HDP Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs: “Kobani’de bir ölüm kalım savaşı yaşanırken Türkiye’de hükümet yanlısı medya IŞİD yerine asıl tehdit Rojava’ymış gibi göstermeye, hedef saptırmaya çalışıyor”
Kürtlerin denetimindeki Rojava’nın Kobani kentinde IŞİD saldırılarına karşı kadınlar da silahlandı.
Yanı başımızda savaş var. Bataklık giderek büyüyor. Ezidiler, Kürtler, Şiiler, Türkmenler... Kendilerince sapkın saydığı herkesi katleden IŞİD’in zulmünden kaçanlar, onunla savaşanlar... Yüz binlerce mülteci... Büyük bir insanlık dramı yaşanıyor.
Peki ya Türkiye? Türkiye’nin resmi söylemleri ile yaşananları harmanlayınca birçok soru çıkıyor ortaya.
HDP Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs’e sordum. Anlattıkları yüreğimize su serpmeyecek ama aydınlatıcı. Diyor ki Altınörs, “IŞİD gerilemeye başlasa da bölgede bir süre daha bu zulmü konuşacağız. Bu savaş kolay bitmeyecek ve çözüm süreci en ciddi krizini yaşıyor!” İşte sorular ve cevapların kısa bir özeti...
KCK, Rojava’nın Kobani kantonuna saldıran IŞİD’e karşı Türkiye’deki Kürt gençleri savaşa çağırdı. Sınır geçişine izin vermeyen askere HDP’li Van Milletvekili Aysel Tuğluk taş attı. Murat Karayılan “Çözüm süreci bitmiştir ama son söz Öcalan’dadır” dedi. Neler oluyor?
Çözüm sürecinin en ciddi krizinden geçtiği doğrudur çünkü Kobani’de bir ölüm kalım savaşı yaşanırken Türkiye’de hükümet yanlısı medya IŞİD yerine asıl tehdit Rojava’ymış gibi göstermeye, hedef saptırmaya çalışıyor. Rojava’yı, PYD’yi, oradaki Kürtleri tehdit olarak gösterenler şunu görmeli; eğer Rojava’da kantonlar ilan edilmeseydi Türkiye sınırı IŞİD bölgesiydi. O kantonların varlığı Türkiye için güvencedir. Aysel Tuğluk’un attığı taş Edward Said’inki gibi semboliktir. O taşla uğraşanlar, Kobani’de insanların neler yaşadığını düşünseler daha iyi olur.
“IŞİD’in Irak’taki varlığı daha devam edecek gibi”
Hükümet “Sınırı bu şekilde geçmek hukuksuzdur” diyor.
Müslüman Kardeşler üyeleri için bir saatte açılan sınırı Ezidilere açmamak için saatlerce direndiler. El Nusra, IŞİD üyeleri istedikleri gibi gelip hastanelerde tedavi olup geri dönüyorlar. Sınır elek olmuş! IŞİD yöneticisi, Washington Post’a yaptığı açıklamada Türkiye’ye yardımlarından dolayı teşekkür etti. Türkiye’nin bu çetelere lojistik destek sağladığı MİT’in koruması altındaki, içinde insani yardım olduğu iddia edilen o TIR’larla ve ses kayıtlarıyla ortaya çıktı. Ankara hükümetinin sınırlarını kapatması, Rojava kantonlarına destek vermesi gerekiyor.
Hükümet bu iddiaları reddediyor.
Bunlar iddia değil.
Öngörünüz nedir?
IŞİD bir sürecin ürünüdür. Irak’ta Amerikan işgaliyle getirilen Maliki hükümetinin, Sünni toplumu tümüyle devletten dışlayan bir yönetim sergilemesi IŞİD’in Araplar arasında kök salmasına yol açtı ve Irak’taki varlığı daha devam edecek gibi görünüyor. Suriye’de ise yerel unsurlara dayanmıyor. Dünyanın pek çok yerinden Suriye’ye giden uluslararası bir cihat şebekesi gibi çalışıyor. Buradaki varlığı daha kolay yok edilebilir ama Suriye’de üç yıldır süren bir iç savaş var. Amerika’nın son müdahalesi ise sadece belli bölgeleri kontrol etmek amacını taşıyor.
Hükümet üyeleri de “Bu Suriye’nin meselesidir” diyorlar.
Rojava’daki devlet ilanına müdahale ederiz açıklaması neydi o zaman? Bunlar Suriye’nin meselesiyse bıraksınlar Rojava yaşasın!
Pınar yeni yaşına özgür girsin!
O bir barış aktivisti, antimilitarist, feminist, sosyolog, araştırmacı, yazar... Hepsinden önemlisi yaşama sıkı sıkı sarılmış özgür bir kadın! Hayatından 16 yıl çalındı ve eziyet devam ediyor. Mısır Çarşısı bombacısı olmakla suçlanıp cezaevine atılan, insanlık dışı muamele gören, yıllardır bir hukuk garabetine maruz kalan, sürgüne mahkum edilen Pınar Selek’ten
söz ediyorum.
Hakkında verilen üç beraat kararının ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Selek’in duruşması
3 Ekim’de saat 10.00’da Çağlayan Adliyesi’nde görülecek. Onu hiçbir duruşmada yalnız bırakmayan Hâlâ Tanığız Platformu saat 09.30’da adliye önünde bir basın açıklaması yapacak. Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi yine farklı ülkelerden 20 önemli isim bu acayip davayı izlemek üzere Türkiye’ye gelecek.
Lyon Üniversitesi’nde sosyoloji çalışmalarına devam eden Selek için geçtiğimiz günlerde Strazburg’da bir dayanışma gecesi düzenlenmişti. Dilekler, Pınar Selek’in özgürlüğüne ve çok özlediği İstanbul’a kavuşması yönündeydi. Keşke mahkeme,
8 Ekim’de yeni yaşını kutlayacak olan Selek’e güzel bir doğum günü hediyesi verse ve Pınar
artık özgürlüğüne kavuşsa!