de habercisiydi. Doğal olarak rakip golden sonra baskı oluşturdu. Savunmamız beşli şekilde dizildi, etkiliydi. Önlerinde İsmail ve Orkun önemli işler yaptı. İkisi de yoğun fiziksel mücadeleler sebebiyle sarı kart görmek zorunda kaldı. Net fırsat vermeden ilk yarıyı tamamladık.
İkinci yarı yoğun bir Avusturya baskısı vardı. Burada da kalecimiz devreye girdi. Arnautovic’in karşı karşıya kaldığı pozisyonda maçın dengelenmesini engelledi. Yine bir köşe vuruşunda farkı ikiye çıkardık. Arda müthiş kesti, Merih daha müthiş yükseldi. Etkili kafa vuruşu ile skoru 59’da 2-0 yaptı. Rakibimizin golü de kornerden geldi. Çalışılmış bir organizasyonda arka direkte boş kalan Gregoritsch 66’da skoru 2-1’e getirdi. Mert son saniyede inanılmaz bir top çıkardı. Bizim çocuklar büyük iş yaptı.