Bu hafta iki değerli dostumun, İsmail Erdoğan’ın “Sanat Ya Hu” ve İbrahim Altay’ın “Kontemporari İbrahim Efendi’nin Rüyaları” adlı kitaplarından bahsedeceğim
Sanat eleştirmeni dostum İsmail Erdoğan’ın “Sanat Ya Hu” adını taşıyan ilk eseri nihayet yayımlandı. Şule Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan kitapta İsmail’in büyük çoğunluğu çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış sanat yazılarından oluşuyor. Bu yazıların büyük kısmını kitabın önsözünde de belirttiğim gibi yayımlandıkları mecralarda okuma, takip etme fırsatı bulmuştum. Lakin yazıların bütününü bir arada görmek İsmail’in derdini, amacını anlamaya çok daha fazla katkı sağlıyor.
İlk kitap olmasına rağmen son derece iddialı bir eser söz konusu. Şimdiye kadar tek
Bu kitaptaki yazılar, bir anlama ve arama çabası. Kaybolan değerlerimizin peşinden giderken kaleme alınmış hesaplaşma metinleri. Birçok alanda yapılması gereken hesaplaşmanın sanat alanındaki işaret fişeğini yakıyor İsmail Erdoğan. İçinde bulunulan problemin, sıkıntının çözümüne dair somut öneriler sunmuyor zaten kitabın iddiası da bu değil. Kitabın iddiası teşhis ve tenkit. Kitabı okurken bu iki hususu aklınızın bir kenarında tutmanız eseri daha rahat anlamanıza yarayacaktır.
Dil hakimiyetini gözler önüne seriyor
Sabah gazetesi okur temsilcisi dostum İbrahim Altay’ın dördüncü kitabı “Kontemporari İbrahim Efendi’nin Rüyaları” bahsetmek istediğim ikinci kitap. İbrahim Altay bu kitabıyla gazeteci kimliğiyle değil, hikaye anlatan usta bir yazar olarak karşımızda. İbrahim’in kitabındaki hikayeleri tanımlayacak bir alt tür bulmakta gerçekten zorlanıyorum. Tarihi hikayeler diyebilirim ama tanım eksik kalır; fantastik edebiyat desem hikayelerdeki gerçek kahramanları kapsamaz. Gezi kitabı desem arkeolojik boyutu ıskalarım. En iyisi kitabı okuduğunuzda, ihtiyaç duyarsanız, kendi tanımlamanızı yapabilirsiniz.
Hem tarihi gerçeklere bağlı kalıyor İbrahim Altay hem de farklı zamandaki olayları bir
Hikayelerin kahramanı ve anlatıcısı olan Kontemporari İbrahim Efendi dünya tarihindeki neredeyse bütün önemli olaylara şahitlik etmiş durumda. Saraydaki şehzadeler ve hanım sultanlara okutulmak üzere, onlara tarih şuurunu aşılamak için yazılan kitap üç ana bölümden oluşuyor: Dünya Tarihi, Türk Tarihi ve Portreler... Bazen olaylar o kadar iç içe geçiyor ki neyin gerçek neyin kurgu olduğunu anlamakta okur olarak zorlandığım anlar oldu. 2012 yılında yayımlanan ve maalesef uzun zamandır baskısı bulunmayan “Evsiz” isimli kitabıyla kurgu alanında ne kadar hünerli olduğunu gösteren İbrahim Altay yeni eseriyle bir yazarın kolay kolay erişemeyeceği yüksek bir seviyeye ulaşmış durumda. Kitabı okumaya geceleyin başlamanızı tavsiye etmem çünkü kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığınızda ne zaman sabah oldu diyebilirsiniz.