Özlem Akarsu Çelik

Özlem Akarsu Çelik

ozlemakarsucelik@gmail.com

Tüm Yazıları

Amerika’da görmeye alışık olduğumuz gönüllüler İhsanoğlu’nun seçim kampanyasının belkemiği olacakmış. Çoğunluğu gençlerden oluşan grupta akademisyenler de var, iş dünyasından isimler de

Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamasıyla birlikte öğrendik ki seçim şarkısı ve logosu da çoktan hazır, kampanyasının detayları da... Tayyip Erdoğan ve ekibinin bu işleri ne kadar ciddiye aldığını bilmeyen yok zaten. Yine de CHP ile MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun neden böyle bir hazırlığı olmadığını soranlar, eleştirilerinde haklıydılar. İhsanoğlu’nun seçim stratejisi bu hafta kamuoyuyla paylaşılacak.

Gönüllülerin vicdan filtresi
Önce şunun altını çizmek gerekiyor: İhsanoğlu yola doğru isimlerle çıktı. Başdanışmanı olarak seçtiği usta televizyoncu Özlem Gürses’in işinin çok zor olduğu şüphesiz ama İhsanoğlu’na, hitabetten kameralar önünde nasıl durması gerektiğine kadar çok önemli bilgiler aktaracağına kuşku yok. Gürses gibi meslek hayatı boyunca sayısız seçim izlemiş deneyimli gazeteci Mete Belovacıklı da kampanyanın basın koordinatörlüğünü üstlendi. Ankara
ofisi ise yine deneyimli gazeteci İsmet Demirdöğen’e emanet.
Deve dişi gibi bir gazeteci ordusuyla da çalışsa İhsanoğlu’nun zımba gibi, enerjik, hitabeti güçlü Selahattin Demirtaş ile meziyetleri herkesçe malum Tayyip Erdoğan karşısında şansı olduğunu düşünmüyorum. Öğrendiğime göre özellikle Amerika’da görmeye alıştığımız “gönüllüler”, İhsanoğlu’nun seçim kampanyasının belkemiğini oluşturacak.
Çoğunluğu gençlerden oluşan gönüllüler grubunda akademisyenler de var iş dünyasının önemli isimleri de... İhsanoğlu’nun ekibinin tabiriyle, “Kampanyayı yürütecek olan reklam ajansı, sosyal medya ajansı gibi profesyonellerin önerileri önce gönüllülerin sağduyu ve vicdan filtresinden geçecek”. Gönüllüler, Ankara Filistin Sokak’ta ve İstanbul Levent’te bulunan seçim ofislerinde çalışmaya başladılar bile.
Merak ediyordum. Tayyip Erdoğan’la geçmişi eskilere dayanan Ekmeleddin İhsanoğlu, adaylığını açıkladıktan sonra Başbakan’dan ya da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den tebrik telefonu aldı mı? Cevap, hayır imiş. İhsanoğlu’nu arayıp adaylığını tebrik eden tek isim Meclis Başkanı Cemil Çiçek olmuş.

Haberin Devamı

Erkekler 6 ayda 129 kadın öldürdü

Haberin Devamı

BİANET’in medyada yer alan haberlerden yola çıkarak tuttuğu çeteleye göre erkekler, sadece haziran ayında 17 kadın/kız çocuğunu öldürdü, 26 kadına tecavüz
etti, 56 kadını yaraladı. 2014’ün ilk altı ayında öldürülen kadın sayısı 129!
Her gün kadınların öldürüldüğü bir ülke sadece biz kadınlar için değil, hiç kimse için güvenli değildir. “Kadına yönelik şiddet” (Bu tabir sorunlu! Faili gizleyen bir yanı var. Doğrusu, “erkek şiddeti”) konusunda bir devlet politikası yok ama sayısız AB projesi yürütülüyor ve sivil toplum örgütleri müthiş işler yapıyor. Onlardan biri de Kadın Dayanışma Vakfı.

“Aile korunacak diye kadın korumasız bırakılmamalı”
Şiddete maruz kalmış kadınlar, vakıftan ücretsiz olarak psikolojik ya da hukuki yardım alabiliyor. Her çarşamba avukatların, cuma ise psikologların günü. Vakfın, Kadın Danışma Merkezi de hafta içi her gün 10.00-18.00 arasında çalışıyor. Kadın Dayanışma Vakfı şubat ayından bu yana, “Yerel İşbirlikleri Aracılığıyla Şiddetle Mücadele Mekanizmalarının Güçlendirilmesi” adlı AB projesinin koordinatörlüğünü yapıyor. İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Aile Bakanlığı da
30 Nisan 2015’e kadar devam edecek projenin içinde. Amaç projeyi yürüten üç sivil toplum örgütünün desteklenmesi.
Projenin koordinatörü Pınar Çetinkaya ile konuştuk. Özetle diyor ki “Kanunlar çok iyi olsa da asıl iş uygulamada! Kanuna göre koruma tedbir kararının ihlali halinde 2 günden 6 aya kadar zorlama hapsi var ama bu karar nadiren veriliyor. Kadının beyanı esas alınmalı. Yani suçun isnat edildiği kişi o suçu işlemediyse onun kanıtlamasını bekliyoruz. Maalesef hukuk sistemimiz tersinden işliyor. Şiddete maruz bırakılan kadına kanıtlama yükümlülüğü getiriyor. Devlet, kadına şiddet konusuna hep aile merkezli yaklaşıyor. Kanunun adı bile Ailenin Korunması Kanunu. Aile korunacak diye kadın korunmasız bırakılmamalı. Kadını birey olarak ele alan bir yaklaşım şart. Aile Bakanlığı bünyesinde kurulan, 14 pilot ilde yer alan ŞÖNİM’lerde (Şiddet İzleme ve Önleme Merkezleri) erkeklere öfke kontrolü eğitimleri de veriliyor. Kadına ayrılan sınırlı fon faile de gidiyor. Meselenin sadece öfkeye bağlanması sorunlu. Sığınaklara ikiden fazla çocuğu, 12 yaş üstü erkek çocuğu olan ve 60 yaş üstündeki kadınlar alınmıyor...”
Kadın Dayanışma Vakfı tel: (0312) 430 40 05 / www.kadindayanismavakfi.org