Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığımız Amerika’nın dünya çapında en önemli medya organlarından biri olarak gösterilen The New York Times gazetesine tam sayfa ilan verdi. İlanın konusu Türkiye’yi tanıtmak değildi. İlan yıllar önce ülkemizden yasa dışı yollarla kaçırılan bir tarihi eserin ülkemize iadesini konu alıyordu. Eser dünyaca ünlü Christie’s Müzayede Evi’nde satışa çıkmadan hemen önce verildiği için potansiyel alıcının bu eser üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin hak iddiasında bulunduğunu bilmesini sağladı.
Bakanlığımız sadece ilan vermekle kalmadı, bu konuyla alakalı bir mahkeme kararı da çıkartarak müzayede öncesinde eser üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin hak sahipliğinin duyurulması kararını aldı. Böylelikle Kilia tipi idolün ülkemize dönmesi için gereken çaba gösterilmiş oldu.
Atılan adımlar önemli
5 bin yıllık geçmişe sahip olan Guennol Yıldız Avcısı türünün en iyi korunmuş örneği.
3 milyon dolar fiyatla satışa çıkan eserin yaklaşık 11.5 milyon dolara alıcı bulması bu eserin önemini gösteriyor.
İlanda kullanılan dil de son derece diplomatikti. Müzayede evini hedefe almadan, son derece önemli bir şekilde farkındalık oluşturuldu. Ayrıca UNESCO’nun konuyla ilgili uluslararası sözleşmelerde yer alan hükümleri hatırlatıldı. Şimdi önümüzde bu eserin Türkiye’ye ait olduğunu kanıtlamak için 60 günlük kısa bir süre var.
Şahsi kanaatim ve yaptığım araştırmalar sonucu bu eserin ülkemize dönme ihtimalinin son derece zayıf olduğunu idrak ettim. Lakin atılan bu adımlar son derece önemli. Bu ilan ve girişilen hukuki süreç Türkiye’nin ülkemizden yasa dışı yollardan kaçırılan eserleri ne kadar yakından takip ettiğini ve sadece takiple kalmadığını, gerekli adımları attığını göstermesi bakımından son derece önemli.
Peki bu eserin iadesi niçin çok zor? Çünkü bu eserin Anadolu topraklarından çıktığı kesin olarak bilinse de tam olarak ne zaman kaçırılıdığı tespit edilemiyor. Eser 1966 yılından beri birçok kez el değiştirdi. Bu durumda aynı zamanda maliklik davaları da söz konusu olacak. Bütün bu nedenlerden dolayı eserin iadesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ayrıca 60 günlük süre de son derece az.
Türkiye’de sanat ve edebiyat dünyasının en önemli sorunlarının başında 5846 sayılı Telif Hakları Kanunu yer alıyor. Uzun zamandır yapılan hazırlıklar neticesinde bu sıkıntıyı çözmek için gerekli adımlar atılmaya başlandı. Bakan Nabi Avcı, Telif Hakları Kanun Tasarısı’nı sektörün ve kamuoyunun görüşlerine açtı.
En büyük yenilik
Yeni taslağın temel amacı, “telif hakları alanında taraflar arasında menfaat dengesi gözetilerek adil bir sistem oluşturulması”. Bu alanda en büyük sıkıntı şüphesiz sinema sektöründe sıklıkla kullanılan “sınırsız ve süresiz devir”de görülüyor. Yeni düzenlemeyle artık bu mümkün olmayacak. Zaten uluslararası sözleşmelere ve UNESCO’nun yaklaşımına baktığımızda bu uygulamanın olmaması gerekiyor.
Sinemadakine benzer bir sıkıntı edebi çevirilerde de söz konusu. Konunun tüm tarafları bakanlığın internet sitesinden taslağa ulaşabiliyor. Ayrıca taslak hazırlanırken Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu ile de görüşülerek mümkün olan en geniş katılımın sağlanmasına özen gösterilmiş. Son olarak taslaktaki en büyük yenilik çağın gerekliliği olarak Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi’nin kurulacak olması.
Turizmi ihmal etmeden Kültür Bakanlığı da yapılabileceğini gösterdiği için,15 yıllık Ak Parti hükümetlerinin alanında en etkin bakanı olduğu ve kültüre gerçekten önem verdiği için Sayın Nabi Avcı’ya ne kadar teşekkür etsek azdır diye düşünüyorum.