25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü kutlanacak. Araştırmalara göre kendi evi bir kadın için en tehlikeli mekan ne yazık ki...
Demokrasi için mücadele eden Dominikli Mirabal kardeşlerin hikayesini beyazperdeye aktaran yapımcı-oyuncu Salma Hayek’in “Kelebekler Zamanı” filmi, Julia Alvarez’in romanından yola çıkarak çekilmişti. Diktatör Trujillo’nun korkulu rüyası haline gelen üç kız kardeşin 25 Kasım 1960’taki hazin sonunun iddia edildiği gibi kaza olmadığına ve diktatörün ajanlarınca katledildiklerine dair açık göndermelerle bitiyordu film. Birleşmiş Milletler, Mirabal kardeşlerin katledildikleri 25 Kasım tarihini 1999 yılında, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü ilan etti.
Bir kadının gece tek başına sokakta yürümesi tehlikeli sayılıyor ya, kendi evi kadın için en tehlikeli mekan ne yazıkki. Araştırmalara göre kadının şiddetle tanıştığı yer yaşadığı ev. Babası, sevgilisi, kocası... Sonra patronu ve devlet... Kadınları eziyor, ona fiziksel, duygusal, cinsel şiddet uyguluyorlar.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’’nün 2008 yılında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile birlikte yaptığı, “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet” araştırmasına göre evlenmiş ya da birlikteliği olan kadınların yüzde 39’u yaşamlarının herhangi bir döneminde eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söylemişlerdi. Yine aynı araştırmada gebelik döneminde her 10 kadından birinin fiziksel şiddete maruz kaldığı tespit edilmişti.
Bir günlüğüne çocuk olmak
20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Türkiye’de çalışan çocuk işçi sayısını 893 bin olarak açıkladı. İSİG verilerine göre bu yılın ilk 9 ayında 42 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
Hayata Destek Derneği 2012’den beri tarımda çalışan ve risk altındaki çocuklarla ilgili projeler yürütüyor. Dernek, geçtiğimiz yıl 20 Kasım’da “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” kampanyasıyla dikkat çekmişti. Hedeflerinden biri mevsimlik tarım işçileriyle ilgili bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasıydı. Sonunda bu oldu. Hayata Destek Derneği bu
20 Kasım’da da “Hepimiz Bir Gün Çocuk Olduk, Hepimiz Bugün Çocuk Olduk” sloganıyla farklı mecralardaki insanlara bir günlüğüne konuyu gündemlerine almaları için çağrı yaptı. Bunun için de fotoğraflarını bir günlüğüne çocukluk fotoğraflarıyla değiştirmelerini istedi.
Nüfusbilim Derneği’nin raporunda yer verdiği bu çizim, çocuk ve gençlerde toplumsal cinsiyet algısını net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu algı şiddete bakışı da belirliyor.
Gençlere göre kadın-erkek ilişkisinde şiddet normal!
Nüfusbilim Derneği değerli araştırmalara imza atmaya devam ediyor. Derneğin olağan genel kurulunda önemli sunumlar yapıldı. Derneğin, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile birlikte gerçekleştirdiği son araştırması bir ilk olması sebebiyle dikkat çekici. “Çocuklar ve gençler aile içi şiddetin doğrudan özneleri olmasalar da sessiz mağdurlarıdır. Şiddeti önlemek için mücadele erken yaşta başlatılmalıdır” diyen dernek, 11-17 yaşındaki okul çağı çocuklarının kadına yönelik şiddet ve çoğu zaman bunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusundaki algılarını anlamak için Aydın, Ankara ve Erzurum’da niteliksel bir araştırma yaptı.
Sonuçları değerlendirmek için konuştuğumuz projenin koordinatörü Prof. Dr. Hilal Özcebe’nin tespitleri çarpıcı: “Kadına yönelik aile içi şiddet konusunda ilköğretim ikinci kademe ve lise öğrencilerinin tutumları başlıklı araştırmamız iki yaş grubunu karşılaştırması açısından önemli sonuçlara ulaştı. İşin aslı toplumsal cinsiyet rolleri kadınla erkek arasındaki ilişkide şiddeti kabul edilebilir
bir olgu haline getiriyor. Bir tarafa kabul edilebilirlik, diğer tarafa da yapılabilirlik öğretiliyor.
Maalesef çocuklar da böyle görüyorlar. Küçük yaştakiler daha yalın düşünüyorlar, şiddete karşı annemi korurum diyorlar. Yaş büyüdükçe şiddetin hak edildiğine dair bir algı oluşuyor ne yazık ki. Özellikle ergenlikle birlikte erkekliğin getirdiği bilgilerle erkek öğrencilerde şiddetin mümkün olabileceği algısı yükseliyor. Kız öğrencilerde de durum böyle: Kadın yanlış yaparsa dayak yiyebilir. Amacımız Milli Eğitim müfredatının içine şiddet ve toplumsal cinsiyetle ilgili algıyı geliştirmeye yönelik bilgileri sokabilmek.”