Bir sanatçıyı ya da sanat eserini önemli, takdire şayan, harika kılan nedir? Türkiye özelinde çağdaş sanat ne? Bu sorulara kesin yanıtlar verebilmek mümkün değil. Herkesin kendi cevapları, kendi doğrusu var.
Sanatla ilgilenen hemen herkesin zaman zaman aklına takılan bir sorudur sanatı neyin değerli kıldığı. Geleneksel anlamda sanatın değişmesiyle birlikte bu soru hayatiyet kazanıyor. Ortada milyar dolarların döndüğü “büyük” bir piyasadan söz ediyoruz. Bu büyüklüğün yanında belki de dünyadaki en az denetime tabi piyasa olması ise sanat piyasasının belki de hayali olabileceği, bir takım insanların kara para aklamak için kullanabileceği de ihtimaller dahilinde. Bugünkü anlamda sanat tarihi yazımı, sanatın tarihiyle mukayese ettiğimiz zaman son derece yeni bir olgu. Fotoğrafın icadından öncesi yok. Sanat tarihi yazımının batı kaynaklı olmasıyla batının sanat merkezi olması arasındaki ilişki bugün bile hâlâ tam olarak, akademik bir dille, ifade edilememiş durumda.
Peki bir sanatçıyı ya da sanat eserini önemli, takdire şayan, harika kılan nedir? Leonardo Da Vinci dehası yüzünden mi önemli? Edvard Munch “Çığlık” isimli tablosunda yansıttığı duygu nedeniyle mi değerli? Vermeer’in “İnci Küpeli Kız”ı yansıttığı güzellikten dolayı mı önemli? Monet resme getirdiği yenilikten dolayı mı dikkate değeri? Matrakçı Nasuh, İstanbul’u resmettiği için mi biliniyor? “Mona Lisa” gerçekten de dünyanın “en değerli” resmi mi? Da Vinci’nin “Salvator Mundi” tablosu nadirliğinden dolayı mı 450 Milyon dolara satıldı? Bu değerleri kim belirliyor, kim alıyor bu kararları? Sanat tarihçileri mi, sanat simsarları mı, koleksiyonerler mi, sanatçının kendisi mi, eleştirmenler mi, küratörler mi, müzeler mi, müzayede evleri mi? Biz sanatseverler ne kadar etkiniz? Bütün bu yaşananlarda bizim payımız var mı? Peki bu fiyatlamalar yapılırken nasıl bir kurallar zinciri var? Sağlıklı, şeffaf bir mekanizma var mı? Eğer bir mekanizma varsa bu her ülkede her toplumda her coğrafyada aynı şekilde mi işliyor
Geleneksel sanatlar bunların neresinde?
Çağdaş sanat söz konusu olduğunda bu sorular tamamen anlamını yitiriyor. İlk başta sanat eseri nedir sorusu gündeme geliyor. Hazır nesneler sanat eseri mi? Bazıları için eski bazıları için hâlâ güncelliğini koruyan bir “problem” var karşımızda. Tamamen bir halkla ilişkiler ve pazarlama başarısı olarak mı bazı sanatçılar gündemimizde? “Akademi’den ayrıldım ama pazarlama alanında yüksek lisans yaptım” diyen bir sanatçıyı ne kadar dikkate almalıyız? Kendi eserini üretmeyen, başkalarına ürettiren ve üzerine imzasını bile atmayan sanatçı olur mu? Sanatta tasvir değil temsil devrine geçildiğini kabullenmek şart mı? Türkiye özelinde mesela çağdaş sanat ne, güncel sanat ne, günümüz sanatı ne? Geleneksel sanatlar bütün bunların neresinde duruyor? Kitap sanatları artık kitaplarda değil duvarlarda yer alıyor, bu şekilde daha ne kadar varlıklarını sürdürebilecekler?
Bu sorulara evet veya hayır demek ya da kesin yanıtlar verebilmek mümkün değil. Herkesin kendi cevapları, kendi doğrusu var. Bu durumda başladığımız yere dönüyoruz: Sanatı değerli kılan ne? Bu alanda yazılmış çeşitli kitaplar var lakin benim için en zihin açıcı olanı 2008 yılında Cambridge Üniversitesi Yayınlarından çıkan “Beyond Price”tır. Ülkemizde de Sel Yayıncılık tarafından “Paha Biçilemez-Kültür, Ekonomi ve Sanatta Değer Kavramı” ismiyle yayımlanan kitap bu sorulara cevap arayanlar için faydalı olacaktır ama yukarıda da belirttiğim gibi ortada kesin bir yanıt yok.