HAZAR’IN BAŞARISI

19 Ekim 2015

‘Medcezir’de başarılı bir oyunculuk grafiği çizen Kıbrıslı Türk sanatçı Hazar Ergüçlü, ATV’de yayınlanacak ‘Analar ve Anneler’ dizisinde Sinem Kobal’la başrolü paylaşıyor. Hazar’ın, Kıbrıs’ta da merakla beklenen dizide gösterdiği performansın yönetmen ve yapımcı tarafından çok beğenildiğini söyleyebiliriz. Hazar Ergüçlü, 1980’li yılları konu alan dizide, Kader adında bir Anadolu kızını canlandırıyor. Sinem Kobal’la İstanbul’da yolları birleşiyor. Hazar, Eylül rolüyle ‘Medcezir’de öne çıkmış ve dikkatleri üzerine çekmişti. Hazar’ın başarısının altında ailesinin verdiği desteğinde büyük olduğunu söyleyebiliriz. Kıbrıs’ta ünlü bir gazeteci ailesinin kızı olan Hazar, hem annesi hem de babasının ‘sevgisi’ ile başarısını katlayarak devam ediyor.

Şımarık değil

Babası Süleyman Ergüçlü ve annesi Neşe Hanım fırsat buldukça İstanbul’a uçuyor. Kızlarıyla kısa süre bile olsa hasret gideriyor. Hazar Hanım da günü birlik Kıbrıs ziyaretleri yapıyor, sevdikleriyle zaman geçiriyor. Hazar’ın başarısının altında bir de ‘sosyal yaşamında’ şımarık bir görüntü çizmemesi yatıyor. Ününün farkında ama bunun yansımasını topluma ‘itici’ olarak yapmıyor. Ki bunu yaptığı zaman sadece ‘sanatçı’ kalır.

Yazının Devamı

Kritik üç ay

15 Ekim 2015

Türkiye, 1 Kasım’da yapılacak seçimlere kilitlendiği bir dönemde, Kıbrıs’ta ‘çözüm yönünde’ ciddi mesajlar veriliyor. ‘Kıbrıs’ta son şans’ yorumları ilk kez bu kadar güçlenmiş durumda. KKTC’de Mustafa Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Güney Kıbrıs da ‘çözümden başka alternatiflerinin’ olmadığını görmeye başladı.

Ki Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, ‘Çözüme engel olan taraf biz olursak KKTC tanınır’ sözü bunu destekliyor. ‘Bu kesin son şans’ diyen Cumhurbaşkanı Akıncı ile Milliyet ekibi olarak Cumhurbaşkanlığı Saray’ında bir araya geldik. Kendinden emin, ne istediğini bilen bir lider görüntüsü vardı. Bazı endişelerin aksine, ‘Nasıl olursa olsun, yeterki çözüm olsun’ düşüncesini benimsemiyor. Sağlam zeminlerle hazırlanmış bir planın halka sunulmasını istiyor. ‘Ben hayal aleminde değilim’ diyor ve ekliyor: “Taraflar birbirini düşman olarak görmemeli. Bizler ortak olacağız...”

En zor başlık

Kıbrıs görüşmelerinin en kritik sürecine ise Kasım ayında giriyoruz. Güney Kıbrıs’ta Mayıs 2016’da yapılacak milletvekilliği seçimleri öncesinde mutlaka bir planın ortaya çıkması gerekiyor. Yoksa, seçim tartışmaları başladığı andan itibaren Anastasiadis’in ‘barışa

Yazının Devamı

Kritik üç ay

15 Ekim 2015

Türkiye, 1 Kasım’da yapılacak seçimlere kilitlendiği bir dönemde, Kıbrıs’ta ‘çözüm yönünde’ ciddi mesajlar veriliyor. ‘Kıbrıs’ta son şans’ yorumları ilk kez bu kadar güçlenmiş durumda. KKTC’de Mustafa Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Güney Kıbrıs da ‘çözümden başka alternatiflerinin’ olmadığını görmeye başladı.

Ki Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, ‘Çözüme engel olan taraf biz olursak KKTC tanınır’ sözü bunu destekliyor. ‘Bu kesin son şans’ diyen Cumhurbaşkanı Akıncı ile Milliyet ekibi olarak Cumhurbaşkanlığı Saray’ında bir araya geldik. Kendinden emin, ne istediğini bilen bir lider görüntüsü vardı. Bazı endişelerin aksine, ‘Nasıl olursa olsun, yeterki çözüm olsun’ düşüncesini benimsemiyor. Sağlam zeminlerle hazırlanmış bir planın halka sunulmasını istiyor. ‘Ben hayal aleminde değilim’ diyor ve ekliyor: “Taraflar birbirini düşman olarak görmemeli. Bizler ortak olacağız...”

En zor başlık

Kıbrıs görüşmelerinin en kritik sürecine ise Kasım ayında giriyoruz. Güney Kıbrıs’ta Mayıs 2016’da yapılacak milletvekilliği seçimleri öncesinde mutlaka bir planın ortaya çıkması gerekiyor. Yoksa, seçim tartışmaları başladığı andan itibaren Anastasiadis’in ‘barışa

Yazının Devamı

BAŞIN SAĞ OLSUN TÜRKiYEM

12 Ekim 2015

Ne yazabilir ki insan?

Uzun uzadıya...

Barış’tan başka,

Cahit Sıtkı Tarancı’ya bırakıyorum ‘dizeleri’...

O anlatıyor memleketi,

‘bizlere’...

Yazının Devamı

MÜZİSYENLER PARASIZ KALDI

5 Ekim 2015

Işın Karaca... Kıbrıs’tan Türkiye’ye açılan dev ses. Kıbrıslı Türkleri çok iyi temsil eden biri. Kıbrıs’ta ertelenen konserlerden sonra uzun uzun sohbet ettik. Son terör olaylarından dolayı canlı müzik eğlencelerinin neredeyse ‘dur’ noktasına geldiğini belirtti. Türkiye’de konserlerin yapıldığına işaret etti. “Neden Kuzey Kıbrıs böyle bir karar verdi?” diye sordu ve devam etti:

“Bayram ve özel günlerde sadece otellerin değil, Kıbrıs esnafının da para kazanacağı bir dönem olması aklıma takılan en önemli unsur. İptal etmek yerine daha yapıcı bir hareket olabilirdi. Bayram süresince Kuzey Kıbrıs’tan takriben bin 500 müzisyen evlerine ekmek götürecekti. Zaten müzisyenler hemen hemen son iki aydır evine para götüremiyor.

Hepimizin canı yanarken sahneye çıkıp şarkı söylemek tabii ki olmazdı ama o zaman gece kulüplerini de kapatalım, sahnelere çıkıp playback konserleri yapanlar da çıkmasın, eğlenceye dair her şeyi yok edelim. Eylem doğru zamanlama yanlış.”

Karaca, bu dönemde askerlere moral olması için ziyaretler yapmak istediğini de ifade etti.

Astronomik ücretler

Sanatçıların Kıbrıs’ı suiistimal edip etmediğini sordum.

Karaca, “Canlı müzik piyasası 15 isimle dönüyor,

Yazının Devamı

KIBRIS’IN LEYLA ALATON’U

28 Eylül 2015

Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton’un, CADDE’den Atılay Kandemir’le yaptığı röportaj çok dikkatimi çekti. Leyla Hanım’ın sözleri, ‘üç günlük dünya’nın vurgusuydu. “Her şeyin tadına varmaya gayret ediyorum” sözleri hayatın anlamıydı sanki. Leyla Hanım’ı okuduktan sonra bir anlamda ‘Kuzey Kıbrıs’ın Leyla Alaton’u olan Güliz Kaner’in hayata dair düşüncelerini merak ettim. Güliz Hanım çalışkan ve güçlü kadındır. Sürekli bir sosyal etkinlikte görebiliriz kendisini. Kuzey Kıbrıs’a dünya markalarını getiren Kaner grubunun başındaki isimle bir araya geldik. “Dünya, dünya diyoruz” diye söze başlayan Kaner şöyle devam etti: “Dünyada sadece güzel şeyler olmuyor. Birçok ülkede iç savaşlar, işkenceler, tecavüzler var. Bebekler açlık ve hastalıklarla boğuşuyor. Bir damla suya, bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar.”

Şükretmesini bilmiyoruz

Şükretmesini bilmediğimizi vurdu yüzümüze. Elimizdeki imkanların değerin bilmediğimizi haykırdı bir anlamda. Devam etti: “Güzel adamızda biz ne yapıyoruz? Elimizdeki imkanları, avantajları nasıl kullanıyoruz? Şükretme ve tatmin olma duygusundan yoksun, çalışmadan, uğraşmadan bir şeyler kazanmayı prensip edinmiş, ya da yarım yamalak yapılan işler ya da

Yazının Devamı

MENAJER OYUNLARI

21 Eylül 2015

Kıbrıs’ta bayram konserlerinin ertelenmesinden sonra ortalık karıştı. Suat Kavukluoğlu CADDE’deki köşesinde ‘Konuyu Sefa Karahasan’a bırakıyorum’ demiş. Araştırdım. Olayın aslını öğrenmek amacıyla casino’cular konusunda iyi bilgi sahibi olan dostlarımızla uzun uzun konuştuk.

Açık açık sorular sordum. İlk sorum, “Konserleri sanatçılara ödediğiniz ücretler nedeniyle mi iptal ettiniz?” oldu. “Ne ilgisi var. Bizler sanatçıların ücretlerini ya peşin ödüyoruz ya da avanslarını alıyorlar” cevabı geldi. Sonra devam edildi:

“Bu konserler iptal edilmedi, ertelendi. Konserler ilerleyen zamanlarda yapılacak. Bu işin içinde 1 - 2 menajer var. Bize isimleri geldi. (Burada iki menajer adı geçiyor) İki isim de kamuoyu oluşturmaya çalışıyor ki, konserler ertelenmesin.

Bunlar sanatçılarla gelip en az iki gün her şey dahil hiçbir ücret ödemeden tatil yapan isimler. Ertelemeye de bayram tatilleri engellenmiş gibi bakıyorlar. Bizlerin tek gerekçesi Türkiye’deki terör saldırılarıdır. Bunun dışındaki yorumlar ve söylemler kabul edilemez... Sibel Can, konserlerin yapılmasını istemiş ve “Hem işletmecilerin hem de sanatçıların gelirleri şehit ailelerine bağışlansın” demişti. Bu açıklamaya da,

Yazının Devamı

HEYECANLIYIM HEM DE ÇOK

14 Eylül 2015

Yıl 1998. Milliyet’e giriş yaptığım tarih.

Neredeyse Milliyet’le birlikte büyüdüm.

Hem alaylı hem mektepli olduk.

Trabzon ofise bağlı olarak başladığım Milliyet’te 15 yıla yakın bir süredir Kıbrıs temsilcisi olarak görev yapıyorum.

Bugünlerde çok heyecanlıyım.

O kadar büyük heyecan yaşıyorum ki, bir çocuk gibiyim.Nedenini anlatayım.

Kıbrıs’ta ‘güvenilir gazete’ dendiğinde birinci sırada yer alan Milliyet, günlük olarak okuyucularla buluşamıyordu.

Okuyucularımız, bir gün sonra dağıtımı yapılan gazeteyi okumak zorunda kalıyordu.

Yazının Devamı