Korkulan şey oldu. Suriye’nin İdlib bölgesinde Rusya destekli Suriye ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgede bulunan askeri konvoyunu hedef alarak saldırdı.
7 Türk askeri ve 1 siville birlikte toplamda 8 şehit olduğu bildirilirken, saldırıya karşı TSK derhal kara ve hava operasyonu ile misillemede bulundu... Böylece Türk askeri ile Esad rejimine bağlı askerler doğrudan bir çatışma, bir nevi savaş durumuna geldiler...
Şimdilik sınırlı görülen bu olayın askeri ve diplomatik alanında yol açacağı etkiler önümüzdeki kritik günlerde daha net görülecektir. Ancak bu olayın Türkiye’nin Suriye stratejisinde ve Rusya başta olmak üzere ilgili dış güçlerle ilişkilerinde yeni ayaklanmalara yol açacağı açık.
***
Suriye ordusunun İdlib bölgesinde TSK’ya karşı giriştiği saldırıyı, Şam rejiminin, Moskova desteğiyle uyguladığı stratejinin bir parçası olarak görmek gerek.
Rejim güçleri, özellikle Rus hava kuvvetlerinin ve İran milislerinin aktif desteğiyle, aylardan beri bu bölgeyi “cihatçı” direnişlerinden temizlemek ve kendi kontrolü altına almak için amansız, hatta vahşi saldırılarda bulunuyor. Binlerce sivilin ölmesine, yüz binlerce kişinin de göç etmesine yol açan bu saldırılar sonunda, Esad, bu bölgede hedeflediği askeri hakimiyeti kısmen de olsa sağlayabildi.
İki yıl önce Türkiye Rusya ve İran’ın Astana’da imzaladığı anlaşma ile ateşkes sağlanacak, kurulacak gözlem noktalarıyla çatışmasızlık durumu kontrol altına alınacaktı. Oysa bu ateşkes sağlanamadı, Esad rejimi de adım adım bölgeyi hakimiyeti altına almak için harekete geçti...
Bu operasyonlar sonunda Türk gözlem noktalarının bazısı (5’i) Suriye ordusunun muhasarası altında kaldı. Ankara, son olarak bölgeye yeni askeri unsurlar göndermeye karar verdi.
İşte, Suriye bu unsurları içeren TSK konvoyunu hedef alıp vurdu. Bunun bilerek, kasten yapıldığı, Rusya’nın da buna desteğini verdiği konusunda Ankara’nın hiç şüphesi yok. Rusya’nın dün Türkiye’nin önceden bu konuda bilgi vermediğini açıklayıp, dolayısıyla Suriye’yi suçsuz göstermeye çalışması, pek inandırıcı görünmüyor.
Bu nedenle Türkiye, daha önce defalarca uyardığı gibi, saldırı karşısında bir an tereddüt etmeden harekete geçti ve ağır karşılık verdi.
***
Şimdi mesele, bu olayın büyütülüp büyütülmeyeceği, krizin ne gibi boyutlar alacağıdır.
Şimdiye kadar yapılan resmi açıklamalar şunu gösteriyor:
- Türkiye gerçekten Suriye’ye bu saldırıdan dolayı dersini vermeye ve bir daha böyle olayların tekrarlanmaması için gerekeni yapmaya kararlı.
- Bu stratejiye, yeni ve daha geniş bir askeri operasyon da dahil.
- Ankara Rusya’ya bu meseledeki tutumu dolayısıyla eleştirilerini, hatta güvensizliğini bildirmekle beraber, tepkisini, üslubunu ölçülü tutmaya çalışıyor. Bu krize yol açan şartların değiştirilmesi, Esad’ın yola getirilmesi sorumluluğunu Moskova’ya yüklüyor.
Aslında doğrusu da budur. Meseleyi duygusal tepkilerle değil, sağduyulu girişimlerle, diplomasi yoluyla halletmekte yarar var.
Dolayısıyla Rusya’nın devreye girmesini sağlamak ve krizin tırmanarak daha tehlikeli boyutlar almasını önlemek gerek.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024