48. İstanbul Müzik Festivali ve 11. İstanbul Opera Festivali başta olmak üzere, sanatla buluşmalar bizleri bekliyor.
Ünlü besteci Ludwig van Beethoven’ın 250. doğum yılı tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Türkiye’nin en önemli müzik etkinliği olan ve İKSV tarafından bu yıl 48’incisi düzenlenen İstanbul Müzik Festivali de bu duruma kayıtsız kalmadı ve bu yılki temasını “Beethoven’ın Aydınlık Dünyası” olarak belirledi.
Pandemi dolayısıyla dijital olarak gerçekleşecek festivalde Beethoven’ın önemli eserlerine, yeni eser siparişlerine ve Beethoven’dan esinlenen yeni projelere de yer verilecek. Bu vesileyle Beethoven’ı yakından tanımak isteyenlere İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Lewis Lockwood’un biyografisini okumalarını ve Ed Harris’in Beethoven’ı canlandırdığı Agnieszka Holland’ın yönetmen koltuğunda oturduğu 2006 yapımı “Beethoven’ı Anlamak” (Copying Beethoven) filmini izlemelerini tavsiye ederim.
Festivalde Philharmonx’un müthiş konserini ve BİFO&Vikingur Olafsson’un Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava’daki performansını özellikle tavsiye ederim.
11’inci İstanbul Opera Festivali
İstanbul Opera ve Balesi, bu yıl opera festivalini 11’inci kez düzenliyor. Salgından dolayı bu yılki etkinlikler İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde yapılıyor. Bu hafta sonu ise Mozart’ın meşhur “Saraydan Kız Kaçırma” operası var. Lakin bu Caner Arkın’ın rejisiyle farklı bir şekilde karşımıza çıkacak. Klasik hikâyeye sadık kalınarak yapılan bu yeni uyarlama, 1918 yılında İspanyol gribinin ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde geçiyor. Sosyal mesafe, hijyen, maske bugün olduğu gibi 100 yıl önce de gündemdeydi. Koreografisini Tan Sağtürk’ün yaptığı “Saraydan Kız Kaçırma”yı merakla bekliyorum.
Art Basel tekrar online
Dünyanın en önemli çağdaş sanat fuarı Art Basel’in, Basel’de yapılan edisyonu gene online olarak sanatseverlerle buluşacak. Temmuz ayında Art Basel’i düzenleyen M.C.H. Group, milyarder medya patronu Rupert Murdoch’ın oğlu James Murdoch tarafından satın alınmıştı. Bu satın alma sanat dünyasında yeterince tartışılamadı, çünkü bunun fuar üzerinde nasıl bir etkisi olduğu henüz bilinmiyordu. İlerleyen günlerde bunu göreceğiz. Online olarak 23 Eylül tarihinde başlayan fuarda gene satış rekorları kırılacağını düşünüyorum. Artık pek çok kesimde olduğu gibi sanat dünyasında da salgın sonrası normalleşme süreci, salgını kanıksama ve işlere olduğu gibi devam etme süreci başladı. Bunun da sonuçlarının bu fuarda daha belirgin bir şekilde görüleceğini sanıyorum.
İki büyük usta
Dergâh Yayınları ve Ara Güler Müzesi Yayınları, muazzam bir çalışmaya imza atarak, iki önemli sanatçıyı bir araya getiren bir eser yayımladı. “Aynı Rüyanın İçinde” adını taşıyan eserde, Tanpınar’ın metinleri Ara Güler’in muazzam fotoğraflarıyla birleşerek sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Esasında Ara Güler Müzesi’nde açılan serginin yayını olan kitap, şimdiden sergiden daha fazla konuşulur oldu. Müzede ayrıca “Hayalimdeki İstanbul Ya Bir Vapurdur Ya Bir Kuş” başlığını taşıyan ikinci bir sergi de yer alıyor. 1995 yılında yayımlanan “Yitirilmiş Renkler” kitabının merkeze alındığı bu sergide, kitapla alakalı notlar, Ara Güler’in çizimleri ve yazışmaları yer alıyor. Böylelikle Ara Güler’in dünyasına yakın bir bakış atmamız mümkün oluyor. 28 Şubat 2021 tarihine kadar açık kalacak sergileri tüm İstanbulseverlere tavsiye ederim.