Vasıf Kortun’un yeni kitabı”20”de 1990’lı yıllardan bugüne çağdaş sanat, sanatın değişimi, bienaller, Türkiye’de sanatın durumu gibi konulara dair yazılar yer alıyor.
Türk sanat dünyasının özellikle çağdaş sanat söz konusu olduğu zaman ki kendisi güncel sanat demeyi tercih etse de, hiç şüphesiz en mühim aktörlerinden olan Vasıf Kortun’un yeni kitabı “20” yayımlandı. “10” ve “Ofsayt Ama Gol!” gibi bu kitap da e-yayın olarak Salt tarafından okura sunuldu. “20”yle birlikte Kortun daha önce duyurmuş olduğu üçlemeyi tamamlamış oldu.
“20”de 1990’lı yıllardan bugüne çağdaş sanat, sanatın değişimi, bienaller, Türkiye’de sanatın durumu, devletin bir sanat politikası olmaması gibi konulara dair yazılar yer alıyor. Bu yazıların bazılarının başkaları tarafından yazılma ihtimalinin olmaması, Kortun’un kendi şahsi tecrübelerini aktarması özellikle genç sanat profesyonellerine yol gösterici, ders verici olması eserin en önemli özelliği.
Kişisel yaşanmışlıklar
Hele ki İstanbul sanat hayatının birden bire bugün bulunduğu hale gelmediğini, ardında büyük bir çabanın olduğunu göstermesi dikkate değer. Ayrıca İstanbul’un kültür kurumlarının Londra ve Bilboa örnekleriyle mukayese edilmesi, Türkiye’de çağdaş sanatın yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde Polonya, Brezilya, Ürdün ve Amerika’daki durumun nasıl olduğuna dair bilgiler ve kişisel yaşanmışlıklar kitabı eşsiz kılıyor. Kitap Salt’ın diğer yayınlarıyla birlikte saltonline.org/tr/books adresinden indirilebilir.
Sanatın ekonomisi
Dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri olarak gösterilen Art Basel ve özel bankacılık ve araştırmalarıyla tanınan UBS, 2017 yılının değerlendirildiği sanat raporunu geçtiğimiz günlerde yayımladı. Dünya sanat piyasası önceki yıla kıyasla hacim olarak yüzde 12’lik artışla 63.7 milyar dolara ulaştı. ABD, İngiltere ve Çin toplam satışın yüzde 83’ünün yapıldığı yer olarak kayda geçti. Amerika tek başına satışların yüzde 42’sine ev sahipliği yaparken, Çin yüzde 21’de, İngiltere ise yüzde 20’de kalmış. Türkiye maalesef global anlamda önemli bir oyuncu olamadığı için bu raporda adı bile geçmiyor. Batıyla bu anlamda yarışmak gerçekten zor, aradaki farkın kapanması için çok çok ciddi planlamaların yapılması gerekiyor. Önemli olan sadece planlama da değil bu planları uygulayabilmek. Diğer alanlarda kendi ayaklarımız üzerinde durmaya çalıştığımız bu dönemde kreatif sektörlerin de son derece stratejik olduğunu unutmamak lazım.
Zeytin Dalı
Çok şükür Afrin şehir merkezi de ele geçirildi. Yakın zamanda şehir mayınlardan ve tuzaklardan temizlenip gerçek sahiplerine tekrar kucak açacak. Önce sosyal medyada sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi sosyal medya hesabında Afrin’i, Amerika ve diğerlerinin operasyon yaptığı şehirlerle mukayese eden fotoğrafların paylaşılmasıyla ordumuzun ne kadar hassas bir operasyon yürüttüğü daha da görünür oldu. Zaten operasyonun adının Zeytin Dalı olmasından amacının barış olduğu belliydi. Özellikle yurtdışında Türkiye’nin gerçekleştirdiği bu operasyona karşı çıkanlar oldu. Bu önemli değil ama bu karşı çıkışlardan bir tanesi özellikle dikkatimi çekti. Bu yıl 19-27 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek Tahran Film Festivali’nde “Bugünün İslam dünyasındaki değişikliklerin penceresi” alt başlığını taşıyan bölümün adı Kırık Zeytin Dalı! Her şeyin hele ki sanatın semboller ve göndermeler üzerinden devam ettiği bir dönemde bu isimlendirmenin tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Bu ancak Türkiye’nin Zeytin Dalı operasyonunda başarısız olmasını uman İran’ın niyetini açıklamasıdır.