Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı’na bağlı bir Kültür İşleri Başkanlığı ya da “Kültür-Sanat Ofisi” kurulabilir.

Seçimlere bir aydan kısa bir süre kaldı. 24 Haziran’dan sonra artık ülkemiz yepyeni bir yönetim sistemine kavuşmuş olacak. 16 Nisan referandumuyla kabul edilen değişiklikler çerçevesinde bürokrasinin ataletinden kurtulmuş bir yönetim bizleri bekliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da son dönemde verdiği röportajlarda özellikle bakan sayısına dair açıklamalarda bulunuyor. Rafine bakanlıklar sayesinde her alanda çok daha koordine ve işlevsel bir şekilde yönetileceğiz.

Haberin Devamı

Peki kültür ve sanat hayatı da bu değişiklikten etkilenecek mi? Mutlaka etkilenmeli. Kulislerde çeşitli bakanlık modelleri konuşuluyor. En fazla konuşulan ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültür kısmının eğitimle birleşerek Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı haline gelmesi. Milli Eğitim Bakanlığı’na ilhak edilecek kültürün maalesef arzu edilen seviyede işlevselliğinin olacağını düşünmüyorum. Yıllarca turizmin gölgesinde kalan kültür bu sefer de eğitimin gölgesinde kalacak ve gerekli önemi yine göremeyecek.

Peki alternatif ne olabilir? Doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı bir başkanlık kurulabilir: Kültür İşleri Başkanlığı. Bu geçiş esnasında bakanlık personelinin uzman olamayan memurları başka kamu kurumlarına yönlendirilebilir, emeklilik teşviği çıkartılarak daha genç, dünyayı daha yakından takip eden, sanatın ve kültürün durağan değil; son derece aktif olduğunun idrakinde olan yeni kadrolarla yola çıkılır. Böylelikle kültür-sanatta taklitten öteye geçmenin yollarına bakılmış olur. Bu yapılarak AK Parti’nin seçim beyannamesinde geçen “Kültür ve sanat alanının, idari örgütlenmesini yeninden ele alacağız” ifadesi de hayata geçmiş olur.

Önemli vaatler var

Bir başka alternatif de “Kültür-Sanat Ofisi” kurulması. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan verdiği röportajlarda yeni “ofis”lerin de kurulacağından bahsediyor. Bunlardan biri de uzmanlardan oluşan kültür-sanat ofisi olabilir. Hangi yaklaşım benimsenirse benimsensin, kültür ve sanatın yönetiminde radikal değişiklikler yapılması gerektiği aşikar.

Haberin Devamı

Yukarıda AK Parti seçim beyannamesinden bahsettim. Beyannamede kültür-sanat alanında son derece önemli vaatler var. Bunların hayata geçmesinin ülkemizin “küresel yumuşak güç” olmasına katkı sağlayacağından şüphem yok. Dikkatimi çeken vaatlerin bir kısmı şöyle:

Kültür ve sanat insanlarının tanımına önem verilecek.

Türk dilini tüm dünyaya tanıtmak için çalışmalar devam edecek.

Yurtdışında faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitüleri’nin sayıları artırılacak.

Milli kültür endüstrisi geliştirilecek. Tarihi şahsiyetler ve olayların aktarıldığı, film, dizi, belgesel, bilgisayar oyunu, romanların tanıtımının yapılması desteklenecek.

Yerel yönetimlerin kültür-sanat alanındaki hareket kabiliyeti geliştirilecek.

Kütüphanecilik anlayışı değişecek. Yenilikçi ve kapsayıcı kütüphanecilik yaklaşımı gelecek.

Rami Kışlası’nın yenilenme faaliyetleri bitirilecek. 7 milyon kitapla Türkiye’nin en büyük kütüphanesi kurulacak.

Haberin Devamı

Milli Kütüphane idarî ve işlevsel olarak yeniden yapılandırılacak. Böylelikle araştırma ve referans kütüphanesi işlevine tekrar kavuşmuş olacak.

Büyük şehirlerimizde Millî Müze Kompleksleri kurulacak. Seçilecek şehirlerde Millî Doğa Tarihi Müzesi, Millî Çağdaş Sanatlar Müzesi, Fosil Müzesi, Tarım Müzesi, Botanik Müzesi, İslam Sanatları Müzesi, Millî Kıyafetler Müzesi, Millî Mimari Müzesi, Fotoğraf Sanatı Müzesi, Millî Seramik ve Çini Müzesi vb tematik müzeler kurulacak.

Bütün el yazması eserlerimiz, zengin katalogları ile birlikte dünyanın her yerinden ulaşılabilecek şekilde hizmete açılacak.

Tüm bunlar önümüzdeki beş yıl içinde hayata geçerse, özel sektörün de sanat alanında yapacağı yatırımların ivme kazanmasıyla birlikte Türkiye, dünya sanat haritasında hak ettiği mevkiye erişecektir.