Eylül ayında Kitap Sanat ekinde yayımlanan haberde sayfanın başlığı tam olarak şu şekildeydi: “Magnum’a seçilen ilk Türk”. Haberin içeriğine girmeden önce kısaca Magnum’dan bahsetmek gerekiyor
Sadece bir süs eşyası veya nostaljik bir unsur olarak değil aynı zamanda son derece kullanışlı bir vasıta da olduğu için sevdiğim tramvaya nihayet tekrar kavuştuk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstiklal Caddesi’nin yenilenmesi nedeniyle seferlerine ara veren artık sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin de sembollerinden biri haline gelen tramvayda yolculuk esnasında İstiklal Caddesi’ni farklı görme ihtimali beni her zaman cezbetmiştir. Sizlere de tavsiye ederim.
Tramvayın Galatasaray Lisesi durağında indikten sonra hem biraz soluklanmak hem de belki bir dostla karşılaşırım niyetiyle Ara Kafe’ye uğramaya niyetlendim lakin öncesinde dolmakalemlerime mürekkep ve 2018 yılı ajandası almak maksadıyla en sevdiğim kırtasiye olan Mektup’a uğradım. Ajanda demişken Dergah Yayınları bu yıl 50. sanat yılını kutlayan Mustafa Kutlu anısına bir ajanda yayımladı. Ajandayı yayıma hazırlayan ise daha önce Mustafa Kutlu’nun hayat hikayesinin fotoğraflar eşliğinde anlatıldığı “Hikmet ve Ahenk” kitabını okuyucuyla buluşturan gazeteci-yazar Salih Zengin. Mustafa Kutlu için özel tarihlerin belirtildiği ajandada her hafta için alıntılanan bir metnin dışında, Kutlu’nun daha önce çizdiği resim ve desenler de her ayın bir sayfasına renk katıyor. Doğaya son derece önem veren Mustafa Kutlu gibi önemli bir yazar için hazırlanan ajandada mevsimlerin de ayrı bir yeri var. Edebiyat seven tüm okurlarıma hararetle tavsiye ediyorum.
Son derece sıkıntılı
Kahvemi yudumlarken gazeteci bir dostumla karşılaştık. Hal hatır sohbetinden sonra dostum bak sana bir şey göstereceğim diyerek akıllı telefonundan Hürriyet gazetesinden bir sayfa gösterdi. “Ara Kafe’de olmasak bunu sana göstermek aklımın ucundan geçmezdi” diye ekledi arkadaşım. Gösterdiği sayfanın başlığı tam olarak şu şekildeydi: “Magnum’a seçilen ilk Türk. Haberin içeriğine girmeden önce kısaca Magnum’dan bahsetmek gerekiyor.1947 yılında Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger, David Seymour, William Vandivert, Rita Vandivert ile Maria Eisner tarafından kurulmuş bir fotoğraf kooperatifi. Magnum dünyada serbest çalışan fotoğrafçıları bir araya getiren kooperatif nitelikte ilk ajans. Ve Magnum fotoğrafçısı olmak bir fotoğrafçı için son derece prestij kaynağıdır. Gazete haberine dönersek spotta yazan ifadeleri okuyunca gerçekten ne diyeceğimi bilemedim.
Şaşılacak ne var ki denebilir
“Dünyanın en önemli fotoğraf kooperatifi sayılan Magnum Ajansı, 70 yıllık tarihinde ilk kez bir Türk fotoğrafçıyı bünyesine aldı”. Siz değerli okurlarım bunda şaşılacak ne var ki diyebilir. Bu son derece normal. Şaşkınlığımın nedeni Türkiye’nin en önemli fotoğraf sanatçısı, ki o kendini fotomuhabir olarak tanımlar, Ara Güler bu ajansta yer alan ilk Türk’tür. Hemen Hürriyet’in arama motoruna Magnum yazdım. En eskisi 2003 yılına ait olmak üzere çok sayıda Hürriyet haberinde Ara Güler’in Magnum’la çalıştığını refere eden haberle karşılaştım. Arkadaşım dayanamayıp aklındakini söyledi: