Ukrayna krizinin ortaya koyduğu tablo, endişe verici yanlarıyla birlikte zihinleri karıştıran çizgiler taşıyor.
- Bir yandan, gerginliği tırmandıran bir dizi olay cereyan ediyor: Karşılıklı suçlamalar, tehditler, askeri hareketlilik, tatbikat gibi güç gösterileri... Bu hareketlilik Rusya’nın Ukrayna’nın doğu bölgesi sınırına büyük askeri kuvvet sevkiyatı yapması ve ABD’nin de Karadeniz’e iki savaş gemisi gönderme kararıyla ciddi boyutlar aldı. ABD son dakikada bu gemileri Karadeniz’e göndermekten vazgeçmiş görünse de yüksek tansiyon hâlâ sürüyor.
- Diğer yandan, aynı tablodaki bir görüntü de, bu gerilimin yatışması için bazı çabaların başlamasıyla ilgilidir. Uluslararası platformda birtakım temaslar, istişareler yapılıyor. Bu arada ABD Başkanı Biden, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonla konuşuyor. Sert dil kullanılarak yapılan karşılıklı tehditlerin aksine, tansiyonun düşürülmesine yönelik çağrılar seslendiriliyor.
Bu karışık tablo karşısında herkes Ukrayna krizinin nereye varacağını merakla soruyor.
Nasıl bir savaş?
Soruya verilen yanıtlar değişik.
Kimine göre, bu bir savaşa kadar gider.
Peki, nasıl bir savaş? Yerel mi, bölgesel mi, küresel mi?
Ukrayna yüzünden bir dünya savaşının çıkacağına inanan pek kimse yok. Ama bunun yerel veya bölgesel bir savaş olabileceğini düşünen çok kimse var. Diğer bir deyişle, bu görüşe göre, Ukrayna’daki bu gerilim, “sınırlı bir savaşa” yol açabilir. Örneğin Rusya, çok sayıda askeri kuvvet yığdığı Ukrayna’nın sınır bölgesinden hareket edip, ülkenin bir kısmını “istila” edebilir, hatta o bölgeyi 2014’te Kırım'da yaptığı gibi, kendi topraklarına “ilhak” da edebilir.
Bu durumda, ABD başta olmak üzere, NATO veya Batı müdahale etmez mi? Kuşkusuz genel olarak Batı buna sert tepki gösterir, ama gene bu görüşü savunanlar, ABD’nin veya NATO’nun Rusya ile bir savaşı göze alamayacağı, dolayısıyla böyle bir çatışmaya fiilen dahil olarak istemeyeceği kanısındalar.
Bunun manası, “sınır” bölgesinde Rusya ile Ukrayna arasında çıkabilecek bir sıcak çatışmanın “sınırlı” kalacağıdır.
Sınır mı, sinir mi?
Bu saydıklarımıza bir ihtimali daha ilave etmek mümkün. Bu da, Ukrayna krizinin bütün tehditleri, saldırgan beyanları, askeri yığınakları ve güç gösterileriyle, bir “sinir” savaşı olarak devam edebileceğidir.
Son günlerde endişe yaratan sıcak çatışma veya daha geniş savaş tehlikesinin bazı diplomatik çabalarla bertaraf edilmesi halinde de bu ihtilafın daha uzunca bir süre dünyayı meşgul edeceği açıktır. Yani yukarıda sözünü ettiğimiz senaryolardan en azından sonuncusu yani sinir savaşının devam etmesi çok muhtemeldir. Bunun nedeni de, temelde Rusya ile Batı arasındaki çıkar çatışmasıdır. Aslında Rusya, Ukrayna’nın bulunduğu bölgeyi, kendi “arka bahçesi” olarak görüyor ve buralarını kendi nüfuz alanı içinde tutmaya çalışıyor. ABD’nin ve genel olarak Batı’nın stratejisi ise, Rusya’yı çevrelemek, onun yayılmasını önlemek ve buralarını da kendi nüfuzu altına almaktır. Ukrayna’daki iktidar ve halkın geniş bir kısmı da ülkenin (AB ve hatta NATO üyeliğiyle) Batı ile bütünleşmesinden yanadır. Buna karşılık, Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde Rus kökenli nüfusun da etkisiyle, Kiev’den ayrılmak, hatta Moskova’ya bağlanmak arzusu ve çabası hakimdir.
Bölgedeki bu şartlar, Moskova ile Washington’u bu sahada da karşı karşıya getiriyor, onları bir nevi “vesayet savaşı” stratejisini yürütmeye sevk ediyor. Tabii sonuçta çatışan, birbirine düşman kesilen ve acı çeken de bölge halkı oluyor.
Bu tabloyu son zamanlarda dünyanın diğer birçok bölgesinde de sıkça görmedik mi?