Bankalar kredi kullandırırlarken, kredinin geri ödenmesini teminat altına almak isterler. Kredi ödenmezse, hemen bu teminata başvurup, ödenmeyen bakiye kredi borcunu kapatırlar. Bankacılıkta geçerli bir çok teminat türleri vardır. İş dünyasında herkesin bildiği en yaygın teminat türü ipotek, rehin ve kefalettir.
Öyle bir teminat türü daha vardır ki, bankalar bu teminat türünün hukuki özelliğinden yararlanmak isterler. Kredi borçlusundan açık bono alırlar. Bono bir kambiyo senedidir ve kıymetli evrak niteliği taşır. Kıymetli evrakın en büyük özelliği ise ne için düzenlendiği senette yazılmaz. Buna biz hukukta “sebepten soyutluk prensibi”, eski terimiyle “illetten mücerretlik prensibi” deriz.
Yani çeklerde olduğu gibi, senetlerde de, ne için düzenlendiği belirtilemez. Mesela, 10 ton Tavşanlı kömürü satın alan birisi, ödeme için senet düzenlediğinde, satın aldığı kömürün parası olarak senedi düzenlediğini senedin üzerine yazamaz.
İşte bu nedenle bankalar da kredi teminatı olarak açık senet aldıklarında, üzerine kredinin teminatı olarak senedin düzenlendiği hususunu belirtmezler. Böylece senedi daha kolay takibe koyarlar.
Çünkü, teminat demek, asıl borç ödenmeyince başvurulacak bir hukuki enstrüman demektir. Dolayısıyla bir banka, kredi borcunu ödemeyen kişiye karşı yasal takibe geçmeden teminata başvuramaz. Oysa aslında teminat olarak alınan senedin, teminat senedi olduğu ispatlanamazsa, bu durumda senet, kredi borcunun ödenmesi için düzenlenmiş olarak kabul edilir ve banka senedi doğrudan takibe koyabilir.
Ne için düzenlenmiş?
Peki, bir senedin ne için düzenlendiği mademki senedin üzerinde yazmıyor, o zaman biz bu senedin teminat senedi olduğunu nasıl ispatlarız diye sorarsak, cevabını Yargıtay kararlarında bulabiliriz.
İş insanı Sertaç Bey, Ukraynalı bir firma ile iyi bir ihracat anlaşması yapar. Ancak emtiayı zamanında yetiştirmesi için üretim kapasitesini artırması gereklidir. Şirketin iç kaynakları yetersizdir. O da hemen yıllardır çalıştığı bankasına koşar. Bankası kredi kullandırmayı kabul eder. Ancak banka çok sağlamcıdır, teminat olarak hem ipotek, hem kefalet hem de açık bir teminat senedi ister.
Sertaç Bey bütün teminatları yerine getirir. Açık bir bono imzalar ve bankaya teslim eder. Tam işler iyi giderken, Ukrayna-Rusya krizi patlak verince, kısmen tamamlanmış ihracat işleri yarım kalır ve Sertaç Bey’in şirketi zor duruma düşer. Kredi taksitlerini ödeyemez hakle gelir.
Banka mecburen hemen krediyi kat eder ve Sertaç Bey’in şirketine ödeme ihtarı gönderir. Maalesef bankanın verdiği iki günlük ödeme süresinde zaten ödeme yapılması da mümkün değildir.
Hal böyle olunca banka Sertaç Bey’in şirketine karşı hem kredi alacağının ödenmesi için haciz yoluyla icra takibi başlatır hem de Sertaç Bey’in boş olarak verdiği teminat senedini, kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takibe koyar.
Mahkeme süreci
Sertaç Bey, takibe konu bononun alacaklı bankadan kullanılan genel kredi sözleşmesine istinaden teminat olarak verildiğini belirterek takibin iptalini talep eder. İlk Derece Mahkemesi, Sertaç Bey’in teminat iddiasının kabul ederek, takibin durdurulmasına karar verir. Alacaklı banka kararı istinaf mahkemesine taşır. Bölge Adliye Mahkemesi de teminat senedi itirazını yerine bulur. Gerekçesi, her ne kadar takibe dayanak bononun üzerinde teminat senedi olduğu yazılı olmasa, kredi sözleşmesinde bonoya atıf yapılmasa da, alacaklı bankanın istinafa cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin tahsil edilmesi halinde borçtan mahsup edilmek üzere verildiğini kabul ettiği, bu sebeple kullandırılan krediden sonra borçlular tarafından tahsilinde kredi borcuna mahsup edilmek kaydıyla alınan senedin kredinin teminatı olarak alındığının kabulü gerekir. Bu karar da temyiz edilir. Son noktayı Yargıtay koyar.
Borçlu ispatlamalı
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/2402 E., 2021/6719 K sayılı kararına göre, borçlular tarafından, takip konusu senedin kredi borcunun teminatı olarak verildiğine ve senetten doğan alacağın şarta bağlandığına ilişkin senedin tüm unsurlarına atıf yapan yazılı bir belge sunulmamıştır.
O halde bir senedin teminat senedi olduğunu, senedi düzenleyen borçlu ispatlamalıdır ve bunu da senedi teminat senedi olarak verildiğine dair yazılı bir belge sunarak yapmalıdır. Yazılı belgede, senedin bankadan hangi kredinin teminatı olarak verildiği, senedin açık senet mi olduğu, kısaca senetle ilgili tüm bilgilerde belirtilmiş olmalıdır.
Yargıtay’a göre bankanın, Sertaç Bey’in ödenmeyen kredi borcu nedeni ile alacaklı olduğu ve tahsilinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere alınan bonoyu takibe koyduğuna dair beyanda bulunması, senedin, kredi borcunun edası (ifası) amacı ile düzenlendiğine dolayısıyla ödeme aracı olarak verildiğine ilişkindir. Üstelik Sertaç Bey’in kredi kullanırken imzaladığı genel kredi sözleşmesinde, senedin bu sözleşme gereğince ve sözleşmenin tanzim edildiği sırada verildiğine dair bir açıklama da yoktur.
Oysa bir senedin teminat senedi olduğu, hangi borcun ve ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/03/2001tarih, 2001/12-233 E. Ve 20/06/2001 tarih ve 2001/12-496 Esas sayılı kararları da aynen bu yöndedir.
O halde bir bankadan kredi çekerken eğer teminat senedi verecek olursak, yapmamız gereken şey, ya genel kredi sözleşmesine el ile ya da ayrı bir belgeye, hangi senedin teminat senedi olarak verildiğinin açıkça yazılması, en azından senedin vadesi ve düzenleme tarihini de belirtmemiz gerekecek.
Aksi takdirde, senedin kredi borcunun ödenmesi, kredi taksitlerinin ödenmesi için verildiği kabul edilecektir ki, doğrudan takibe konulmasına hukuki bir engel yoktur.
İş insanlarımız bilsin istedim.