Özlem Akarsu Çelik

Özlem Akarsu Çelik

ozlemakarsucelik@gmail.com

Tüm Yazıları

İktidar partisi “bitirme” iddiasında olduğu dönemlerden kalma sloganları tedavüle sokuyor.
Her şey millet, devlet, din için yapılıyor...

on söyleyeceğimi peşinen yazıp rahatlayayım. Ne “özgür basın susturulamaz” sloganlarını samimi buluyorum ne de “demokrasi mücahidi” hamaseti aklımı çeliyor. Gülen cemaati uzunca bir süredir kullandığı kendi icadı silahlarla vurulmanın kahrını yaşıyor. Öte yandan, siyasi iktidarın, kendinden önceki iktidarlarla aynı yöntemlere ve retoriğe sarılması, “kudret”in yarattığı bağımlılığı gözler önüne seriyor bir kez daha.

Haberin Devamı

Son zamanlarda sıkça rastladığımız, “devlette devamlılık esastır” (!) başlığının hakkını teslim etmek lazım. Mevzu daha iyi özetlenemez. İktidar partisi, “bitirme” iddiasında olduğu dönemlerden kalma sloganları tedavüle sokuyor sık sık. Her şey “millet için”, “devlet için”, hatta “din için” yapılıyor.

Hangi din? Hangi demokrasi?

Biz bu filmi daha kaç kez seyredeceğiz? Devletin bekaası
ya da dine halel getirenlerin derdest edilme gerekliliği, çocuk katillerinin alkışlandığı bu ülkede, kendine “millet” dendiğini duydukça ve önüne sandık konuldukça zevkten sarhoş olan kitleler üzerinde daha ne kadar uyuşturucu etkisi yaratacak? Bu sorunun cevabını vermek istemiyorum. Tıpkı “Hangi din?”, “Hangi demokrasi?” soruları gibi...

Ne sosyolojik analizlere niyetim var ne de yeni bir söz söyleme iddiam. Söylenecek her söz söylendi. Tüm kötülükleri gördük. Plağı tekrar tekrar başa sarıyor, aynı şarkıyı dinliyoruz. Delirdik, farkında değiliz!

Hep aynı plağı çalan akıl

Anne ve veli bir grup kadın olarak pazartesi günü suç duyurusunda bulunduk.

Anaokulunda besmele

Pazartesi günü Milli Eğitim Şûrası’yla ilgili suç duyurusunda bulunduk bir grup kadın, anne, veli olarak... Avukatımız Oya Aydın, Milli Eğitim Bakanı, Müsteşarı ve Din Eğitimi Genel Müdürü hakkındaki suç duyurusunu şu sözlerle anlattı gazetecilere:

“Yetkililer hakkında TCK’nın görevi kötüye kullanma ile bir kişinin inanç, düşünce, kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edilemeyeceğine dair maddelerine dayanarak suç duyurusunda bulunduk. AİHM kararlarına rağmen Sünni İslam dininin empoze edildiği zorunlu din dersini, şûrada alınan kararlarla iki saate çıkarmak ve birinci sınıfa kadar yaymak görevi kötüye kullanmaktır. Çocuklara anne babalarının Musevi ve Hıristiyan olduğunu belgelemeleri halinde muafiyet tanınması ayrımcılıktır.

Haberin Devamı

Anayasa ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmaktadır. Kız çocukları 4+4+4 ile ortaöğretime devam etmezken devam edenler kız meslek liselerine yönlendirilmektedir. Karma eğitimi tartışmak, zorunlu olmadığı yönündeki vurgular hem yasaya aykırıdır hem de sınıf ve servislerde kız ve erkek çocukların ayrı oturmaları gibi yönlendirici olmaktadır. Bu da ayrımcılıktır...”

Kanımızı dondurdu

Av. Oya Aydın bunları söylerken o an adliyenin önünde Gülen cemaatine destek için eylem yapan kalabalık harem-selamlık ayrılmıştı.

Birkaç gün sonra beklenen haber gazetemizden, Ayşegül Kahvecioğlu’ndan geldi. Osmaniye’nin Kadirli İlçesi Milli Eğitim Müdürü’nün şûra kararlarını gerekçe göstererek yaptığı hamle kanımızı dondurdu. Anaokullarında değerler eğitiminin nasıl verileceğini anlatan
21 sayfalık programa göre 3-6 yaş arası çocuklar derse besmeleyle başlayacak, dua ve sureleri tecvit kurallarıyla öğrenecek, çocuklara okulda Kuran-ı Kerim dersi verilecek vs...

Haberin Devamı

Hükümet de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Türkiye’nin isteyen öğrencileri zorunlu din dersi uygulamasından muaf kılacak uygulamaya gitmesi” yönündeki kararını temyize götürdü. “Dindar nesiller” tabiri bu kadar çabanın sonunda yeterli kalır mı dersiniz?

Çarşı-onur-adalet

Devletimizin temeli “adalet” (“Adalet mülkün temelidir”!)
3’lü çektirilmesine de tanık oldu ya, hahaha! Gezi olaylarında hükümeti devirmeye çalışmakla suçlanan Çarşı taraftarı 35 kişinin yargılanmasına başlandı. Desteğe gidenler İstanbul Adliye Sarayı’nı doldurdu, kalabalık dışarı taştı, yargılama fena tiye alındı. Çarşı’nın önde gelen isimlerinden Cem Yakışkan darbe suçlamasıyla ilgili soruya, “Öyle bir gücümüz olsa Beşiktaş’ı şampiyon yapardık” dedi.

Ve Melda Onur... Migrenle boğuştuğum parlamento muhabirliği yıllarımda neden milletvekili değildi Allah aşkına! 19 Mart’ta dört eski bakanın fezlekelerini görüşmek için toplanan Meclis’ten, genel kurulu yayımlamayan Meclis TV’ye inat, tabletiyle canlı yayın yaparak gönüllerde taht kuran Melda Onur, bu kez Çarşı’ya destek için “Asi Ruhumuz Burada” yazılı tişörtle çıktı Meclis kürsüsüne. “O Çarşı ki özgürlükleri adına sokaklarda bir sürü genci bir araya getirdi. Haklarını aramaya çıktı çocuklar ve bir gün aramızdan melek olup uçup gittiler, tam da 19’unda” derken siyah tişörtünü çıkartan, altındaki “Ali İsmail Korkmaz” tişörtüyle kalan Onur, Meclis’e 3’lü çektirdi: “Ali İsmail Korkmaz, Çarşı vicdandır yargılanamaz”...

Dünya Rakı Günü

Rakıseverlerin tabiriyle, harflerinden rakı yazılabilen “aralık” ayının ikinci cumartesisi, 2006 yılından bu yana Dünya Rakı Günü olarak kutlanıyor. Kutlamaların merkez üssü Adana’nın tarihi Kazancılar Çarşısı. Dostların anlattığına göre 13 Aralık’taki kutlamalarda 5 binden fazla kişi varmış ciğerlerin, kebapların rakıya eşlik ettiği, güneş doğana kadar kadeh kaldırılan Kazancılar’da. Bu yıl farklı illerde de kutlanan Dünya Rakı Günü vesilesiyle Can (Yücel) Baba’ya selam gönderelim mi:

“Rakı sofrasında susulmaz arkadaş, / Hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın. / Arınacaksın gururundan, paşa gibi. / Şerefe ulan diyeceksin Şerefsiz Dünyaya inat şerefimize.”