Süleyman Şah operasyonu Türkiye’nin bölgesel politikasında birbirleriyle ilintili üç alanda bir dönüm noktası oluşturabilir.
Bu üç konudaki olasılıklar şu sorularla gündeme geliyor:
1) Türkiye bundan böyle IŞİD’e karşı tutumunu netleştirecek ve sertleştirecek mi?
2) Ankara Kuzey Suriye’de varlığını pekiştiren PYD ile bir yakınlaşma dönemine girecek mi?
3) Türk diplomasisi Suriye politikasını ve Esad rejimine karşı duruşunu yeniden değerlendirecek mi?
Son operasyon iç ve dış çevrelerde bu sorular üzerinde spekülasyon ve tartışmalara yol açmış bulunuyor.
Ankara rahatladı, ama...
Türkiye’nin IŞİD’e karşı bundan sonra alacağı tavırla ilgili yaygın görüş, bunun bir sertleşme yönünde olacağıdır. Bu argümana göre, Süleyman Şah Türbesi’nin ve Saygı Karakolu’nun salimen tahliyesinden sonra, IŞİD’in Türkiye’ye karşı baskı -veya şantaj- aracı kalmadı artık. Şimdi Ankara’nın IŞİD’e karşı uluslararası mücadeleye ve bu arada ABD önderliğindeki koalisyona aktif olarak katılması mümkün.
Doğru, daha önce Musul’da rehin alınmış olan Türk Başkonsolosluğu personelinin serbest bırakılmasından ve son olarak kuşatılan Süleyman Şah Türbesi’nin de boşaltılmasından sonra, Türkiye rahatlamış durumda.
Ancak bu, IŞİD’e karşı oldukça çekingen ve temkinli davranan hükümeti kesin bir değişiklik yapıp bu örgütle aktif mücadeleye girişmeye sevk edecek mi? Yoksa Ankara IŞİD’in Türkiye içinde de bir güvenlik sorunu yaratabileceği kanısıyla ona karşı gene ihtiyatlı ve mesafeli davranmayı mı tercih edecek?
Müttefiklerden gelen mesajlar ve IŞİD’in bölgede giderek oluşturduğu tehlike karşısında Türkiye şimdi bu konuda bir karar alma noktasındadır. Henüz açık ve net bir tavır sergilenmediği için, şimdiden bir tahmin yürütmek zor. Herhalde bu konuda hızlı ve köklü bir tutum değişikliği beklememek gerek...
PYD ayarı
Türkiye son askeri operasyonu kendi inisiyatifiyle yaptı, dışta ilgili tüm ülke ve örgütlere kendi seçtiği zamanda bilgi verdi. Ancak koordinasyon gereği, koalisyon ve de PYD ile de işbirliği yaptı.
Askeri konvoyun Kobani’den geçme zorunluğu, PYD/YPG güçleriyle de yakın temas kurulması sonucunu verdi. Bu işbirliği türbenin nakledildiği mevkinin PYD’nin kontrolü altında olması açısından da gerekli.
Bu olay, Kobani’nin gerçekten stratejik bir önem taşıdığını, bölgedeki Kürtlerle yakınlaşma gereğinin de artık açıkça hissedildiğini ortaya koydu.
Ankara herhalde önümüzdeki dönemde PYD’ye karşı politikasında bir “ayar” yapacaktır.
IŞİD’mi, Esad mı?
Hükümetin genel Suriye politikasında da yeni bir ayarlama beklenebilir mi?
Defalarca bu köşede belirttiğimiz gibi, şimdiye kadar izlenen hatalı politikanın artık gözden geçirilmesi gerekli. Şimdi bunun zamanıdır.
Türkiye ABD ile Suriyeli bazı muhalif güçler için “eğit-donat” programıyla ilgili anlaşmayı imzaladı. Bunu özellikle ABD’de Esad’dan çok IŞİD’e yönelik bir hareket olarak görenler çoktur. Ancak açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve hükümetin böyle bir tutum değişikliği niyetini gösteren henüz bir işaret yoktur...