İsrail’den gelen mesaj oldukça iyimser: İlişkilerin normalleş- tirilmesi konusunda bir ön anlaşmaya varıldı...
Ankara ise daha temkinli: Zürih’te yapılan son görüşmelerde ilerleme kaydedildi. Henüz kesinleşmiş bir anlaşma yok ama temaslar devam ediyor...
Öyle anlaşılıyor ki iki taraf anlaşmaya çok yakın noktada. Ancak tam mutabakatın sağlanması için bazı pürüzlerin halledilmesi gerekiyor.
Bu kez pürüzlerin giderileceği ve iki hükümetin yakında ortak bir metin üzerinde mutabık kalacağı kanısı yaygın. Diğer bir deyişle, 5 yıl önce “Mavi Marmara” baskınının sarstığı ilişkilerin düzeltilmesi için şimdi her iki başkentte de güçlü bir istek ve siyasi irade var.
Stratejik zorunluluk
Olayı bu noktaya getiren nedeni kısaca bölgedeki yeni konjonktürün yarattığı stratejik zorunluluklara bağlayabiliriz.
Bir dizi gelişme bu zorunluluğu hissettirdi. Bunun en sonuncusu Rusya’nın Suriye’de kurduğu askeri varlığı, bölgede etkin bir aktör durumuna gelmesi ve güç dengesini değiştirirken, Türkiye’ye karşı cephe almasıdır. Ankara bu yeni durum karşısında bölgesel politikasında bazı yeni ayarlar yapmak zorunluluğunu duyuyor. Ve İsrail de bu çerçevede önem kazanıyor.
Suriye krizindeki sarsıntılar, bu arada IŞİD’in oluşturduğu tehdit, İran’ın bölgede artan nüfuzu, Irak’taki belirsizlik gibi gelişmeler, Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını yeniden gözden geçirmesi ihtiyacını yaratmıştır. Bu bağlamda Ankara’nın İsrail ile ilişkilerini tekrar rayına oturtması da stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu arada İsrail’in ürettiği doğal gazın ihracı için Türkiye’yi olası bir partner olarak göstermesi de Türkiye’nin enerji alanında yeni alternatifler aradığı bir sırada önemli bir faktör daha oluşturuyor.
Diyalog ihtiyacı
Diplomatik ilişkilerin kesik olduğu son 5 yılda Türkiye ile İsrail arasında her türlü siyasi temas (ve de askeri işbirliği) durmuştur.
Açıkçası, diyalog eksikliğinin hiçbir yarar sağlamadığı ortada. Türk diplomasisinin Filistin sorunu dahil, bölgesel meselelerde rol oynama ve etkili olma olanakları zayıflamıştır.
İsrail ile diplomatik iletişim kanallarının açılması ve geçmişte olduğu gibi istihbarat dahil çeşitli alanlarda işbirliğinin kurulması, özellikle bölgede halen yaşanmakta olan kargaşa ve sıkıntılar karşısında Türkiye’nin elini güçlendirecektir.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki bir konuşmasında Türk-İsrail yakınlaşmasının iki ülke için olduğu kadar bütün bölge için yarar sağlayacağını söylemesi Ankara’da bu yönde oluşmakta olan siyasi iradenin bir işareti sayılmalıdır.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024