Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Onlar değil, biz... Yani Biden ve onun Neoconları değil, biz ve bizim siyonistlerimiz; Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve onun bürokratları değil, bizim bürokratlarımız; yani geçen hafta Madrid’de Trump’a desteklerini bildirmek üzere bir araya gelen Avrupalı aşırı sağcı 6 partinin bürokratları söyleyecek tüm dünyaya nasıl düşünmesi gerektiğini...

Ülkelerindeki “derin devlet” yapılanmalarını kınamalarına, dünyanın hemen her tarafında gizli örgütler, Amerikan hükumet kuruluşu Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) veya Amerikalı yatırımcı George Soros’un Açık Toplum vakıfları eliyle yapılan “fonlama” çalışmalarını ifşa etmelerine bakıp da, ne Trump’ı ne de Avrupalı dostlarını Biden’dan, Leyen’den farklı, demokratik liderler sanmamak gerekir.

Haberin Devamı

Trump ve Avrupalı ortaklarının da kendi “derin devletleri” ve kendi bürokratları vardır. Biden yönetiminden önce, Trump’ın iş başında olduğu 4 yılda USAID yok muydu? Avrupa’nın bugünkü başbakanı konumundaki Ursula von der Leyen’den önce bu görevdeki Jean-Claude Juncker, AB fonları sayesinde, AB içinde olan-olmayan ülkelerde kurum, kuruluş ve kişileri kendi görüşlerine kazanmıyor muydu?

Amerikalı dil araştırmaları bilim insanı ve siyasal eylemci Noam Chomsky, bu tür fonlamalara “rıza üretimi” adını takıyor. ABD ve AB kurumları, gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin üniversite üyelerine, yayıncılarına, sanatçılarına (şimdilerde sosyal medya fenomenlerine) gizli-açık maddi yardım sağlayarak, onları Amerika’nın ve AB’nin çıkarlarına uygun düşünmeye ve konuşmaya “teşvik” ediyor. Açık Toplum vakıfları, bu tür yardımlardan yararlanan kurum ve kişileri her yıl düzenli şekilde açıklıyor. Ancak USAID ve AB daireleri bunları gizli tutuyor.

“Gizli tutuyordu” çünkü Trump’ın milyarder arkadaşı Elon Musk’a kurdurttuğu (ama resmi hiç bir niteliği olmayan) Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın Amerika’dan yardım alanlar hakkında derlediği bilgiler medyaya sızdırıldı. Bu paralelde AB’nin fonladığı haber kuruluşları ve ne kadar yardım aldıkları da açıklandı.

Haberin Devamı

“Parayı veren düdüğü çalar” sözümüzün bir benzeri de Anglo-Sakson ülkelerinde vardır: He who pays the piper calls the tune! (Kavalcının parasını veren, ne çalacağına da karar verir). Anglo-Sakson deyimi sanki daha realist: Ortada bir kavalcı (yani fonlardan destek alan gazeteci, bilim adamı, sanatçı) var ama ne yapacağını, ne söyleyeceğini, ücretini veren “patron” kararlaştırıyor. Sonuçta bu kavalcının hitap ettiği, gazete okurları, TV seyircileri, sinema ve tiyatro seyircilerinin aldığı haber, edindikleri yorum, izledikleri sanat gösterisi, ABD ve AB yöneticilerinin arzu ettikleri mesajları içeriyor.

Şimdi Biden ve Leyen’in hangi kavalcıya ne miktar ödeme yaptıklarına dair Trump ve Avrupa’daki dostlarının yaptığı ifşaatlara bakıp da, ABD’nin ve AB’nin artık dünyada kamuoyu oluşturma, halkların Amerika ve Avrupa’nın icraatları konusunda ne düşünmeleri gerektiğini belirleme işinden çekildiğini sanmak, bu ülkelerin siyasetlerini ve küresel askeri-sınai emperyalizmin neden ve nasıl var olduğunu hiç bilmemek demektir.

Haberin Devamı

Belki Trump ve AB’deki dostlarının kültürel ve siyasal muhafazakar olmaları, onlar iktidarda olduğu sürece ülkeleri, Guatemala’da LGBT reklamlarına, Nepal’de ateizm propagandasına para akıtmayacaklar; ama küresel kavalcılar İsrail’in neden daha geniş sınırlara sahip olması gerektiği, kömür üretiminin neden dünyaya zarar vermediği, hatta küresel ısınma iklim değişikliği diye bir şey olmadığı propagandası için para alacaklar. Bu kadrolar, değişen ölçeklerde kültürel ve siyasal muhafazakar olmanın ötesinde, hepsi ABD ve AB ülkelerinin ekonomik ve siyasal hegemonyasının sürmesi için vardırlar; ve gerçek Derin Amerika, Derin Avrupa, bu hegemonyanın devamı için vardır.

Sonuçta “patron” parayı da bunun için veriyor: Benim istediğim gibi düşün, gerisine karışma!