Merkez Bankası 2014’teki para politikasını açıkladı. Başkan Erdem Başçı’dan aldığım notlar şöyle:
1) Koridor sistemini tekrar hatırlayacak olursak, Merkez’in bankalardan borç aldığı bir alt sınır (%3.5) ve bankalara borç verdiği üst sınır (%7.75) var. Piyasa yapıcı bankalar içinse daha düşük bir faiz (%6.75) mevcut. Bu faizlerin ortalarında yer alan haftalık repo faizi (%4.5) bu zamana kadar “politika faizi” olarak biliniyordu. Bundan sonraki dönemde “politika faizi” olarak tek bir faiz oranına değinilmeyecek. Üst sınır “referans faizi” olarak şu anda geçerli olan faizi temsil ederken haftalık repo faizi ve piyasa yapıcı bankalara tanınan faiz oranları hep beraber politika faizlerini temsil edecek.
Biraz karmaşık görünen bu sistemin piyasaların kafasını karıştırmadan nasıl çalışacağını hep beraber göreceğiz.
2) Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarı. Finansal istikrarı gözeten politikalar da fiyat istikrarı ile bütünleyici olacak şekilde ayarlanıyor. Bu nedenle Merkez kriz döneminde salt kuru düşürmeye yönelik bir politika izlemedi.
- Kurdan enflasyona olan geçişin enflasyon beklentilerini artırmasını takiben temmuz ve ağustosta koridorun üst sınırı yükseltildi.
- Merkez bu adımları attıktan sonra yabancı sermaye çıkışını azaltmak için faizleri sabit tutarak öngörüyü artırmayı hedefledi.
- Ağustos sonrası dönemde koridorda yapılan yukarı yönlü ayarlamaların ekonomi üzerinde etkileri bekleniyor. Para politikası ekonomi üzerinde gecikmeli olarak etkili olan bir mekanizma. Bugün yapılan bir faiz değişikliğinin ekonomiye etkileri aylar sonra hissediliyor. Merkez’in bu yaz uyguladığı politikaların da etkilerinin yeni yeni görülmeye başlaması bekleniyor.
- Diğer gelişmekte olan ülkelere de bakıldığında salt yabancı sermaye çıkışını önlemek için yapılan faiz artırımlarının etkili olmadığı görülüyor.
3) 2014’te Merkez talep tarafından enflasyon üzerinde bir baskı beklemiyor. Bu şu anlama geliyor: Talebin potansiyel büyümenin altında olduğu bir ekonomide faiz artırımları ekonomik büyümeyi daha da daraltıcı bir etki yapar. Bu nedenle Merkez faiz silahını kullanmada çok istekli değil. Bunun yerine alternatif araçlarla fiyat istikrarı sağlamaya çalışıyor. Nedir o araçlar?
- Enflasyonun önündeki bir engel hedefin oldukça üzerinde büyümekte olan krediler. Merkez kredileri azaltmaya çalışırken bir yandan da ekonominin potansiyel büyümenin altında olmasını göz önünde bulunduruyor. Yani tüm kredilerde genel bir azalmadan ziyade ticari kredileri teşvik ederken tüketici kredilerini azaltmak istiyor. Bu şekilde bir yandan üretimi artırırken bir yandan tüketimi azaltarak tasarrufların artırılması hedefleniyor.
- Bu noktada Merkez’in bankası uygulamaya koyduğu “likidite politikası” devreye giriyor. Likidite politikası ile önce sistemdeki fonlama ihtiyacı artırılıp sonra fonlamanın vadesinin kısaltılması öngörülüyor.
Buradaki mekanizma şu: Tüketici kredilerinin ticari kredilere göre fonlama ihtiyacından daha fazla etkilenmesi bekleniyor. Ticari kredi faizleri daha çabuk ayarlanabildiği için bankaların bu kredilerle almış olduğu vade riski daha düşük. Dolayısıyla fazla etkilenmesi beklenmiyor.
-Ticari kredileri artırmak amacı ile %4.5’ten sağlanan fonlamanın miktarının artırılması planlanıyor. Aracılık maliyetlerindeki bu düşüşün ticari kredi faizlerinde bir azalma, mevduat faizlerinde ise bir artma yapması beklendiğinden ticari kredi talebinin bu yolla artması bekleniyor.