“Hatırlayıp Yeniden Bulmak, Tarık Buğra 100 Yaşında” başlıklı 2018 yılında düzenlenen sempozyumda ele alınan konuların yer aldığı “Tarık Buğra Kitabı” ile değerli romancımızın kapsayıcı bir portresiyle buluşmamız sağlanıyor.
Büyük romancımız Tarık Buğra, doğumunun 100. yılı dolayısıyla 2018 yılında çeşitli etkinliklerle anıldı. Bence bu etkinlikler daha fazla ve daha etkili olabilirdi. Çünkü Tarık Buğra, bu topraklarda yaşamış en müstesna romancılardandı. 1918-1994 yılları arasında yaşayan Buğra, sadece romancı olarak değil birçok farklı alanda kalem oynatmış önemli bir yazardı. Hayatı boyunca ne “sağcı” ne de “solcu” oldu. Edebiyat hayatında, kendi inanç sistemi içinde, kendi doğrularıyla hareket etti. Edebiyat dünyasındaki klikleşmelerden uzak durdu. Bugün eserlerinin bir kısmının “solcu” İletişim Yayınları’ndan, bir kısmının ise “sağcı” Ötüken Yayınları’ndan çıkması bunun bir göstergesi. Kimse onu bir bütün olarak almak/anlamak istemiyor sanki! Bunda resmî ideolojinin dayatmalarına karşı çıkarak, insan merkezli, ama merkezin insanını değil, taşranın insanını, hikâyelerini anlatmasının önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.
Kapsayıcı bir portre
Bütün bunları niçin anlatıyorum? Geçtiğimiz günlerde Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları tarafından “Tarık Buğra Kitabı” yayımlandı. Kitap, 2018 yılında Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen “Hatırlayıp Yeniden Bulmak, Tarık Buğra 100 Yaşında” başlıklı sempozyumun, Asım Öz editörlüğünde kitaplaştırılmış hali. Bu sempozyumun bazı oturumlarını düzenlendiği tarihte izleyip keşke kitaplaşsa diye düşünmüştüm. Ortaya son derece kapsayıcı bir Tarık Buğra portresi çıkmış.
Asım Öz’ün “Sunuş” yazısında belirttiği şu hususun altını ben de çizmek isterim: “Toplumdaki çatışmaları, zıtlıkları, haksızlıkları psikolojik boyutunu önceleyerek ele alması, Buğra’yı çoğu romancıdan ayıran temel özelliktir. Zaten Buğra adının unutulmaması, hâlâ çok canlı olması yazarlığından, romancılığından, en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken ve Cumhuriyet Türkiye’si doğarken beliren toplumsal yapıyı, insan gerçekliğini, yeni insan ve devletin şekillendirdiği siyasi hayatı kritik bir yaklaşımla ele almasından kaynaklanır.”
Erişime açılacak
Kitap altı ana bölümden oluşuyor: Hayat, Edebiyat, Tarih; Eleştiri, Yazarın Kaderi ve Kurmaca; Romanın İmkânları; Karşılaşmalar ve Yorumlar; Siyaset, Dil ve Matbuat; Dönüşüm yılları, Tiyatro, Sinema ve Televizyon.”
Kitapta/Sempozyumda dikkatimi çeken bazı başlıklar ise şöyle: Hatice Bilen Buğra’nın, Yazar ve Eş Olarak Tarık Buğra; Kurtuluş Kayalı’nın, Tarık Buğra’nın Metinlerinin Üç Temel Özelliği; Jale Parla’nın, Hümanist Bir Zaman Öykücüsü: Tarık Buğra; Necip Tosun’un, Tarık Buğra’da Sanat Edebiyat ve İdeoloji; Salih Ünüvar’ın, Tarık Buğra Romanlarında Anadolu ve Anadoluculuk Düşüncesi ile İlişkisi; Ahmet Hınçalan’ın, Soğuk Savaş Döneminde Muhafazakârlığın Çatallanan Yolları: Cemil Meriç ve Tarık Buğra Üzerine.
Bu kitabın Tarık Buğra’yı anlama ve anlamlandırma çalışmalarına önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Kitabın bir müddet sonra belediyenin web sitesinden diğer kitapların da olduğu gibi ücretsiz olarak erişime açılacağını da belirtmeliyim.