Fındık tarımında çalışan çocukları anlatan “PİKOLO” belgeselinin ikincisi çekildi. Festivaller başta olmak üzere pek çok yerde ilgiyle izleneceğine şüphe yok
Harika bir belgesel izledim. “PİKOLO-Daha iyi bir geleceğe büyümek”... Yönetmeni Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi hocalarından Deniz Gürgen; yapımcısı, Zeytin İletişim’in kurucusu, yeşil dünya, sosyal değişim
ve sosyal katılım üzerine uzmanlaşmış deneyimli iletişim danışmanı Erkut Ertürk (uzun yıllar Greenpeace’te yöneticilik yapmış bir aktivist aynı zamanda). Harika iş çıkarmışlar! Pikolo küçük iç fındık demek. Belgesel de fındık tarımında çalışan çocuk işçileri anlatıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Çalışma Bakanlığı, Ordu Valiliği ve Ordu Büyükşehir Belediyesi ile birlikte gerçekleştirdiği, “Ordu’da Mevsimlik Fındık Tarımında Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Projesi” kapsamında çekilen film, sorunun çözümüne katkı sağlamayı hedefliyor.
Bu yıl da devam eden proje için aynı ekip ikinci filmi çekti. Adı “PİKOLO-Bir yaş daha büyümek”... Çünkü geçen yıl görüştükleri çocuklar bu yıl bir yaş daha büyümüşlerdi. İlki gibi ses getireceğine, işçi filmleri ve kısa film festivalleri başta olmak üzere pek çok yerde ilgiyle izleneceğine şüphe yok.
Çikolata yerken onları düşünün!
Neden PİKOLO ve mevsimlik tarım işçisi çocuklar? Çünkü bilen bilir, Ordu’da ve Karadeniz’in birçok yerinde fındık hasat ayıdır ağustos. Yani siz bu satırları okurken yüzlerce çocuk bahçelerde fındık topluyor hâlâ. Yediğimiz çikolatalarda da onların izi var. Fındık hasadı bitince aileleriyle birlikte sürdükleri göçebe hayatın sembolü olan çadırları toplayıp başka tarlalara yola çıkacaklar.
“Tarımda çocuk işçiliğine son!” demek yetmiyor. Meseleyi en iyi bilen, ILO Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı Türkiye Koordinatörü Nejat Kocabay belgeselde öyle güzel anlatmış ki yoksulluk girdabından çıkamayan ailelerin durumunu ve çocuklar
için yapılabilecekleri...
Alanda yaklaşık 20 yıllık tecrübesi bulunan Kocabay’la konuştuk. “Tabii ki yeterli değil ama çok önemli” diyerek vurguladı iki yıllık projenin sonunda yaklaşık 500 çocuğu “kurtardıklarını”! Evet,
500 tarım işçisi çocuk artık akranlarıyla birlikte okulda. Kocabay “Sayısal verilerden daha önemli olan, sosyal tarafların, ailelerin, kadınların, genç kızların, çocukların, dayıbaşıların ve bahçe sahiplerinin duyarlılığının artması” diyor ve ekliyor: “Bu siyaset üstü bir ülkü ve Türkiye olarak iyi bir yoldayız.”
“Çocuk işçi varsa fındık almam!”
Ne yazık ki Türkiye’de sanayide, sokakta, mevsimlik tarımda çalıştırılan çocuk işçi sayısını net bilmiyoruz. Çünkü ILO’nun geliştirdiği ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) aracılığıyla yapılan anketler ekim-kasım-aralık aylarında toplanıyor. Oysa filmde aileler belirtiyor, sekiz hatta dokuz ay mevsimlik tarımda çalışıyorlar. Kocabay “bu alanda özel bir araştırma şart” diyor.
Türkiye fındık ihracatçısı ülke olarak artık çocuk işçiliğine çözüm bulmak zorunda. İsviçreli firmalar son yıllarda fındık alırken çocuk işçi istemiyoruz diye uyarıyorlar. Belki fındık, diğer tarım ürünlerine de öncülük eder. Dileriz, Ordu ilinde gerçekleşen proje sonunda bir eylem planı çıkar ve çocuklar çalışmak yerine çocuk olarak yaşamaya devam ederler.
“Her çekimden sonra ağladık”
Projeye katkı sağlayanları sayarken çadırlarda kurulan okullarda çocuklara ders veren öğretmenleri anmadan geçmek olmaz. Olağanüstüler! Son sözü PİKOLO belgesellerinin yapımcısıyla yönetmenine bırakalım.
* Erkut Ertürk: Sosyal projelerde paydaşları işe dahil etmekte zorlanırsınız ama burada dokunduğumuz insanlar çocuklar olunca her şey kendiliğinden oluverdi.
* Deniz Gürgen: Çocuklar durumlarının farkındalar. Her çekim sonrası ağladık. “Benim bahçede ne işim var? Okula gitmem, yaşıtlarımla oynamam gerekiyor” diyorlar. Daha ne desinler!