Modern yaşamın yaygınlaştırdığı diyabet hastalığı, kalp krizi ve inmeye yol açarak birçok yaşamı karartıyor. Yeni yayımlanan bir bilimsel bildiri diyabeti olan bir kişi kalp damar hastalıklarından korunmak için ne yapmalı sorusuna cevap veriyor...
Sevda Hanım çalıştığı şirketin kuralları gereği 60 yaşına bastığı için sağlık kontrolündan geçti. Yıllardır doktor görmemişti. Açlık kan şekeri iki farklı ölçümde yüksek bulundu. Bunun üzerine kan şekerinin 3 aylık ortalama değerini gösteren bir test yapıldı. Bu testin sonucu da yüksek çıkınca tip 2 diyabet teşhisi kondu.
Doktor, tansiyonun da yüksek olduğundan dolayı mutlaka sağlıklı beslenerek ve düzenli spor yaparak kilo vermesi gerektiğini söyledi. 3 ile 6 ay içinde durumunda iyiye gidiş olmazsa ilaç tedavisine başlamak gerekeceğini ekledi.
Sevda Hanım, ilaç almayı hiç sevmezdi, yarardan çok zarar vereceklerini düşünüyordu. Beslenmesine dikkat ederek sorunu ilaçsız çözebileceğini söyleyerek doktorun muayenehanesinden ayrıldı. Sekiz ay sonra kontrola geldiğinde durumunda bir iyiye gidiş yoktu. Aksine tansiyonu da kan şekeri de daha yüksekti. Zaten fazla olan kiloları biraz daha artmıştı. Doktora tekrar gelmesinin asıl nedeni bir arkadaşının diyabetik olan kocasının 55 yaşında ağır bir kalp krizi geçirmesiydi. ‘Benim de başıma aynı dert gelebilir’ diyerek ilaç alma fikrine kendini alıştırmaya çalışıyor, yeter ki kalp krizi ve inme gibi hastalıklardan korunayım diye düşünüyordu.
Amerikan Kalp Birliği ve Amerikan Diyabet Derneği bu ay yayımladıkları ortak bir bilimsel makaleyle Sevda Hanım durumunda olan kişilerin kalp damar hastalıklarından korumak için ne yapmalı sorusuna cevap veriyorlar.
Önce yaşam tarzını düzeltmeli
Alanlarında haklı bir şöhrete sahip, saygın birçok uzmanın katkılarıyla son halini alan makalede diyabeti olan bir kişinin kalp damar hastası olma riskinin aynı yaştan ve cinsten birine göre 2 - 4 kata daha fazla olduğu belirtiliyor. Bu riski düşürmek için ilk atılacak adımın sağlıklı beslenme ve düzenli sporla kilo vermek olduğunun altı çiziliyor.
Sağlıklı beslenme derken Akdeniz diyeti veya benzer bir beslenme tarzının benimsenmesi, şekerli besinlerin azaltılması, trans ve doymuş yağların yerine bitki kaynaklı doymamış yağların tercih edilmesi öneriliyor. Düzenli egzersizin, kan şekeri kontrolunu kolaylaştırdığı, ciddi bazı komplikasyonları önlediği kanıtlarıyla anlatılıyor.
Üstünde önemle durulan bir nokta da şişmanlık sorunu. Fazla kilolu olan diyabetiklerin zayıflayıp ideal kiloya inmesinin önemi vurgulanıyor. Çok şişman olanlarda mide küçültülmesi gibi cerrahi yöntemlerin işe yaradığını gösteren karşılaştırmalı araştırmalar sıralanıyor. Gerekirse, ehil ellerde riski çok düşük olan bu ameliyatlarla diyabetik olan çok şişman kişilerin başarıyla tedavi edildiği belirtiliyor.
Kanda şeker çok yükselmemeli
Diyabetteki ana sorun, glikozun kullanımı için olmazsa olmaz insulinin az olması ya da hücrelerin var olan insüline direnç göstermeleridir. Her 2 durumda da glikoz hücrelerin içine rahatça giremez, kanda dolaşmaya devam eder ve kan şekeri yükselir.
Hastalara ya ağızdan hap vererek ya da insulin iğnesi yaparak, bazen iki tedaviyi birlikte kullanarak kanda yükselmiş olan şeker normal sınırlara çekilir. Kan şekerinin kontrol altında tutulması hayat kurtarıcıdır. Diyabet, küçük damarları tahrip ederek özellikle böbrekte, gözde ve sinirlerde ciddi sorunlara yol açar. Böbrek yetersizliğine, körlüğe ve “nöropati” denilen sinir hastalığına neden olur. Kan şekerini kontrol altında tutmak küçük damar hasarını azaltarak bu dertleri önler.
Kan şekerini belli sınırlarda tutmanın kalp ve damarlara da yararı vardır. Kan şekeri kontrolünün büyük damarlar üstündeki etkisi küçük damarlarda olduğu kadar olumlu değildir. Yapılan araştırmalar kan şekerini çok sıkı bir biçimde kontrol etmenin kalp krizi ve inmeden korunmada çok yararlı olmadığını düşündürüyor. Uzmanlar, bu şaşırtıcı sonucun bir nedeninin kan şekerinin çok düşürülmesi olabileceğini söylüyor.
Hipoglisemi: İlaçlarla kan şekerini normal sınırlara çekeyim derken kandaki glikoz miktarını çok düşmesine yol açılabilir. Buna tıpta “hipoglisemi” denir. Kanda şekerinin yüksek olması kadar çok düşük olması da iyi değildir.
Doktor, Sevda Hanım’a diyet ve egzersiz tavsiyesinin yanı sıra metformin adlı bir ilaç verdi. Bu ilacın diğer bazı diyabet ilaçlarının aksine kilo aldırmadığını, kan şekerini aşırı düşürmediğini söyledi.
Yüksek tansiyon riski katlıyor
MRFIT adlı büyük bir araştırma, yüksek tansiyonun kalp damar hastalığından ölümleri artırdığını ortaya çıkardı. Bu grafik ölümlerdeki artışın diyabeti olanlarda, diyabetik olmayanlara göre çok daha fazla olduğunu gösteriyor.
Diyabet çoğu zaman yüksek tansiyonla el ele giden bir derttir. Araştırmalar, her 4 şeker hastasından üçünde yüksek tansiyon olduğunu gösteriyor. İki kronik hastalığın ittifakı kalbe, böbreklere, beyne büyük tehdit oluşturur. Bu tehlikeyi çok iyi bilen doktorlar diyabeti olan hastaların kan basıncını mutlaka kontrolda tutmak isterler. Ama aynı kan şekerinde olduğu gibi tansiyonun aşırı düşürmesini de istemezler. Çünkü kan basıncının çok düşmesi bir dizi ciddi soruna yol açabilir. Hedeflenen tansiyon düzeyi hastadan hastaya az da olsa değişir. Elde olan araştırmalara bakan birçok uzman, diyabetiklerde büyük tansiyonun 135 mmHg üstüne çıkmamasını tavsiye ediyor.
Tansiyonu 155/90 mmHg olan Sevda Hanım’a doktoru, şeker hastalarında böbrekleri koruyucu etkisi de olan, kısaca ACE baskılayıcı denilen gruptan bir ilaç verdi. Bir otomatik tansiyon ölçme aleti almasını ve evde kan basıncını ölçüp kaydetmesini istedi.
Diyabette statin almak önemli
Çoğu diyabet hastasında koruyucu statin tedavisinin yararı, olası yan etkilerinden çok daha fazladır.
Şeker hastalarına kan tahlili yapılınca çoğunda kan yağlarının anormal olduğu görülür. Trigliserid denilen yağ düzeyi yüksek, iyi kolesterol (HDL) ise düşük bulunur. Kötü kolesterol (LDL) düzeyi ise çoğu zaman çok yüksek değildir.
Bu değerleri gören doktorlar, ilaç verip trigliserid düzeyini düşürürsek, HDL kolesterolü yükseltirsek hastaları kalp damar hastalıklarından koruruz diye düşündüler. Bilim insanları bu hipotezleri sınamak için bir dizi araştırma yaptılar. Sonuçlar bu hedefler için geliştirilen ilaçların bir yarar sağlamadığını, hatta zararlı bile olabileceğinin gösterdi. Buna karşılık statin verilen diyabetiklerde inme ve kalp krizi gibi sorunlara daha az rastlandığı ortaya çıktı.
Bilimsel veriler ne diyor?
Bu bilimsel verilere dayanarak diyabetik olan ama bilinen bir kalp damar hastalığı olmayan bir kişi için çok genç veya çok yaşlı değilse statin tedavisi tavsiye ediliyor. Yayınlanan ortak bildiride, kötü kolesterol düzeyi çok düşük olmadıktan sonra statinin bu hastaların hepsinde koruyucu olduğu belirtililiyor.
Statin ilaçlarının küçük de olsa kan şekerini yükselterek diyabete yol açtığı biliniyor. Bu yan etki hesaba katıldıktan sonra da statinlerin net etkisinin zarar değil yarar olduğunu belirten uzmanlar diyabetiklerde kalp krizi, inme ve ölümlerin azaltılması için statinlerin yararlı olduğunu vurguluyor.
Bu kanıtları göz önüne alan doktor Sevda Hanım’ın kötü kolesterolü 107 mg/dl olmasına rağmen her gün statin ilacı almasını tavsiye etti.
SON SÖZ: Sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, ideal kiloyu korumak diyabet olmamamızı sağlar, eğer diyabet varsa komplikasyonlardan korur. İlaçlar hastalığın yapacağı tahribatı daha da azaltır.