Geçtiğimiz cuma bir kez daha hükümet kanadından Merkez Bankası’na gönderilen “faizler indirilmeli” mesajlarına şahit olduk. Bu çağırının ardından eldeki verileri gözden geçirmekte fayda var. Merkez Bankası 2006’dan beri açık enflasyon hedeflemesi yapıyor. Yani hedef fiyat istikrarını sağlamak. 2014 için belirlenmiş olan enflasyon hedefi yüzde 5. Ancak Merkez’in son tahmini yüzde 6.6. Mart itibariyle senelik enflasyon yüzde 8.39’a ulaştı. Yani değil enflasyon hedefini, yılsonu enflasyon tahminini bile tutturmak zor görünüyor. Bu şartlar altında faiz indirimlerinden bahsedebilmek için henüz çok erken.
Ocak 2014, Nisan 1994!
Başbakan’ın son söylemi ister istemez dünkü konuşmayı kritik hale getirdi. Başçı, bu şartlar altında hükümeti karşısına almak yerine sağduyulu bir başkandan beklendiği gibi davranarak mesajını dolaylı şekilde iletmeye çalıştı.
Geç kalan sıkılaştırma adımlarının uzun vadede daha yüksek faiz gerektirdiğinden bahsetti.
Örnek olarak da 1994 krizini verdi. 1994 öncesi dönemde de ekonominin ihtiyacı olan faiz artırımının zamanında gelmemesi hazinenin yüzde 400 faiz ödeyerek borçlanması ile sonuçlanan ekonomik krizin kapılarını açmıştı.
Başçı, meselenin ciddiyetini anlatabilmek için uç bir örneği seçmiş olsa da aslında benzer problemin daha ufak ölçekli örneğinin ocak kararında da görüldüğünü ima etmiş olabilir.
Gerçekten de ocaktaki rutin PPK toplantısı öncesi ekonomik göstergeler faiz artışının gerekliliğine işaret etse de Merkez Bankası faiz artırımı için beklemiş ve bir hafta sonra gelen olağanüstü artırım kararı geç atılmış adım olarak değerlendirilmişti. Başçı dünkü konuşması ile hükümete “eğer faiz konusunda bize baskı yaparsanız uzun vadede daha da yüksek faizle karşılaşırsınız” mesajını verdi.
Hem şahin hem güvercin
Başkan Başçı’nın konuşmasında kafa karıştıran taraf oldukça “şahin” olarak nitelendirilebilecek 1994 örneğinin hemen ardından faiz inişinin önümüzdeki aylarda gelebileceğine yönelik açıklamaları oldu. Normalde Merkez’in bu aşamada faiz indiriminden bahsetmemesi gerekirdi. Ancak cuma günkü beyanlardan sonra faiz indirimlerinin gündeme gelmesi Başçı’yı ister istemez spot ışıkları altında bıraktı.
Başçı’nın dünkü konuşmasında karışık sinyaller vermesi aslında çok iyi bilinen bir merkez bankacılığı taktiği olarak değerlendirilebilir.
Özellikle eski Fed Başkanı Alan Greenspan tarafından çok kullanılan bu taktik başkanın cevap vermek istemediği bir soru sorulduğunda “bu soruya cevap vermeyeceğim” demek yerine dolaylı ve karmaşık bir cevap vererek net bir sinyal vermeden işin içinden çıkmasına imkân tanıyor.
Erdem Başçı’nın dünkü konuşmasında bir taraftan 1994 krizini örnek vererek faizlerin gereğinden önce indirilmemesi gerektiğini vurgularken öte yandan ‘faizleri indirmeyi düşünmeye başlayabiliriz’ türünden yumuşatıcı mesajlar eklemesi bence öncesinde özellikle düşünülmüş ve sinyali bulanıklaştırmayı amaçlayan önemli bir bir stratejiydi.