2015 senesi para politikası açısından zorlu bir sene olacak. Bunun önemli bir nedeni ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımına gidecek olması. Buna cevaben gelişmekte olan ülke merkez bankaları sermaye çıkışını dizginleyebilmek için faiz artırmak zorunda kalabilirler. Bu durumda iç talebin olumsuz yönde etkilenmesini en aza indirebilmek için Merkez’in kullanabileceği ek araçlar var mı? Merkez’den bir grup iktisatçıyla yapmış olduğumuz çalışma (“Required Reserves, Liquidity Risk, and Credit Growth,” TCMB Çalışma Tebliği No 14/24) zorunlu karşılıkları azaltmak suretiyle Merkez’in talebi canlandırabileceğine işaret ediyor.
Bahsettiğim çalışmadan alınmış olan, şekilde sol eksende gösterilen kırmızı çizgi bankaların likit varlıklarını, turuncu çizgi kredileri gösterirken, sağ eksende gösterilen mavi çizgi bankaların TL cinsi zorunlu karşılıklarını gösteriyor. Bütün bu bilanço değerleri toplam TL yükümlülüklere oran olarak hesaplanmış. Makalenin özeti olarak nitelendirebileceğin bu şekilden şu gözlemleri yapabilmek mümkün:
1) Kırmızı ve turuncu çizgiler bir arada hareket ediyorlar. Yani banka likiditesi ile kredi genişlemesi doğru orantılı. Likiditesi bol olan bir banka kredi verme konusunda da daha rahat davranıyor. Bu zaten literatürde de sıkça rastlanan bir bulgu.
2) Mavi çizgi ile kırmızı çizgi ters orantılı. Yani zorunlu karşılıkların artırıldığı dönemlerde banka likiditesi azalıyor. Bunun sebebi ise şu: Zorunlu karşılıklar arttığı zaman bankalar Merkez’den borçlanmak suretiyle bu karşılıklarını yerine getiriyorlar. Ancak bu borçlanma karşılığında teminat göstermek zorunda oldukları için likit varlıkları azalıyor.