Özlem Akarsu Çelik

Özlem Akarsu Çelik

ozlemakarsucelik@gmail.com

Tüm Yazıları

İspanya İç Savaşı’nda faşizme direnen devrimcilerin sloganıydı “Geçit yok!”... Bu sloganla İspanya İç Savaşı’nda tarih yazanların Rojava devrimini gerçekleştirenlerle mukayese edilmesi boşuna değil

No pasaran

"No pasaran!”, 1936 İspanya İç Savaşı’nda faşizme direnen devrimcilerin sloganıydı. “Geçit yok!” diyorlardı. Faşizme geçit yok! Bu sloganla İspanya İç Savaşı’nda tarih yazanların Rojava devrimini gerçekleştirenlerle mukayese edilmesi boşuna değil. Sendikacı, yazar Volkan Yaraşır’ın “Yeni Barcelona, Kobane: Geçit Yok, Geçit Yok!” başlıklı makalesinden bir bölüm okuyalım.

Haberin Devamı

“Bugün IŞİD’in dehşet stratejisi uygulayarak ölümü pornografileştirmesiyle, İspanyol faşiştlerinin ‘yaşasın ölüm’ sloganları arasındaki bağ sanıldığından daha yakındır. Bu faşizmin hayata taarruzudur. Umudu yok etme ve umudu öldürme isteğidir.

Kobane’de (Kobani) 19 Temmuz 2012’de başlayan Rojava Demokratik Özerk Yönetimi’nin yaratımı, IŞİD çetelerinin karanlığında boğulmak isteniyor. Tüm dünya sessizce ve hatta içten içe sevinerek izliyor katliamı. Kürtler ile ezeli hesaplarını bir kenara bırakamayanlar içinse durum net. IŞİD’i size yeğleriz diyecekler utanmasalar!”

David Graeber’in kaleminden Kobani

Dünyanın Kobani’ye kayıtsızlığını sorgulayanlardan biri de anarşist, antropolog, aktivist David Graeber’di. The Guardian’da geçtiğimiz hafta yayımlanan “Dünya Suriye’deki Devrimci Kürtleri Neden Görmezden Geliyor?” başlıklı makalesinde şöyle diyordu:

“Suriye savaş alanında demokratik bir deneyim IŞİD tarafından yok ediliyor. Dünya kamuoyunun bundan bihaber haliyse tam anlamıyla skandal... İspanyol devrimciler bütün dünyanın peşinden gitmek isteyeceği bir özgür toplum hayali yaratmayı umut ettiler. Bunun karşısında, dünyadaki büyük güçler ‘müdahalesizlik’ politikası ilan ettiler ve cumhuriyet üzerinde katı bir abluka uyguladılar. Mussolini ve Hitler’den sonra dahi, görünürdeki imzacılar faşist tarafı güçlendirmek için silahlar ve askerler yolladılar. Sonuç, devrimin yok edildiği ve yüzyılın en kanlı katliamlarından bazılarının yaşandığı, yıllarca sürecek olan bir iç savaş oldu. 1936’da İspanya’da olanlarla şu an Rojava’da olanlar arasında binlerce fark var. Ancak bazı benzerlikler o kadar çarpıcı ve sinir bozucu ki, ailesinin siyasetle ilişkisi birçok şekilde İspanya devrimi tarafından tanımlanmış birisi olarak şunu söylemek zorunda hissediyorum:
Bu defa da aynı şekilde sona ermesine izin veremeyiz.”

Haberin Devamı

Graeber makalesini şu soruyla bitiriyordu: “Eğer bugün Franko’nun yüzeysel dindarlığına, katliamcı Falanjistlere benzer birileri varsa o IŞİD değil de kim olacak? Eğer bugün İspanya’nın özgür kadınlarına benzer birileri varsa Kobane’deki barikatları savunan cesur kadınlar değil de kim olacak? Dünya kamuoyu -ve bu sefer en vahimi de uluslararası sol- gerçekten de tarihin kendini tekrarına izin vererek bu suçun ortağı mı olacak?”

Rojava’da ne olmuştu?

Yaklaşık 2.5 yıl önce Türkiye’nin Suriye sınırında yer alan ve nüfusunun çoğunluğu Kürtlerden oluşan Rojava adlı bölgede bir devrim gerçekleştiğini bilmeyenler, Türkiyeli Kürtlerin geçtiğimiz hafta ölümü dahi göze alarak sokağa çıkma nedenlerini de anlayamazlar.

Haberin Devamı

Haklısınız. 19 Temmuz 2012’de Rojava’da neler olduğunu Türkiye ana akım medyası size duyurmadı. Devrimi haberleştirmek için bölgeye gazeteciler falan da gitmedi. Türkiye’nin Suriye sınırındaki hareketlilikten, hükümet üyelerinin “Sınırımızda olan bitene sessiz kalmayız!” dediğinde haberiniz olmuştur belki de.

Rojava Demokratik Özerk Yönetimi Yasama Meclisi bu yılın ocak ayında toplumsal sözleşmesini yani anayasasını ilan ettiğinde de umurunuzda olmadı değil mi? Oysa o metin çok önemliydi!

Kadın gerilladan moda ikonu yaratmak!

Orada, Rojava Özerk Yönetimi’nin, “demokratik bir ülke” olarak tanımlanan Suriye’nin bir parçası olduğu, yönetimin üç kantondan oluştuğu belirtiliyordu: Cizîr, Kobani, Efrîn... Kürtçe, Arapça ve Süryanice resmi dil olarak kabul edilirken bölgedeki tüm diğer dillerin öğretilmesi kararlaştırılmıştı. Yüzde 40 cinsiyet kotasının uygulandığı yönetim modelinde Süryanilere pozitif ayrımcılık uygulanması ve
tüm kurumlarda eş başkanlık sistemine geçilmesi benimsenmişti. Savunma gücününse PYD’nin silahlı kolu YPG (Halk Savunma Birlikleri) olacağı vurgulanmıştı.

Özetle, Kürtler hayallerini hayata geçirme imkanı bulmuştu sonunda. Demokratik özerk yönetim...

PYD (Demokratik Birlik Partisi) eş sözcüsü Asya Abdullah, Türkiye’ye geldiğinde hafızalarımıza kazınan şu tanımlamayı yapmıştı: “Rojava devriminin rengi, kadının rengidir!”

Kadın mı! Birilerinin gözleri parladı hemen. IŞİD’in vahşi çeteleri Rojava’ya saldırırken Türkiye ana akım medyasının üstüne atladığı haber, “IŞİD militanlarının korkulu rüyası YPG’nin kadın savaşçıları”ydı. Bu caniler, kadınlar tarafından öldürüldüklerinde cennete gidemeyeceklerine inanıyorlarmış meğer. Alımlı kadın savaşçıların fotoğraflarıyla süslenen yalan dolan asparagaslara alışmışken ünlü bir markanın Kürt kadın savaşçıların yerel kıyafetinden esinlenerek diktiği tulum, arz-ı endam eyledi podyumlarda. İşte dünya böyle kirli bir yerdi ama savaş devam ediyordu tüm çıplaklığıyla. Ve savaş pornografisi, modacısından silah tüccarına, siyasetçisinden toplum mühendisliği yapan oluşumlara kadar kimilerinin cebini dolduruyor, kimilerinin iktidarını perçinliyordu.

Mardin Bienali ertelendi

17 Ekim-17 Kasım tarihlerinde 3’üncüsü düzenlenecek olan Mardin Bienali ertelendi. Duyuruda, “Sanat susmaz, susmayacak ancak vakit çocuk çığlıklarını duymanın vaktidir” dendi. Dünyanın dört bir yanından bienale katılacak sanatçılar da bölge halkına destek ve barış mesajları yolladılar.

Kız Çocukları Günü

Birleşmiş Milletler 2011 yılında kız çocuklarının haklarına dikkat çekmek için 11 Ekim’i “Dünya Kız Çocukları Günü” ilan etmişti. Cuma günü, dört STK, Ankara Limak Ambassador Oteli’nde bir panelde buluşup bu yılın teması olan “şiddet döngüsünü kırmak için kız çocuklarını güçlendirelim” konulu bildiriyi okudular. Savaşın dehşetini yaşayan çocukların çığlıklarının kulaklarımızda yankılandığı bu günlerde 11 Ekim tarihini hafızalarınıza kazıyın.