“İnanılmazın Enkazından Hazineler” isimli belgeselin arkasında eserlerin çıkarılmasına maddi destek veren kişi olarak gördüğümüz İngiliz sanatçı Damien Hirst var.
Doğu Afrika kıyılarında balıkçılar denizde bazı sanat eserleri bulurlar. Yetkililere haber verilir, çeşitli araştırmalar yapılır. Sualtı arkeologları, dalgıçlar ve diğerlerinden oluşan bir ekip olay yerine gelip araştırmalar yapmaya başlarlar. Evet gerçekten de bulundukları yerde bir batık vardır. Geminin iskeletine ya da kalıntılarına ulaşamazlar ama geminin taşıdığı yük bozulmadan kalmıştır. Gemiden bir kalıntı olmadığı için adı da belirlenemez ama bütün işaretler daha önce efsane gözüyle bakılan Amotan’ın efsanevi gemisini göstermektedir. Devasa büyüklükte olduğu bilinen bu gemi dönemin en önemli sanat eserlerini yepyeni tapınak yapmak için toplamaktadır. İşte bulunan bu sanat eserleridir.
Bütün bunlar ve çok daha fazlası Netflix yapımı olan “Treasures from the Wreck of the Unbelievable” yani “İnanılmazın Enkazından Hazineler” isimli belgeselde anlatılıyor. Netflix sağladığı orijinal içeriklerle adından hayli söz ettiriyor. Ama bunun dışında son derece dikkat çekici belgesellere de evsahipliği yapıyor. Hatta bu yıl En İyi Belgesel Oscar’ı kazanan da bir Netflix belgeseli. Ama bahsettiğim belgesel nedense pek ilgi görmedi ya da ben fark etmedim.
Ne gemi var ne de hazine
Esasında bu izlediğimiz tam manasıyla bir belgesel değil İngilizce adıyla mocumentary Türkçesi çakma belgesel. Ortada ne böyle bir gemi var ne de bu hazineler. Hepsi daha önceden yerleştirilmiş ve filme alınırken sanki yeni bulunmuş gibi yapılıyor. Karakterleri canlandıranlar gerçekten de akademik unvana sahip kişiler ama olay kurmaca. Hepsinin arkasında belgeselde de bu eserlerin çıkarılmasına maddi destek veren kişi olak gördüğümüz İngiliz sanatçı Damien Hirst var. Geçtiğimiz yıl Venedik’te sergilenen ve yaklaşık 400 bin kişinin ziyaret ettiği sergide yer alan eserler aslında bunlar. Damien Hirst 2000’lerin başından itibaren en çok konuşulan, en provakatif işlere imza atan, en çok eleştirilen ve bütün bunların getirisi olarak tabii ki en çok kazanan çağdaş sanatçı.
Bazı sanat eleştirmenleri Hirst’ün eserlerini piyasa malı olarak görseler de siz onlara fazla kulak asmayın.Bu eleştirmenlerin benzerleri Pablo Picasso’yu, Salvador Dali’yi, Andy Warhol’u benzer gerekçelerle eleştiriyorlardı. Bu belgeseli seyretmek için Venedik’teki sergiyi görmüş olmanız şart değil. Denk getirip izlemenizi tavsiye ederim.
Sahafnâme
Eski kitaplar, efemeralar, evraklar her daim ilgimi çekmiştir. Durum böyle olunca ister istemez sahaflarla tanışıklığınız oluyor. Sahaf sohbetlerinde çok şey öğrenmişimdir çünkü sahaflarda gerçekleşen sohbetlerde belirli bir merakın, birikimin temsilcisi kişilerle karşılaşırsınız. Gerçek bir sahaf da hep kendini yeniler, geliştirir. Aksi takdirde ticaretini yaptığı nesneye dair bilgisi olmayan sıradan bir satıcı olur.
Sahaflıkta 40 yılını dolduran Emin Nedret İşli birikiminin bir kısmını “Sahafnâme” isimli kitapta bir araya getirdi. Kitabı ilk gördüğümde eski sahafları, Beyazıt Çınaraltı’nı ve anılarını kaleme aldığını zannettim lakin hiç de umduğum gibi değildi. Bu kitapta Nedret İşli gördüğü veya elinden geçen kütüphanelerden kendi zevkine uyan, hoşuna giden veya satmaya kıyamayıp kenara ayırdığı malzemelerden oluşan bir seçki sunuyor bize. Kitapla alakalı verdiği röportajlarda devamının da geleceğinin müjdesini veriyor. Umarım bu çalışma diğer sahaf dostlarımıza da örnek olur ve böylelikle daha geniş kitleler bu belgelere ulaşır.