Kapalı Maraş. Kıbrıs Adası'nın en önemli turizm şehirlerinden biriydi. 1974'te yaşanan savaştan sonra BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca; "hem yerleşime hem de iskâna" kapatılmıştı. Son günlerde sürekli gündemde Maraş. Kıbrıs Türk tarafı, "Türklerin" Rumlar da "BM'nin kontrolünde" açılmasını istiyor. BM'nin yaklaşımı ise(perde gerisinde) "bütünlüklü bir çözümün parçası" Maraş. Hatta Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, Kapalı Maraş'ın BM'ye iade edilmesi durumunda Türkiye'nin AB sürecinde başlıklara koydukları blokajı kaldırabilecekleri söylemişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genç Bakış programı için Kuzey Kıbrıs'a geldiğinde yine gündeme geldi Maraş, yani "Hayalet Şehir..." Doğu Akdeniz Üniversitesi'ndeki programda Abbas Güçlü'nün, "Maraş açılmalı mı?" sorusuna şaşırtıcı bir yanıt verdi CHP Lideri. Önce yanıtını okuyalım!
Maraş'a yabancı bakış
(...) Maraş'ı almışsınız, bedelini ödemişsiniz şehitler vermişsiniz. Orada niye tutuyorsunuz? Pazarlık sırasında ben burayı vereceğim diye. Görüşmeler yıllardır devam ediyor ancak sorun çözülmüyor. O zaman Maraş'ın tümü açılmalı. Orada çok güzel binalar var. Üniversite kampusları öğrenci yurtları yapılmalı(...) Sayın
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, Ada'nın iki yanında temaslar yaptı. Görüşmelerin başlayıp başlamamasına yönelik. Perde gerisini araştırdığımızda, şaşırtıcı sonuçlarla karşılaştım. Üst düzey yetkililer ve diplomatlarla konuşma fırsatım oldu. Görüşmelerden edindiğim bilgilerde BM'nin "görüşme sürecini komada tutma çabasında" olduğunu gördüm. Kıbrıslı Türk siyasetçi Kutlay Erk de bir yazısında, "(...)KKTC’nin 2015’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bugünkü durumdan ileri gidiş olacak değil. Görüşme sürecini komada tutmak için BM gerekli gayretleri gösterecek(...) diye yazdı.
Böylesi ilk kez yaşanıyor!
İlk kez BM, Kıbrıs'ta görüşmelerin hemen başlamasını istemiyor. Yıllardır "görüşmeler hemen başlamalı" diyen BM, bu kez görüş değiştirdi. Nedeni ise Güney Kıbrıs'ta yaşanan ekonomik kriz. BM'nin savunduğu düşünce; "Anastasiadis'in başı ekonomi ile dertte, Kıbrıs görüşmelerine zaman ayıramaz, adım atamaz..." Downer de, Kuzey'de yaptığı temaslarda Anastasiadis'i "koruma hissiyle" hareket etti. Al-ver sürecine giremeyecek olan Anastasiadis'in, görüşmelerin başarısızlığa uğramasına neden olacağı görüşü hâkim. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, Ada'nın iki yanında temaslar yaptı. Görüşmelerin başlayıp başlamamasına yönelik. Perde gerisini araştırdığımızda, şaşırtıcı sonuçlarla karşılaştım. Üst düzey yetkililer ve diplomatlarla konuşma fırsatım oldu. Görüşmelerden edindiğim bilgilerde BM'nin "görüşme sürecini komada tutma çabasında" olduğunu gördüm. Kıbrıslı Türk siyasetçi Kutlay Erk de bir yazısında, "(...)KKTC’nin 2015’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bugünkü durumdan ileri gidiş olacak değil. Görüşme sürecini komada tutmak için BM gerekli gayretleri gösterecek(...) diye yazdı.
Böylesi ilk kez yaşanıyor!
İlk kez BM, Kıbrıs'ta görüşmelerin hemen başlamasını istemiyor. Yıllardır "görüşmeler hemen başlamalı" diyen BM, bu kez görüş değiştirdi. Nedeni ise Güney Kıbrıs'ta yaşanan ekonomik kriz. BM'nin savunduğu düşünce; "Anastasiadis'in başı ekonomi ile dertte, Kıbrıs görüşmelerine zaman ayıramaz, adım atamaz..." Downer de, Kuzey'de yaptığı temaslarda Anastasiadis'i "koruma hissiyle" hareket etti. Al-ver sürecine giremeyecek olan Anastasiadis'in, görüşmelerin başarısızlığa uğramasına neden olacağı görüşü hâkim. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş
Güney'de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, Kıbrıs sorunun çözümünde "patinajlar" atılıyor. Kıbrıs Türk tarafı, "çözüme hazırım, hadi hemen masaya" yaklaşımı ortaya koysa da, Rum tarafından aynı frekansta bir cevap gelmiyor. Rumların varsa yoksa tek derdi; "ekonomi..." (Rum) Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis'in, "Ekonomik durum halledilmeden Kıbrıs sorununun çözüm prosedürünün yeniden başlamasını kabul etmemiz söz konusu değil" açıklaması da buna bir vurgu aslında. Ekonomisini çözmeyen ya da rayına oturtmayan Güney'den "olumlu" bir yaklaşım beklemek fazla iyimser olsa bile süreç hızlanabilir.
ABD'den hazırız mesajı
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'in ardı ardına Türkiye'ye yaptığı ziyaretler Kıbrıs konusunda da bir hareketliliğin yaşanabileceğini işaret eder gibi. ABD'nin Güney Kıbrıs'taki elçiliğinin de, Anastasiadis hükümetine, "Kıbrıs sorunu konusunda katkıda bulunmaya hazırız" mesajı vermesi dikkat çekici. Rum basınına konuşan bir diplomatik kaynak, "Amerikalıların, bölgedeki problemleri ve anlaşmazlıkları bir paket olarak ele aldığını" söylüyor. (20-04-2013-Fileleftheros) Yani, "doğalgaz ve Kıbrıs sorunu" birlikte ele alınacak ve çözüm bu noktada üretilecek.
"Retçi"
Kıbrıslı Türk psikiyatrist Prof. Dr. Vamık Volkan, Yenidüzen gazetesine çarpıcı bir değerlendirmede bulundu. Kuzey Kıbrıs'ta uzun zamandır sağlanamayan "iç barışa" işaret ediyor ve "İç barışı sağlayın" diyor. Yani "Kıbrıs sorununu bir tarafa bırakıyor" ünlü Profesör. Prof. Volkan, "Sürekli Kıbrıs sorunu ile meşgul olmak yerine kendi aralarında neler yapabileceklerini düşünmesi" tavsiyesinde bulunuyor Kıbrıslı Türklere. Sonra ise o önemli değerlendirme geliyor... "Kendinize bakın, iç barışı sağlayın. Zevkli şeylerle uğraşın. Devamlı olarak 'Rumlar şunu yaptı, böyle yapsalar daha iyi olurdu' diye kendinizi yormayın. Kendinize odaklanın..."
Siyasetçiler yenilenmeli
Volkan'ın 'Rumlar şunu yaptı' ile devam eden sözlerini defalarca katıldığım TV programlarında ve yazılarımda dile getirdim. Rumlara "saldırarak" Rumları "takip ederek" bir yere gidilemeyeceğini, yaşadığımız ülke için en iyisini yapmamız gerektiğini ifade ettim. Kıbrıslı Türklere "hamaset siyaset" anlayışı ile yaklaşan anlayışların artık ortadan kalkması gerektiği düşüncesindeyim. Kıbrıslı Türklerin hem ekonomik hem de sosyal alanda gelişmesini sağlayamayacak "iradelerin" siyaset sahnesinden "silinmesi" zamanı geldi
Ada'nın Güney'inde yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle Kıbrıs sorunu neredeyse "hiç konuşulmayan" sorun haline geldi. Rumların tek derdi var "cepleri..." Mevduatlarında yapılacak kesintiler. Ekonominin düzelip, düzelmeyeceği. Kıbrıs sorunu; yüz maddelik gündem varsa, 99'uncu sırada belki yer bulabiliyor. Böyle bir dönemde Kıbrıs Üniversitesi'nde dekan olan Kıbrıslı Türk Prof. Niyazi Kızılyürek'i aradım. Ekonomik sorunların yansımalarını sordum. Çarpıcı bir yaklaşımı oldu. Türkiye ile Kıbrıslı Rumlar arasındaki "uçurumun" kapanmasına yönelik adımların atılması gerekliliğine dikkat çekti.
Bu gerekliliği de, "Türkiye, Kıbrıs'ta jest yapsın" diye açıklıyor. Rum tarafında yaşanan ekonomik krizin, Türkiye ile Rum halkı arasında "yakınlaşmaya" neden olacağını savunuyor. Bunun olması için Türkiye'nin atacağı jestleri sıralıyor. Kapalı Maraş açılabilir. Kıbrıs Hava Yolları'na ait uçaklar Türkiye hava sahasını kullanabilir. (Bu konuda AB Bakanı Egemen Bağış'ın, 'Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonlar kalksın, limanlar açılır' sözünü de hatırlatalım) Bunlardan birinin olması durumunda; Türkler ve Rumlar arasındaki "ön yargıların" sona ereceğini, ekonomik olarak Ada insanının
18 Mart'taki, "AB, Rus kara parasını işaret etti" başlıklı yazımda, Rum bir meslektaşımın, "(...) Benim param yok, parası olan Ruslardı, onların paralarından mevduat kesilecek" sözüne yer vermiş ve "Rus kara parasından alınacak mevduatlar, fakir Rum halkından değil(...) Almanya başta olmak üzere birçok AB ülkesi Rum tarafına yapılacak yardımın "Rus kara parasına" kullanılacağı endişesi içindeydi. AB de, "10 milyar Euro yardımı yaparken" "Rusya'dan da finansal yardım alınması" tavsiyesinde bulundu. Yani "7 milyar Euro ’luk açık böyle kapatılsın" dedi diyebiliriz. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de, "Kıbrıs bankalarında paraları olanların kurtarmaya katkıda bulunmasını istedikleri" yönündeki açıklaması bunun göstergesi. Merkel bir anlamda; "Rusya'nın kara parasına" işaret ediyor(...) diye devam etmiştim.
Birinci ağızdan doğrulama
Almanya başta olmak üzere Euro grubun "dayatmaları" da bunun göstergesiydi. Buna bir de Rusya'nın yapılan açıklamalara "yüksek sesle" tepki göstermesi eklenmişti. Son olarak Fileleftheros gazetesine demeç veren Rum Lider Nikos Anastasiadis de, "tıraşlamayı" "amaç Rus paralarıydı" şeklinde açıklamış. 18 Mart'ta yazdığımız yazının, birinci "elden de"
Türkiye'de Kürt sorunun çözümüne yönelik atılan adımlar Kuzey Kıbrıs'tan da ilgi ile izleniyor. Kürt sorunun çözümünün Kıbrıs sorununda da "etkili" olacağını düşünen sayısı az değil. İsrail'in, Türkiye'den özür dilemesi ile Ortadoğu'da yeni bir sürecin yaşanacağının sinyalleri verildi. Diyarbakır'da düzenlenen Nevruz kutlamaları büyük bir coşku içinde geçmişti. Hafta sonunda Kuzey Kıbrıs'ta da Nevruz kutlaması yapıldı. Kutlamalara BDP'li Nursel Aydoğan ile İbrahim Binici de katıldı. Kıbrıslı Türklerin ilgi gösterdiği kutlamalara, Ada'da yaşan Kürtler de katıldı.
Bayrağı istismar edenler
BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ile sohbet etme imkânım oldu. Türkiye'de yaşanan "barış süreci ile ilgili" çok ümitli. Sürecin "sabote edilebileceğini" söylüyor ancak "engellenemeyeceğine" dikkat çekiyor. Etkinlik alanında bayrakları görünce "Kürtleri kimse bayrakla sınamasın" diye konuşuyor. "Kürtlerin bayrakla bir sorunu yok" diyor ve "Bayrağı kullananlara karşıyız" diyerek bayrağın istismar edilmemesi gerektiğine işaret ediyor.
Bahçeli'ye 'süreç' tepkisi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Bursa'da yaptığı konuşma da gündemindeydi. Bahçeli'yi süreci iyi okumamakla