Bankadan kredi çeken diyabet hastası kanserden ölürse, kredi borcu hayat sigortası tarafından karşılanır mı? Bu konularda taraflar arasında sürekli hukuki sorun çıkıyor
Hayat sigortasının tazminat ödeyebilmesi için kredi borçlusunun ölüm nedeninin kaza, hastalık, intihar veya adam öldürme olması gerekir. İntihar sonucu ölümde, sigorta şirketi özel olarak daha kısa bir süre kabul etmemişse, hayat sigortasının en az üç yıllık olması da şarttır.
Tüketicilerin aldıkları krediler için en yaygın teminat, borçlunun hayat sigortasıdır. Hayat sigortası hem bankanın, hem de kredi borçlusunun mirasçılarının lehinedir. Vefat halinde, kalan kredi borcu faiziyle hayat sigortasından karşılanır. Mirasçılara borç bırakılmamış olur.
Ancak, örneğin solunum yetmezliği bulunan bir kişi şeker komasında ölürse, kredi borcunu hayat sigortası öder mi? Ya da, diyabet hastası kanserden ölürse, kredi borcu hayat sigortasından mı karşılanmalıdır? Bu konularda banka, sigorta şirketi ve vefat edenin mirasçıları arasında hukuki sorunlar çıkmaktadır.
Hastalığı gizlemişse
Bazen bilerek, bazen sorulmadığı, kağıtları okumadan imzaladığı için ölümcül bir hastalığı bulunup bulunmadığı açıklaması yapılmaz. Sonuçta hayat sigortasını yapan sigorta şirketi, sigortalının verdiği bilgilere ve beyana göre hayat sigortası yapmış olur.
Kredi kullanıldıktan sonra, kredi borçlusunun hayat sigortası yaptırdığı anda bildiği fakat sigorta şirketine bildirmediği bir hastalıktan ölmesi halinde, en çok karşımıza çıkan sorun, hayat sigortasının tazminat ödememesidir; Türk Ticaret Kanunu 1439’uncu maddesine göre sigorta ettiren kasıtlı olarak doğru beyan yükümlülüğünü yerine getirmemişse, ihlal ile vefat nedeni arasında bağlantı bulunması koşuluyla, sigortacının tazminat ödeme borcu ortadan kalkar.
Sinsi hastalıklar
Bildirilmeyen, gizli tutulan hastalıktan vefat halinde, ölüm ile gizlenen hastalık arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Mesela kanser hastalığı bildirilmemiş ve ölüm sebebi de kanser hastalığıysa tazminat ödenmez, kredi borcu mirasçılara kalır.
Bir hususu ayırt etmek gerekir; sigortalının sigorta yapılırken hastalığını bildirmemesinin sebebinin, kasıt veya ihmal olması gerekir.
Hayat sigortası yapılırken mevcut olan ancak kredi borçlusunun bilmediği, henüz teşhis konulmamış ölümcül bir hastalıktan vefat halinde, sigortalının doğru beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğinden söz edilemeyeceği için, ölüm halinde sigorta şirketinin tazminat ödemeyi reddetmemesi gerekir. Bir kişi mevcut olsa da, bilmediği hastalığını beyan edemez ki.
Bazı hastalıklar vardır ki, çok sinsi seyreder ve erken teşhisi kolay olmayabilir. Mevcut hastalıkla ilgili teşhis konulmamış olabilir. Bazı vakalar vardır ki, röntgen filmi bir santim aşağıdan veya yukarıdan çekilmediği için hastalık zamanında teşhis edilememiştir. Bu durumda sigorta yaptıran bir hastalığı gizlemekle itham edilemez.
Bildirilmeyen hastalık başka bir hastalığı tetiklemişse hayat sigortası ödeme yapmaz.
Kredi borçlusu, 26 Aralık 2012’de hayat sigortası yapar, 23 Haziran 2013‘te vefat eder. Sigorta şirketi, 2014’te akciğer kanseri teşhisi konulduğu ve bu durumun hayat sigortası yapılırken beyan edilmediğini gerekçe göstererek tazminat ödemeyi reddeder. Olay mahkemeye taşınır.
Kişinin 2014’te Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne akciğer kanseri tanısıyla yatışının olduğu yazılıdır. Burhaniye Devlet Hastanesi kayıtlarına göre ise, 22 Nisan 2013’te nefes darlığı şikayetiyle yoğun bakım ünitesine yatışı olmuş, sigortalı aynı hastanede vefat etmiştir. Raporunda “akciğer kanseri ve kalp durması” yazılmıştır.
Ölüm raporu
Sorun, kalp durmasından dolayı ölümüne akciğer kanserinin etkisinin tespitidir.
Poliçe düzenlenirken sigortalının doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği ve gizlendiği iddia edilen hastalık ile ölüm arasında nedensellik bağı araştırılmalıdır.
Raporda ‘doğal ölüm’ yazılsa da, tevraklarının, poliçe tarihinden önceki akciğer hastalığı konusunda bilirkişilerin yapacağı değerlendirmeyle, kalbin durmasına akciğer kanserinin neden olup olmadığı açıklanarak uyuşmazlık çözülecektir.
O halde kredi borçlusu sigorta şirketine bildirmediği hastalıktan değil de başka bir hastalıktan vefat etmiş olsa da, vefat edilen hastalık bildirilmeyen hastalıktan kaynaklanıyorsa, arada nedensellik bağı varsa, sigorta şirketi yine tazminat ödemeyecektir. Böyle karar vermiş İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 17 Şubat 2021 tarih ve 2021/173 K sayılı kararında.
Koronadan vefat hayat sigortası kapsamında mı?
Sigorta şirketleri genellikle korona nedeniyle vefatı, hayat sigortası teminatı kapsamında kabul ediyorlar.
Bu sebeple kişinin hayat sigortası yaptırırken kanaatimce korona hastalığı geçirdiğini bildirmemesi doğru beyan yükümlülüğünü ihlal anlamına gelmez. Koronayı evde, yoğun bakımda veya entübe olarak atlatmış olmasının da kanaatimce hukuken önemi yoktur. Korona hastalarının karantinada bulunma yükümlülüğü nedeniyle dışarı çıkıp bankadan kredi çekecekleri ihtimalini bir kenara bırakıyorum.
Doğru beyan
Koronadan vefat hayat sigortası poliçe teminatında olduğu için, koronadan vefat eden sigortalının kronik hastalıklarını poliçe düzenlenirken bildirip bildirmediğinin bir önemi olmaz. Çünkü vefat teminat kapsamında olan bir hastalıktan dolayı gerçekleşmiştir, gizlenen değil.
Örneğin kişi kanser, diyabet, alzeimer veya kalp hastası olsa, ister bu hastalıkları bildirmiş olsun, isterse bildirmemiş olsun, koronadan vefat edenin hayat sigortası kapsamında kredi borcunun karşılanması gerekir.
Bir an için vefat sebebinin önemli olmadığı, TTK md 1435 ve 1439 hükümleri kapsamında koronadan vefat eden sigortalının kanser hastalığını bildirmediği, doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu sebeple de sigortacının tazminat ödeme borcunun sona ereceği ileri sürülebilirse de, düşünceme göre arada bağlantı olmadığı sürece sigorta şirketinin tazminat ödeme borcu devam eder.
En fazla, sigorta şirketine ödenen pirim ile, bildirilmeyen hastalık beyan edilseydi ne tutarda prim ödenecekse, aradaki orana göre ödenecek tazminatta indirim yapılabilir. TTK md 1439 ikinci fıkrasının son cümlesi öyle diyor.
Yeni hukuk kitapları
Kural olarak hukuk ders kitaplarının tanıtımını yapmıyoruz. Bugünkü tanıtacağımız kitap hem ders kitabı, hem de avukat, hakim, arabulucu, noter gibi uygulamacıların da yaralandığı bir başvuru kitabı olduğundan, kısmi istisna uygulayıp, Poroy/Tekinalp/Çamoğlu’nun, “Ortaklıklar Hukuku I” başlıklı güncellenerek yenilenen kitabına yer vereceğiz.
Ersin Çamoğlu ve Ünal Tekinalp imzalayarak göndermişler, sağ olsunlar. Kitabın diğer Yazarı Reha Poroy 2009 yılında vefat etti, ama ismi kitapta yaşatılıyor, Onun yazdığı bölümler Tekinalp Hoca tarafından gözden geçirilip yenileniyor.
Şirketler hukukunda birçok yasal değişiklikler yapıldı. Hepsi kitabın yeni baskısına işlenmiş, adi ortaklılar kısmına eklemeler yapılmış. Sermaye piyasası mevzuatındaki değişikliklere ve yeniliklere yer verilmiş.