Geçtiğimiz haftadan beri gündemin baş maddesi Merkez Bankası ve enflasyon. Bu bir hafta içinde konunun uzmanı olsun olmasın hemen herkes Merkez’in faizleri nasıl ayarlaması gerektiği konusunda bir beyanatta bulundu.
İlgi duymak ve fikir üretmek elbette güzel şeyler ancak o kadar farklı yorum yazılıp çizildi ki bu konularda eğitim almamış sıradan vatandaşların kafalarının karışmaması işten değil. O nedenle bugün öğretim üyesi rolümü üstlenip İktisada Giriş dersinde öğrettiğimiz bazı temel kavramların altını çizeceğim.
Amaç büyüme...
1) Ekonomide amaç ülkeyi “sürdürülebilir büyüme” noktasında tutabilmektir. Bu nokta ekonomide tam kapasite kullanıldığı zaman gelinen üretim noktasıdır. Bu noktada yapılan üretim enflasyon yaratmaz.
2) Kısa vadede ekonomiye fazla mesai yaptırarak sürdürülebilir büyüme noktasından fazla üretebilirsiniz ama bu üretim seviyesini sürdüremezsiniz. Ekonomiyi “yorarak” sağladığınız bu randıman uzun vadede enflasyon yaratır. Enflasyonu düşürmezseniz bir sonraki aşamada büyüme yavaşlar ve eskisinden de daha düşük seviyelere iner.
3) Merkez bankaları para politikasını kullanmak suretiyle ekonominin büyüme hızını ayarlarlar. Kullandıkları araç faiz oranıdır. Faizleri yükseltirseniz ekonomi yavaşlar, indirirseniz ekonomi hızlanır.
4) Merkez bankası ne zaman faizi yükseltmek, yani ekonomiyi yavaşlatmak ister? 2. maddede bahsettiğim gibi eğer ekonomi kapasitesinin üzerinde büyüme eğilimi gösteriyorsa faizler yükseltilir ve fazla ısınmış olan ekonomi “soğutulur”. Aksi takdirde enflasyon yükselir.
5) Merkez bankası ne zaman faizi düşürmek, yani ekonomiyi hızlandırmak ister? Eğer ekonomik büyüme hızı sürdürülebilir büyüme noktasının altına düşmüşse o zaman ekonomiyi destekleyip canlandırmak için faizler düşürülür.
6) Peki, bu “sürdürülebilir büyüme” noktası ülkenin kaderi midir? Hiç daha fazla üretemez miyiz? Sürdürülebilir büyüme noktası uzun vadede hükümetin atacağı yapısal reformlarla arttırılabilir. Eğitim reformu, hukuk üstünlüğü, ithal girdi bağımlılığının azaltılması, cari açığın kapatılması gibi güç ama çok önemli adımlar uzun vadede “enflasyon yaratmadan” daha fazla üretmeyi mümkün kılar.
Şimdi gelelim Türkiye’deki duruma. Türkiye’de yaşanan sorun kronik enflasyon sorunu. Son 10 senedeki ortalama enflasyon oranı yüzde 8’in üzerinde. Bu, ekonominin kapasitesini fazla zorladığına işaret. Bu durumda Merkez’in yapması gereken 4. maddede bahsettiğim gibi faizleri yükselterek ekonominin hızını düşürmektir.
Neden hedef tutmadı?
Peki, neden 10 senedir bir türlü hedef enflasyon seviyesini yakalayamadık? Bence bunun temel sebebi Merkez’in faiz silahını yeterince agresif kullanamamış olması. Bunun da değişik sebepleri var. Yüksek cari açık verilen bir ülkede hele de global sermaye bolluğunun yaşandığı bir ortamda faizleri çok yükseltirseniz bu sefer sıcak para akışını tetikleyip kur ve kredilerdeki istikrarı bozma riskiniz var. Dolayısıyla, Merkez’in önünü açmak, para politikasını daha rahat uygulayıp daha etkili hale getirebilmek için hükümetin Merkez Bankası’yla uyum içinde hareket etmesi gerekli.