Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Seçimlere 6 ay kala siyasal partilerin attıkları her adım seçimler üzerinde olabilecek etkileri bakımından değerlendirilecek. CHP kurultayına da bu açıdan bakmak gerekir.
Kurultay, seçimlere hazırlanan CHP için iki önemli sonuç doğurdu. Birincisi, parti içi mücadeleye son noktayı koydu. Partinin yeni liderliği ile partinin karar organları arasında bütünlük ve uyum içinde çalışma olanağı sağladı. Sonuçlar, örgütün her kademesinin Sn. Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini gösteriyor. Parti içi sorunların çözümlenmesi, CHP’ye yeni siyasal projesini gerçekleştirmesi yolunda somut adımlar atması kanallarını açmış bulunuyor.
İkincisi, kurultaydaki coşku, Genel Başkan’a verilen destek, Kılıçdaroğlu rüzgârının seçimlerden önce güçlü bir biçimde CHP gemisinin yelkenlerini doldurmasına, CHP’nin seçimlere taze bir enerji ile girmesine yol açacağa benziyor. Bu coşkulu desteğin en önemli nedeni, Sn. Kılıçdaroğlu’nun güven veren, kitlelerle kolay iletişim kurabilen kişiliği yanında, Türkiye’nin üstüne çöken umutsuzluk bulutunu delip geçen bir ışık olması.
Sn. Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşması, CHP’nin topluma verdiği yeni mesajın ana çizgilerini içeriyor. Konuşmanın iki ana teması vardı: Demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti ile sosyal demokrasi.
Birinci tema ile ilgili olarak Sn. Kılıçdaroğlu özgürlükleri genişleteceğini, güvence altına alacağını söyledi. Kadın hakları ve gençliğe ağırlık verdi. Üniversiteleri çağdaş, bağımsız, özgür kurumlara dönüştüreceğini; bilimsel, yönetsel, mali özerklik vereceğini, harçları kaldıracağını belirtti. Yargı bağımsızlığı üzerinde durdu. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağını söyledi.
İkinci tema ile ilgili olarak, yoksulluk ve işsizlikle nasıl mücadele edeceğini anlattı. Köylünün, işçinin, emeklinin yanında olacağına, onların haklarını sağlam güvenceler altına alacağına söz verdi.
Konuşma, CHP iktidara gelince ne yapacağını anlatan bir program niteliğinde. İçi boş sözlerden çok, somut, ayrıntılı değişikliklere yer veriyor. Üniversite harçlarının kaldırılması, mazotta OTM’e son verilmesi, aile sigortası, emeklilere milli gelir artışından pay verilmesi bunun örnekleri. Bu da, CHP içinde her konuda ciddi çalışmalar yapıldığını gösteriyor.
Konuşmanın bu özelliğe sahip olmayan bölümleri, dış politika ve Kürt sorununa ilişkindi. Dış politika konusunda, dış politikanın dengeli olması, AB ile ilişkilerdeki aksaklıkların giderilmesi gerektiğini söylemekle yetindi.
Kürt sorunu ile ilgili olarak, CHP’nin 1989 raporunun yenilendiğini, sorunu toplumsal uzlaşma ve Cumhuriyet’in değerlerini koruyarak çözeceğini söyledi. CHP’nin etnik kimliğe ve inançlara saygılı olduğunu, ancak kimlik ve inanç temelinde siyaset yapmayacağını belirtti. Oysa, hiç olmazsa, günümüzde demokrasinin çoğulculuğu içerdiği, çoğulculuk ilkesinin herkese farklı olma hakkını verdiği, CHP’nin bütün farklılıklara saygı göstereceği ve koruyacağı, farklı etnik ve dinsel kimliklerin ifadesine yer açacağı gibi sözler duymayı beklerdik.
Sn. Kılıçdaroğlu’nun konuşması ve kurultaydaki genel hava CHP’deki değişimin göstergesi. CHP’nin artık statükonun değil, değişen toplumun, değişimin partisi olduğunun işaretleri. Ancak sadece CHP değil, CHP’yi destekleyenler de değişiyor. Geleneksel destekçisi laik, orta sınıf, daha demokrat, daha özgürlükçü oluyor. Bunun yanında CHP, işçinin, köylünün, gecekondudaki yoksulun, emeklinin, kadının ve gençlerin desteğini ve oyunu istiyor. Kurultay, CHP’nin, demokrat, özgürlükçü, değişikliğe açık, halkla bütünleşen bir sosyal demokrat kimliğe bürünme yolunda olduğunu ortaya koydu. Sn. Kılıçdaroğlu’nun “Bürokratik devlet partisi değil, halkın partisiyiz” sözleri bu nedenle önemli.
Roma mitolojisinde Minerva’nın yanında bir baykuş bulunur. Baykuş karanlıkta uyanık olduğu ve görebildiği için, akıllılığı ve uyanıklığı simgeler. Yeni CHP, Türkiye’nin içinde bulunduğu karanlık ortamda, “Minerva’nın Baykuşu”.