Önce ekonomi- deki temel bir prensibi hatırlatayım. Eğer üretim artarsa fiyat düşer. Ama talep artarsa fiyat artar. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ileri sürdüğü görüş faizleri düşürmek suretiyle üretimin artacağını ve üretim artınca da fiyatların düşeceğini savunuyor. O zaman sorulması gereken soru faiz indiriminin arzı mı yoksa talebi mi artıracağı sorusu.
Önce talebi artırır
Faiz indirimi kredileri ucuzlatarak hane halkının ve firmaların daha rahat harcama yapabilmelerini sağlayan bir politika. Gerek tüketim gerek yatırım harcamaları toplam talebin parçaları. Ekonominin kısa vadede talep arttıkça daha fazla üretebileceği doğru. Eğer ekonomide atıl kapasite varsa o zaman daha fazla üretim ekonominin mevcut kapasitesini zorlamayacağından uzun vadede enflasyon yaratmaz. Ancak yakın dönemde enflasyonu da düşürmez. Çünkü enflasyonu düşürecek bir üretim artışı ekonominin üretim kapasitesini artırmak sureti ile olur ki bu da toplam işgücü ve işgücünün üretkenlik oranıyla ilgilidir. İşgücünün üretkenliği sermaye artışı, beşeri sermaye ve teknolojik gelişmelerle artar. Dolayısıyla, faiz indirimiyle teşvik edilen yatırımların uzun vadede sermayeyi artırmak suretiyle üretim kapasitesini artıracağı doğru. Yani ekonomide atıl kapasite varsa ve enflasyon da hedefe yakınsa faiz indirimi doğru politikadır. Ancak üretimdeki artış ve akabinde beklenebilecek düşük fiyatlar bugünden yarına olacak bir iş değildir.
Bu açıklamalar ışığında Bakan Zeybekci’nin savunduğu görüşün geçerli olması için iki şartın gerçekleşmesi gerektiğini söyleyebiliriz:
1) Ekonomide atıl kapasite olması
Bu şart önemli çünkü atıl kapasitenin olmadığı bir ekonomide faizleri düşürerek talebi ve dolayısıyla kısa vadeli üretimi artırırsanız bu politika yakın vadede enflasyon ve cari açık yaratır. Çünkü yüksek talep kısıtlı üretim kapasitesiyle uzun süreli karşılanamaz. 2014 için yüzde 3 civarında bir büyüme bekleniyor. Dolayısıyla ekonomide bir miktar atıl kapasite olduğu söylenebilir. Peki, bu durum faiz indirimi için yeterli ortamı sağlar mı? Cevap hayır, açıklaması da ikinci şartta gizli.
2) Mevcut enflasyon rakamının hedefe yakın olması
2014 yılını yüzde 9.5 enflasyonla kapatmayı bekliyoruz. Düşük büyümeye rağmen hedefin iki katına çıkmış olan enflasyon kurdan gelen geçişkenliklerin yarattığı maliyet enflasyonuna işaret ediyor. Fiyatlardaki bu artış talebi düşürdüğü için atıl kapasiteyi de kısmen açıklıyor. Bu şartlarda TL’deki değer kaybını düşürebilmenin tek yolu faizleri yüksek tutmak. Bu şekilde düşecek olan enflasyon talebi artırarak atıl kapasiteyi azalacaktır. Zeybekci’nin iddia ettiği gibi sermaye çıkışı çok ciddi boyutlarda olmaz ve kur kontrol altında kalırsa o zaman zaten Merkez de faiz indirimlerini düşünecektir. Ancak faiz indirimi enflasyonu düşürmek için değil enflasyon zaten düştüğü için yapılacaktır. Çünkü faizi düşürerek üretim kapasitesini artırmak yakın vadede mümkün değildir. Peki, enflasyon düşmeden faiz indirilirse ne olur? O zaman uzun vadeli faizler enflasyon beklentileriyle artacağı için yatırımlar ve üretim daha da azalacaktır.