Darbeyle devrimin birbirine karıştığı günümüzde emin olduğum tek gerçek, Müslüman dünyada her gün onlarca insanın katledilmesine dindaşlarının bile seyirci kaldığı
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Kuveyt’e gidip oradan dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Yemen’e geçmiştik. 2005 yılının ekim ayıydı, ramazandı. Ramazan ayında iki Müslüman ülke arasında en ufak bir benzerliğin olmamasına değilde varsıllıkla yoksulluğun mide bulandırıcı boyutuna şaşırmıştım. Kuveyt’te Emir’in sarayında kalmıştık. Zenginlik, şaşaa akıl almaz boyuttaydı. Sarayda her katta 24 saat hizmet sunan açık büfelerde kuş sütü eksikti. Hepimizin kapısında birer Malay hizmetçi sabaha kadar nöbet tuttu.
Kuveyt’in sıcağına rağmen her daim serin tutulan lüks AVM’lerde genç kızların poşetlerini taşıyan Malezyalı, Endonezyalı, Filipinli hizmetçilerin hali utanç vericiydi. Aylık 30, 40 dolara sigortasız çalıştırılıyorlardı ve “efendileri” olmadan sokağa yalnız çıkamıyorlardı. Koskoca ciplerin depolarının üç kuruşa dolduğu petrol zengini bu ülkede hiç görmediğim kadar lüks arabayı ve gösteriş çılgını insanları bir günde görmüştüm.
Dev ıstakozlardan çöple oruç açmaya...
Kuveyt’ten Yemen’e geçerken tek bildiğim 25 milyon nüfuslu Yemen’de kişi başına düşen gelirin düşüklüğüydü. Charlie Hebdo’ya yönelik saldırıyı üstlenen Yemen El Kaidesi ile adını tekrar hatırladığınız ülkeden bahsediyorum. Hani, El Kaide’nin kurucusu Usame Bin Ladin’in memleketi Yemen’den...
Kuveyt Emiri’nin sarayındaki dev ıstakozlardan sonra, Yemen’de çöplerle oruç açan insanları buldum karşımda. Yalınayak, 7’den 70’e hepsi cılız, aç ve uyuşuk bakışlı yüzlerce insan. Kaldırımda belediyenin getireceği iftariyeliği bekliyorlardı. Bir kamyon caddenin ortasına tonlarca yemek artığını bıraktı ve insanlar birbirini ezerek yerdeki artıklarla karınlarını doyurdu.
İftar saatinde bu görüntüyü beklemek zorunda bırakıldığım minibüsten izledim. Minibüsteydim çünkü Yemen Cumhurbaşkanı, Başbakanımız ile beraberindeki -erkek- heyeti ve erkek gazetecileri sarayına davet etmiş ama biz kadın gazetecileri içeri almamıştı. Erkekler sarayda birlikte namaz kılıp iftar yaparken biz sokaktan geçenlerin sirk hayvanına bakar gibi bizi izlemelerine tanık olmuştuk. Korunmamız için görevlendirilen askerler bile tedirgindi.
Kahve yerine uyuşturucu gat
İran gibi başörtüsü kuralı yoktu Yemen Cumhuriyeti’nde ama başı açık az sayıdaki kadın, radikal İslamcı örgütlerin ölüm listesindeydi. Hani şu 6 yaşındaki kızların evlendirildiği, gerdek gecesi uğradıkları tecavüz sonucu öldüklerinde haber oldukları Yemen’den bahsediyorum.
Müslüman bir ülkeden gelen başı açık bir kadın olduğum için Yemen Devlet Televizyonu’na davet edildim. Kara çarşaflı kız çocuğu resimlerinin dekor olarak kullanıldığı stüdyodaki ilk sözüm, “Sizin kadınlarınız nerede? Niçin sokaklarda yoklar? Başımız açık olduğu için askerler tarafından korunmak hem incitici hem ürkütücüydü” olmuştu. İki dakikada şutlandım (!) yayından.
Tarihi başkent Sana’yı gezerken öğrendim uyuşuk bakışların sebebini. Meğer dünyanın en ağır narkotiklerinden biri olan “gat” adlı ot Yemen’de serbestmiş. Çocuk, genç, yaşlı, hepsinin kollarında birer poşet. Poşetlerin içi ıspanak görünümlü bu otla dolu. İnsanların tek yanakları şişik. Saatlerce ağızlarında tuttukları bu uyuşturucu aynı zamanda tok hissettiriyormuş onları. Yani bir taşla birkaç kuş vuruyor gat. Ayrılırken hatıra kahve alayım dedim. Elime tutuşturdukları kahvenin üzerinde Brezilya’da üretildiği yazıyordu.
Yemen’de neler oluyor?
Yemen’den bir haber geldi geçtiğimiz günlerde, “Şii Husiler, darbeyle iktidara ortak oldu” diyordu ajanslar. İran’ın desteklediği iddia edilen Şii Husilerin, Suudi Arabistan’ın desteklediği Sünni iktidara karşı darbe yaptığı haberine ilişkin bir makale kaleme alan Fehim Taştekin, radikal.com.tr’deki yazısını şöyle bitirmiş: “Gat çiğnemekten uyuşmuşlar, isyan edemezler diye küçümsenen Yemenliler öylesine ayaklandılar ki isyan mevsimi bir türlü geçmiyor. Galiba ‘gat’ın etkisi geçti,
artık kahve zamanı. Bari çok acılaşmasa!”
İsyanla maşa olmanın, darbeyle devrimin, kahveyle gat’ın birbirine karıştığı günümüzde emin olduğum tek gerçek Müslüman dünyada her gün onlarca insanın katledilmesine dindaşlarının bile seyirci kaldığı.