Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Enflasyon ile faiz arasındaki bağlantıya ilişkin tartışmaların hukuki boyutu da var. Hukuken faiz, bir kimsenin sahip olduğu sermayeden, paradan mahrum kaldığı sürenin bedelidir. “Bedelidir” diyorum, çünkü burada kastettiğim, bir kimseye borç, kredi ya da başka finansal enstrümanlarla verilen paranın getirisi olan faiz, yazı konumuzun kapsamı dışında.

Yazımızın konusu, ister bir alacak olsun, isterse bir tazminat olsun, borçlunun borcunu ödemediği süre için işletilen faizdir.

Ticari işlerde faiz oranını taraflar, yasal sınırlar içerisinde diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Eğer bir faiz oranı kararlaştırılmamışsa, o zaman uygulamada yasal faiz adı verilen faiz oranı üzerinden alacağa, tazminata faiz işletilir.

Haberin Devamı

2023 yılı enflasyon oranı %64,77.

Mevduata uygulanan faiz oranı ortalama %50.

Alacağa, tazminat alacağına uygulanan temerrüt faiz oranı 31.12.2022’de 10,75 iken 23.12.2023’ten itibaren %44,25 olarak belirlenmiş. Ticari işlere uygulanacak yasal temerrüt faiz oranı Merkez Bankası’nın ilan ettiği avans faiz oranı olduğu için, bir ekonomik sitemde yer alan bütün alacaklı-borçlu herkesi çok yakından etkiliyor. Eminim ki, Merkez Bankası avans faiz oranını belirlerken bunları ve aşağıda yazacağım sebeplerden dolayı ticari davaların ortalama süresini de dikkate alıyordur.

Görüldüğü gibi, 2023 Yılında temerrüt faiz oranı, yıllık enflasyon oranının neredeyse altıda biri kadar. Şimdi düşünelim; bir kimseden ticari ilişkiden kaynaklanan Yüz Bin TL alacağınız olsun. Ama borçlu herhangi bir sebepten dolayı borcunu 1 yıl süreyle ödememişse, dava yoluyla faiz oranı paranızın alım gücünde altıda bir oranında azalma var.

Enflasyonun % 10’un altında olduğu zamanlarda, ticari temerrüt faiz oranı daha yüksek olduğu için, alacaklı olunan paranın alım gücünde bir değer kaybı olmuyordu ve alacak davaların uzun sürmesi çok da önem arz etmiyordu.

Ama şu anda bir çok işletme zaten sermaye sıkıntısı yaşamakta. Buna ek olarak bir de alacağı parayı geç almasından dolayı sermayesinin alım gücünde de bir kayba uğruyor.

Haberin Devamı

Birkaç yıldır Adalet Bakanlığı, her dava açılışından davanızın sonuçlanacağı tahmin edilen süreyi “gün” olarak veriyor. Fakat ticari davalarda bu süreyi tutturmak çok istisna, keza ticari davalar eskiye göre daha çabuk sonuçlansalar da, 2 ile 3 yıl arası sürüyor. Davalar sadece bizde uzun sürmüyor, Dünyanın bütün ülkelerinde vatandaşlar kendilerine göre uzun süren yargıdan şikayetçidir.

Dava uzadıkça alacaklı mağdur, borçlu fırsatçı oluyor.

Davaların, özellikle ticari davaların uzun sürmesinin borçlulara faydası olsa da, asıl alacaklılara zararı çok büyük oluyor; alacağını işletme sermayesine bir an önce katıp faaliyetlerinde kullanamıyor; enflasyon oranının çok altında bir ticari faiz alabildiği için sermayesinin alım gücü düşüyor.

Bazen bir ticari ilişkinin iki tarafı arasında kimin alacaklı, kimin borçlu, ya da alacak ve borcun miktarında anlaşmazlık çıktığı için uyuşmazlık yargıya taşınır ve mahkeme kararı kesinleşinceye kadar kimse kimseye ödeme yapmaz.

Dava süresi azaldı ama…

Haberin Devamı

Bazen de borçlu kötü niyetlidir, bankadan yüksek faizli kredi çekmek yerine borcunu ödemez ve alacaklısının parasını, ticari kredi faiz oranından çok daha düşük olan avans faizi ödemeyi göze alarak uzun süren yargılama bitinceye kadar kullanma yolunu seçer.

Uzun süren yargılama, borçlu yararına, alacaklı zararınadır.

“Geç gelen adalet, adalet değildir!” özdeyişi alacak ve tazminat davalarıyla ilgili minumuma indirilebilir.

Adalet Bakanlığı son yıllarda yaptığı atamalarla hakim ve savcı sayısını nerdeyse dört katına çıkardı. Böylece hızlı yargılamayı sağlayacak en önemli hususlardan birisi olan hakim ve mahkeme başına düşen derdest dosya sayısında bir azalma oldu ve dava sürelerinde hissedilir bir azalma oldu. Ama şanssızlık, bu seferde enflasyonda öngörülenin çok üzerinde bir artış olup, ticari temerrüt faiz oranında aynı oranda artış olmayınca, alacaklılar yine mağdur olmaktan kurtulamadı.