Merkez Bankası açıkladığı Enflasyon Raporu’nda 2018 sonu enflasyon tahminini 10 puan yukarı çekerek yüzde 23.5’e yükseltti. Bu büyük revizyon ağustos sonrası yaşanan kur şoku ile açıklandı. Merkez’in ileriye dönük tahminlerine baktığımızda kritik bir süreçle ile ilgili önemli ipuçları alıyoruz. Bu da stagflasyon. Öncelikle bu teknik terime bir açıklık getirelim. Stagflasyon, enflasyon ile resesyonun bir arada görüldüğü duruma denir. İnatçı fiyat şoklarından kaynaklanır. Arzda yaşanan azalma kalıcı olduğunda talebi de geri çekebilir.
ABD ne yapıyor?
Peki bunu nasıl teşhis edeceğiz? Enflasyonun teşhisi oldukça kolay. Aylık fiyat istatistiklerini takip etmek yeterli. Zor olan soru resesyonu teşhis edebilmek. Resesyon, ekonominin normalin “ciddi” olarak altında büyüdüğü dönem olarak tanımlanır. Burada “normal” ile kastedilen potansiyel büyüme oranıdır. Ekonomik büyümenin potansiyelden farkı ise “çıktı açığı” diye adlandırılır. Resesyon durumlarında bu açığın negatif olması beklenir.
Çok kafa karıştıran şu noktanın altını çizeyim: Resesyon olması için illa ki ekonomik büyümenin iki çeyrek art arda negatif olması gerekmez. Önemli olan potansiyelin “ciddi” olarak altına düşmek ve bir süre bu seviyelerde kalmaktır. Peki “ciddi” ile kastettiğimiz nedir? İşte burada tecrübe ve yorum devreye giriyor.
ABD’de resesyon dönemleri NBER (National Bureau of Economic Research) adı verilen çok saygın bir kurumun görevlendirdiği bir komite tarafından tespit ediliyor. Bu komite ekonominin “ciddi” olarak yavaşlayıp yavaşlamadığına karar verirken sanayi üretimi, perakende satışlar, tarım dışı istihdam ve net ücretler gibi pek çok veriyi gözden geçiriyor. Türkiye’de maalesef böyle bir komite yok. O nedenle resesyon yaşayıp yaşamadığımızı genelde en uç senaryo olan negatif büyüme dönemlerinde kesin olarak görürken, diğer durumları teşhis etmekte zorlanıyoruz.
Tahminlere bakınca
Yazıdaki grafikte enflasyon raporunda yer alan enflasyon ve çıktı açığı tahminlerini görüyoruz. Buna göre enflasyonun 2019 birinci çeyreğinde zirve yapıp daha sonra üç sene içinde yüzde 10’lara inmesi bekleniyor. Buna karşılık şu anda içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekten itibaren çıktı açığı tahmininin negatif olduğunu ve 2019 ortasında açığın yüzde 4 seviyelerinde dibe vurup 2021 sonuna kadar pozitife geçmeyeceğinin tahmin edildiğini görüyoruz.
Merkez Bankası önümüzdeki üç senelik dönemde potansiyelin altında büyüyeceğimizi öngörüyor. Peki bu yavaşlama ne kadar ciddi? 2018 üçüncü çeyreğinden itibaren derinleşen çıktı açığının yukarıda bahsettiğim tanıma uyduğunu, bu nedenle sürecin başlamış olduğunu düşünüyorum. Sanayi üretimi, istihdam, güven endeksleri ve PMI gibi veriler de bu tespiti destekliyor.