Sami KOHEN
İNGİLTERE'nin güneyindeki Sussex bölgesinde, alabildiğine uzanan çayırların içinde, 4 yüzyıllık bir malikane... Adı: Wiston House...
Burası 1951'den beri, İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nın yılda 35 - 40 uluslararası sempozyum düzenlediği "Wilton Park Conference"nin merkezi...
Bu kez 3 günlük toplantının konusu: Türk - Yunan ilişkileri. Katılanlar, Türk, Yunan ve İngiliz diplomatları, politikacıları, akademisyenleri ve gazetecileri...
Toplantının, Girit'teki Yılmaz - Simitis buluşmasına denk gelmesi, ilginç bir rastlantı.
Keşke iki ülkenin liderleri bu sempozyumda, bu rahat ve samimi hava içinde söylenenleri ve ortaya atılan yapıcı görüşleri veya önerileri bir dinlemek fırsatını bulsalar... O zaman anlaşmazlıklara çözüm arama ve havayı düzeltme çabalarını daha büyük cesaretle sürdürebilirler.
En azından bu eski köşkte "Türk - Yunan ilişkileri nasıl düzeltilebilir" temasını enine boyuna tartışanların verdiği mesaj son zamanlarda yeniden gergin bir döneme giren bu ilişkilerin pekala düzeltilebileceğidir...
* * *
AMA nasıl? "yukarıdan aşağı mı, aşağıdan yukarı mı?.." (Konferansta kullanılan İngilizce deyimi ile "top - down" mı, "bottom - up" mı?)
Türkiye ile Yunanistan arasındaki önyargıların, yanlış düşüncelerin ve güvensizliğin nasıl giderilebileceği tartışması, bu soru üzerinde odaklandı. Bunun anlamı şu:
Ya hükümetler, anlaşmazlıkları ele alıp çözüme kavuştururlar ve böylece iki millet arasında düşmanlık yerine dostluğun kurulmasını sağlarlar... Veya, hükümetler anlaşamıyorsa, iki ülkede "sivil toplum", inisiyatifi ele alarak bir yakınlaşma kurmaya çalışır ve böylece hem gerginliğin tırmanmasını önler, hem de liderlerin anlaşması için daha müsait bir ortam oluşturur...
Bu konferansta hakim olan görüş, hükümetlerin şimdiye kadar gereken irade ve cesareti gösteremediği, yani çözümün "yukarıdan aşağı" yönde bir türlü gerçekleşemediğidir.
Dolayısıyla varılan sonuç, bu hareketin "aşağıdan yukarı" istikametinde geliştirilmesi - yani işadamı ile, aydını ile, kamuoyunu oluşturan tüm güçlerin katkısı ile - sivil toplumun daha aktif olması gerektiğidir...
* * *
BU "aşağıdan yukarı" hareket, ilişkilerin düzelmesi için yeterli mi? İlişkileri bozan sorunlara çözüm bulunmazsa - yani "yukarıdan aşağı" bir hareket olmazsa - sivil toplum kuruluşlarının çabaları boşa gitmez mi?
Gerçek şudur ki, halk düzeyindeki "güven artırıcı" hareketler, çeşitli kuruluşlar ve gruplar arasındaki yakınlaşma, "Türk - Yunan ilişkilerinin düzelmesi" için kafi değil. Bunun deneyimleri yaşandı.
Bu çabaların başarılı olması, "yukarıdakiler"in - yani siyasi otoritenin - sorunların çözümü yönünde bir kararlılık ve gayret göstermelerine bağlı. Yoksa, "aşağıdan" gelen tüm güzel jestler, bir kriz ve gerginlik anında güme gidiyor...
Türk ve Yunan katılımcıların paylaştığı görüşe göre, halklar düzeyinde yakınlaşmaya paralel olarak, mutlaka hükümetler arasında bir diyaloğa ve aşamalı olarak (tek tek dahi olsa)
sorunların çözümüne gitmek şart. Şu anda öncelikli konu, "çatışma tehlikesi"nin saf dışı edilmesidir. (Son zamanlarda Ege'de ve Kıbrıs'ta karşılıklı güç gösterileri böyle bir tehlike yaratmış bulunuyor)...
İki hükümet ise bu "savaş riski"ni sıfırlayacak bir mutabakatla işe başlamalıdır.
Doğrusu Girit zirvesinde bunu sağlayacak yöntem ve mekanizma üzerinde anlaşma sağlanır - ve bu mutabakat hayata geçirilebilirse - "yukarıdan aşağı" yönde önemli bir hamle gerçekleşmiş olur.
Ondan sonra "aşağıdan yukarı" yöndeki hareketin, iki ulusu birbirine yakınlaştırması daha kolaylaşır...
Yazara EmailSUSSEX