Her ödül gibi Oscar ödüllerinin de politik olduğunu düşünüyorum. Oscar ödüllerinde öngörülen değişikliğin temelinde #Oscarsowhite (Oscar Çok Beyaz) hareketi yer alıyor
Oscar ödüllerinde önemli bir değişikliğe gidildi. 2025 yılından itibaren bir filmin en iyi aday film kategorisinde yer alabilmesi için, yeni açıklanan dört koşuldan en az ikisini karşılaması gerekecek. Bunlar şöyle öngörüldü:
Başrol oyuncularından veya önemli yardımcı oyunculardan en az biri, yeterince temsil edilmeyen bir ırksal veya etnik gruptan gelmeli. Ya da film bu toplulukların yaşadığı sorunlara işaret etmeli.
Sahne arkasındaki yönetmenler ya da teknik ekip üyeleri, dezavantajlı gruplardan gelmeli. Bu grupta kadınlar, farklı ırklar, LGBTİ+ bireyler ve engelliler yer almalı.
Ücretli çıraklık, staj ve eğitime yer verilmeli.
Aynı azınlık kuralları pazarlama ve dağıtım ekiplerinde de uygulanmalı.
Bu yeni kurallar ziyadesiyle Amerikan bakış açısıyla yazılmış. Uygulanması, film yapımcılarını, yönetmenleri, senaristleri kısıtlayıcı özelliklere sahip bulunuyor. Bu kurallarla çeşitliliğin sağlanacağını düşünüyorum. Ama bunu kurallarla yapmaya çalışmak, sinemanın ruhuna ne derece uygun bundan pek emin değilim.
Oscar Çok Beyaz
Bütün bunların temelinde 2016 Oscar’larında yönetmen Spike Lee ve oyuncu Jada Pinkett Smith’in öncülük ettiği #Oscarsowhite (Oscar Çok Beyaz) hareketi yer alıyor. Ayrıca Akademi, George Floyd’un polisler tarafından öldürülmesi nedeniyle başlayan protestoların kendilerine sıçramasının da önüne geçmiş oldu.
Her ödül gibi Oscar ödüllerinin de politik olduğunu düşünüyorum. Örneğin, birçoğu “Demokrat”lardan oluşan Akademi üyeleri sayesinde; Amerikan Başkanı Donald Trump’ı rahatsız edeceğini bildikleri için, geçen yıl ilk kez İngilizce dışında bir film olan Kore yapımı “Parazit”in, En İyi Film dalında ödül kazandığını sanıyorum. Evet, “Parazit” geçen yılın en iyi filmiydi benim için de ama ABD başkanı bir Demokrat olsaydı kazanacağına ihtimal vermiyorum.
Akademi’nin ilerleyen yıllarda Berlin Film Festivali’nin yaptığı gibi kadın ve erkek oyuncular kategorilerini birleştirmesinin de düşünüldüğü sıklıkla konuşuluyor. Ama bunun Berlin’de nasıl sonuçlanacağını görmeden bir adım atacaklarını sanmıyorum.
Bu arada Akademi üyeliği verilen 819 yeni üyeden biri, Türk sinema sektörünün yakından tanıdığı Zeynep Özbatur Atakan oldu. Kendisini tebrik ederim.
Karagöz sergisi
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, herkese hitap eden bir Karagöz sergisine ev sahipliği yapacak. 15 Eylül-21 Şubat tarihlerinde, Yapı Kredi Müzesi Koleksiyonu’ndaki eserlerin yer alacağı sergide, Türk gölge tiyatrosunun önemli figürlerini görmek mümkün olacak. Salgın önlemlerinin alındığı sergiyi ziyaret etmeden önce güncel durum için Yapı Kredi Kültür Sanat’ın web sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Salgının sanata etkilerine dair
Salgının birçok alandaki etkileri devam ediyor. Sinema sektörü de bu salgından etkilenen alanların başında geliyor. Merakla beklenen Christopher Nolan’ın filmi “Tenet”, ülkemizde de gösterime girdi ama gişede umulan etkiyi yaratamadı. Birçok kişi, sinema salonlarını hâlâ yeterince güvenli bulmuyor. Tabii ki film festivalleri de bu durumdan etkileniyor. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali 14-20 Eylül, Başka Sinema Ayvalık Film Festivali 21-26 Eylül tarihlerinde İKSV ile varılan iş birliği sayesinde, filmonline.iksv.org adresinde yapılacak. Festivalde olduğu gibi biletler belirli sayıda izleyici için satışa çıkarılacak.